Reklam
Reklam

ÇAĞIMIZA YAKIŞMAYAN GÜMRÜK MANZARALARI

Suriyeli'ye, Türkiye'de kalış için plaka veren devletimiz, devletimizi dövize boğan biz gurbetçilere bu imkanı tanımıyor. Hoş, eskiden 3 ay olan hakkımızı iki yıla çıkardık ama, bu da bizi tatmin etmiyor. Hele hele emekliliğini yaşayanlar için...

ÇAĞIMIZA YAKIŞMAYAN GÜMRÜK MANZARALARI
Editör: Turkinfo.nl
28 Haziran 2019 - 06:22
Reklam

Üç ay kaldığım Mersin'den, güzelliklere doyamadan Hollanda'ya dönmek mecburiyetinde kaldım. Mecburiyet, yurda iki yıllığına soktuğum otomobilimi, geri getirmek zorunluluğundan doğdu. Sürümüne doyamadığım 3500 motor güçlü Chrysler otomobilimi orada bırakmak istemiştim. Tanış olduğum Mersin Gümrük Müdürü, otomobilimi gümrüklü bir depoda bırakabileceğimi söylemişti. Ama otomobili bırakmaya gittiğim zaman, mevzuatın azizliğine uğradım. Zira otomobilimi sadece 3 aylığına depoda bırakabilirmişim. Kaldı ki, ikinci defa giriş yapabilmem için 6 ay yurtdışında kalmam gerekiyor.



Daha önce, 'Suriyeli'ye ehlen sehlen, gurbetçiye tu kaka...' diye yazmıştım.



Suriyeli'ye, Türkiye'de kalış için plaka veren devletimiz, devletimizi dövize boğan biz gurbetçilere bu imkanı tanımıyor. Hoş, eskiden 3 ay olan hakkımızı iki yıla çıkardık ama, bu da bizi tatmin etmiyor. Hele hele emekliliğini yaşayanlar için...



Dilerim, yurdışındaki vatandaşların sorunları ile ilgilenen milletvekillerimiz bu konuyu yeniden irdelerler...



Otomobil ile 30 mayıs cumartesi günü yola çıktım. Malum, Bayram tatilinin ilk günüydü. Türkiye yollarında beklediğim yoğun trafik yoktu. Ne var ki, İstanbul'da Yavuz Sultan Selim köprüsünü geçerken aynı soygunculuk yapıldı ve 'HGS kartınız okunmadı' denilerek 37 TL ektradan para alındı.



Köpüden çıktıktan sonra Edirne oto yoluna bağlanacağımızı zannederken, birden bire Çatalca çıkışından ayrılmak mecburiyetinde kaldım. İşte tam o sırada bizi Edirne oto yoluna bağlayacak olan tek şeritli bir ara yola düştük. Tatilin ilk günü olması nedeniyle, otomobiller bu yola düşmüşlerdi. Tam 4 saatlik bir geçikmeden sonra Edirne oto yoluna girebildik.



Niyetim, Yunanistan'ın İgoumenitza limanından feribot ile İtalya'ya gitmekti.

Normal şartlarda saat 22.00'de İgoumenitza'da olacaktım. Saat 23.00'teki gemi ile İtalya'ya geçecektim. Ama ne yazık ki bu 4 saatlik gecikme planımı bozmuştu.



'Edirne üzerinden Bulgaristan'a mı gireyim, İpsala'dan Yunanistana mı?' diye düşünürken, kalabalığı hesaba katarak İpsala'dan gitmeye karar verdim.



Ege'ye gitmek için  Çanakkale yoluna düşen İstanbullular'ın yoğunlaştırdığı trafik nedeniyle, İpsala'ya da geç olaştım.



İpsala gümrük kapısına 6 kiliomatre kala otomobil kuyruğu başladı.

'Çabuk geçer' diye düşünürken, bir saatte 100 metre, 3 saatte 300 metre ileleyebildik. Bu gidişle sabahı bulacağımıza emin olunca, otomobil kuyruğundan çıkıp geri dönmeye karar verdim. İpsala'da bir otelde kalacak ve sabah erken gümrüğe gelecektim. Otomobil kuruğundan çıktım ve geri döndüm. 500 metre sonra, dönüş için karşı şeride geçtim. Ne göreyim, karşıdan bir otomobil İpsala gümrük kapısına ters yönden gidiyor.

Gazeteciyim ya, merak ettim ve ben de geri döndüm. Bu sefer ben trafik kurallarını ihlal edip ters yönden gitmeye başladım. Ne mutlu ki karşıdan bir tek araç bile gelmiyordu.

İpsala gümrüğünün çıkış kapısından içeri rahatça girdim. kapıda kimse yoktu. Gümrük alanına girince, çıkış yapmak için iki otomobil sırası vardı. Bunlardan birine eklendiğim zaman, önümde sadece 15 otomobil vardı.



Geride kalanların sıra hakını yedim ama, sabaha karşı çıkabileceğim kapıdan yarım saat sonra çıkacak olmanın sevincini yaşayamadım. Zira aklım arkada kalanlarda kalmıştı.

Eeee, ne yaparsın,  'Arayan belasını da bulur mevlasını da'  derler ya...



İpala gümrük kapısında işler çok yavaş yürüyordu. Önce pasaporta  polisten çıkış mühürü vuruluyordu. Sonra da gümrük memuru çıkış işlemi için pasaportu, aracın ruhsatını, sigorta kağıdını kontrol ediyordu.

Polis gişesinde şef görünümündeki birine şöyle seslendim:  'Bu gecikme neden oluyor? Arkada 6 kilometre kuyruk var.'

Memur  ne iş yaptığımı sorduktan sonra gazeteci olduğumu öğrenince cevap verdi: 'Bakar mısınız, her tarafta inşaat var. Sadece iki kapı açabiliyoruz. Yazın lütfen, bu yaz boyunca böyle devam edecek. Hem girişlerde ve hem de çıkışlarda saatlerce bekleme olacak.'



Polis kontrolunda iki şerit olan otomobil kuyruğu, gümrük konrolunda nedense tek şeride düşüyordu.



Gümrük memurunun bulunduğu gişeye gelince şöyle seslendim: 'Bu işlem çok uzun oluyor. Hepimizin otomobilleri bilgisayarda var. Dökümanları tek tek inceleyeceğiniz yerde, bir arkadaşınız sadece plaka numaralarımızı bilgisayardaki memura bildirse iş hemen biter' .

Beni duyan memur duyarlılık gösterdi. Oradaki bir bayan memura, 'Bu işe beyefendiden başlayalım. Plakayı yüksek sesle oku' dedi. Benim plaka numarasını duyan bilgisayar başındaki memur 30 saniye sonra 'Çıkın' dedi. Bu işlem için pasaportumu bile almadan iş bitmiş oldu.

Arkamdakiler de daha çabuk geçiş yapmaya başladılar.

Böylece, haksızlık yaptığım geridekilere yardımım dokunmuş oldu ve hak yeme üzüntüsünden kurtuldum.



Türk gümrüğünden kurtulduk ama bu kez Yunanistan gümrüğünde kuyruk uzundu. Neyse ki orada işler daha çabuk yapılıyordu.

Saat 22.00'de Yunanistan'a giriş yaptım. Saat 00.30'da konaklamak için Kavala'ya girdim ve bir otel bularak geceyi geçirdim.



Sabah uyandığım zaman karar vermekte zorlandım. İtalya'ya geçmek için İgoumenitsa'ya mı gitsem, yoksa, Makedonya (pardon, Yunanlılar'ı memnun etmek için Kuzey Makedonya demem lazım), Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya ve sonra da medeni ülke Avusturya'yı mı takip etsem diye düşündükten sonra ikinci tercihi yaptım.



Yapmaz olaydım. Yukarıda saydığım her ülkenin gümrük kapılarında, giriş ve çıkışlarda saatlerce bekledim. Hadi, Türkiye'de bayram tatili vardı. ama Avrupa'daki bu kalabalık nedendi acaba?  Şimdi böyle olursa, yaz tatilinde yola çıkacakların başına neler gelecek.



En güzeli İtalya üzerinden Yunanistan ama, bu güzergahın sonunda İpsala Gümrük kapısı derdi var.



Bu durumda tavsiye debileceğim tek şey var: Uçakla gidiniz ve Türkiye'de otomobil kiralayınız.



Yaşadığımız bilgisayar çağına hiç yakışmayan bu gümrük manzaralarından kurtulmanın tek yolu var. Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, her gümrük kapısının toleranslı bir şekilde kontrolsuz olması. Sorun, otombil ise, bu sorun Hollanda gibi, iç kontrollarda halledilebilir. Hollanda'ya giren yabancı plakalı bir otomobilin, uzun süre ülkeden kalması tespit ediliyor ve işlem başlatılıyor. Her ülke bu sorunu böyle çözebilir.



İlhan KARAÇAY



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum