Avrupa'da çocuksuzluk oranı giderek artıyor

Avrupa'da çocuk sahibi olmayan kadınların oranı giderek artıyor.


Avrupa'da çocuksuzluk oranı giderek artıyor

Fransa Ulusal Demografi Çalışmaları Enstitüsünün raporu, Avrupa genelinde 1970'lerde doğmuş kadınların yaklaşık 5'te birinin çocuk sahibi olmadığını ortaya koydu.



Araştırmaya göre, 70'lerde doğan Kuzey Avrupa'daki kadınların yüzde 15'i çocuk sahibi olmazken bu oranın Batı Avrupa'da yüzde 18'e çıktığı gözlendi.



Ancak çocuksuzluk oranının zirve yaptığı Güney Avrupa'da 70'lerde doğan kadınların yüzde 20'sinin çocuk sahibi olmadığı kaydedilirken çocuksuzluktan en çok etkilenen ülkelerin Yunanistan, İtalya ve İspanya olduğu belirtildi.



Batı Avrupa'da ise 1968'de doğmuş kadınların yine yaklaşık yüzde 20'si çocuk sahibi olmazken bu oranın en yüksek İsviçre, Almanya ve Avusturya'da görüldüğü belirlendi.



Çocuksuzluk oranının en düşük olduğu Doğu Avrupa'da ise 1968'de doğan kadınların yalnızca yüzde 8'i çocuk sahibi olmazken bu oranın Avrupa genelinde ortalama yüzde 14 çıktığının altı çizildi.



Komünizmin çöküşüyle çocuk sahibi olma oranının arttığına vurgu yapılan araştırmada Rusya, Çekya ve Bulgaristan'daki doğum oranının Orta ve Doğu Avrupa ortalamasından fazla olduğu da ifade edildi.



Araştırmada, çocuksuzluk oranının artışındaki neden olarak, eksik aile politikaları, artan işsizlik ve kadınların hem iş hem ev hayatında çalışmak zorunda kalmaları gösteriliyor.



Ancak araştırmada, evlilik çağındaki erkeklerin 1. Dünya Savaşı'nda ölmesi, genç erkeklerin mecburen göç etmesi gibi nedenlerden dolayı 20. yüzyılın ilk 10 yılında doğan kadınların yüzde 17 ila 20'sinin çocuksuz olduğuna dikkat çekiliyor.



Çocuksuzluk oranının U harfi şeklinde değişim gösterdiğini ortaya koyan araştırmaya göre, 1900-1920'lerde doğan kadınlar arasında çocuksuzluk oranı fazlayken savaşın bitmesi ve toplumsal refahın artmasıyla 1930 ve 40'larda doğan kadınlar arasında adeta bir doğum patlaması yaşandığına vurgu yapılıyor.



Doğu Avrupa'da ise bu doğum patlamasının, doğum kontrol yöntemlerinin eksikliği nedeniyle daha uzun ve yoğun hissedildiği belirtiliyor. AA