Daha sonra üst kuruluşlar, bazı federasyonlar ve STK’ların da katılımlarıyla Rotterdam’da istişare toplantıları yapıldı. 2015 yılı sonlarından itibaren bazı Sivil Toplum Kuruluşları bu görüşmelerin neticesinde fikir birliğine varılarak istişare ve danışma kurulunun oluşturulması teklifi yeniden gündeme geldi. 2016 yılı başlarından itibaren STK temsilcileriyle yapılan 4 toplantı ve müzakere neticesinde LAPON istişare kurulunun oluşturulması kararlaştırıldı.
Bu toplantıya 57 federasyon ve STK temsilcisi katılmış olup, destek vermektedirler.
LAPON, Ülkesel Türk Kuruluşları İstişare Platformu nun amacı;
Türk toplumunun menfaatlerini korumak ve savunmak,
Hollanda-Türk STK’ları arasındaki birlik ve irtibatı sağlamak, güçlendirmek
- Hollanda Türk kuruluslarının, toplumunun sosyal, kültürel, siyasal hayata aktif katılımını, bilinçlenmesini ve uyumunu teşvik edici çalışmalar yapılması doğrultusunda istişarelerde bulunulması, destek verilmesi; - Hollanda ve Türk devletleriyle, kurumlarıyla, siyasi partileriyle, kuruluşlarla, diğer ilgili kurumlarla toplumsal ve güncel konularda görüşmelerin oluşmasını sağlamak.
-Hollanda Türk toplumunun yanlış algı ve imajının düzeltilmesine yönelik çalışmalarda bulunulmasına, Hollanda Türk STK’larının var olan faaliyetlerine gerektiğinde destek vermek; - Hollanda Türk toplumu içerisinde hareketlilik, gerginlik, kutuplaşma, ayrışma gibi durumlarda ivedilikle STK’lar arası iletişimin sağlanması ve sorunların ortak müzakere edilmesini sağlamak; - STK'ların aktüel ve Hollanda Türk toplumunu alakadar eden konuları müzakere etmek amacıyla belli aralıklarda biraraya gelinmesi vesair gibi amaçlar gütmektedir.
LAPON, kurulduğu günden itibaren yoğun bir şekilde çalışmalara başlamış olup, önemli konularda basın bildirisi yayımlamış ve Ermeni meslesi konusunda siyasi partilerle görüşmeler yapmış, kendilerine konuyla ilgili gerekli bilgileri göndermiştir.
- Geçen yıl 11 mart’ta Hollanda’da yaşana talihsiz gelişmelerin neticesinde bir basın bildirisi yayımlayarak, Hollanda’daki Türk toplumunun iki ülke ilişkilerinin bozulmasından duyduğumuz rahatsızlığı dile getirerek, bu ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilmesi temennisinde bulunmuştuk.
- Camilere yapılan ırkçı saldırıların çoğalması neticesinde bu hain saldırıları kınayan ve yetkililerin, siyasilerin bu konuda gerekli güvenlik önlemlerini almaları gerektiğini bildirmiştik.
- Suriye’deki iç savaşın neticesinde, Suriye’den ülkemize zaman zaman sınır şehir ve yerleşim yerlerine saldırılar yapılmaktaydı. Ülkemizin ve insanlarımızın güvenliğini sağlamak için TSK’nin Afrin Zeytin dalı harekatı başlatmıştı. LAPON yönetim kurulu olarak basın bildirisi yayımlayarak, TSK’nin Afrin Zeytin dalı harekatını desteklediğimizi bildirdik.
Ülkemiz ve bizleri çok yakından ilgilendiren bir konu olan sözde Ermeni soykırımı, “Hollanda 2. Meclisi Ermeni soykırımını” tanınmasıyla ilgili gerekli girişimlerde bulunduk.
Bu kararı şiddetle kınadığımızı Türk ve Hollanda basınına bir bildiriyle açıkladık.
Hollanda Ermeni Kuruluşları Federasyonun (FAON) 2004 yılında CU partisi milletvekili Rouvoet’a Hollanda 2. Meclisinde verdirmiş oldukları “sözde soykırımı tanıma” teklifi kabul gördü. Ama bu meclis ve gelen hükümetler tarafından uygulamaya konulmadı ve bu kelime kullanılmadı. Daha sonraki yıllarda bu kuruluş bazı milletvekillerini kullanarak zaman zaman aynı teklifleri verdirmeyi sürdürdü (2006-2015-2016). 2017 yılı 15 kasım tarihinde Hollanda 2. Meclisinde soykırımın tanınmasıyla ilgili yapılan oylamada 62 oya karşılık 85 oyla teklif reddedildi. Bu oylamadan dolayı biz LAPON olarak red oyu kullanan siyasi parti fraksiyon başkanlarına teşekkür mektubu gönd
Yine FAON kurumumun mektubu ve 2 farklı parti milletvekili (bay Voordewind (CU) ve bay de Roon) (PVV) tarafından 2. Meclise verilen “Sözde Ermeni Soykırım kelimesinin politikacılar tarafından kullanılması” adı altında verilen önerge, 14 şubat 2018 tarihinde Dışişleri komisyonunda görüşüldü. FAON yöneticileri de toplantıya katılarak mektuplarına açıklık getirdiler. Komisyon üyeleri “sözde Ermeni soykırım kelimesinin anılması ve Hollanda hükümetinin her yıl 24 nisanda Erivan’da yapılan kutlamalara bakan düzeyinde bir yetkilinin katılması” için destek verdiler. 22 şubat 2018 tarihinde üç saat boyunca dışişleri komisyonunda, ardından da 2. Meclisde görüşülen konu, DENK partisi milletvekili Tunahan Kuzu’nun güzel savunması, teklifin tanınmasının büyük sıkıntılar doğuracağını dile getirmesi, eğer böyle bir karar alınırsa insanların ayrıştırılacağını,gezmiş ve insanlarla konuşmuş olduğu Hollanda’nın doğu bölgesinde Almelo, Hengelo, Haaksbergen, Enschede gibi şehirlerde Ermeni ve Türk kökenli insanlar arasında sorunlar yaşanabileceğini dile getirdi. Ama Tunahan beyin bu söylemleri de kar etmedi. Yapılan oylama neticesinde DENK partisi milletvekillerinin (3 kişi) haricindeki parti ve milletvekilleri “Ermeni soykırımı kelimesinin kullanılması ve Erivan’daki anma programlarına hükümet adına bakan düzeyinde temsil edilmesi” teklifi maalesef ki kabul edildi. Gerek komisyonda, gerekse 2. Meclisde hükümet adına soruları cevaplayan ve savunma yapan, geçici Dışişleri bakanı bayan Sigrid Kaag (D66) “bu konunun iki ülkenin meselesi olduğunu, hükümet olarak koalisyon protokolünde yer alan bu teklif için, biz soykırım kelimesini kullanmıyoruz, Ermeni meselesi diyoruz. İki ülke kendi aralarında görüşerek bu konuyu barışcıl bir şekilde çözmeliler. Bu meselenin soykırım olarak kabul edilmesi için, bu konuda Birleşmiş Milletler ve Uluslararası mahkemenin vermiş olduğu kararlar gerekli. Böyle bir karar olmadığı için de biz hükümet olarak bunu ve önergeyi soykırım olarak kabul etmiyoruz ”dedi.
Neticede komisyon toplantısının ardından, 2. Meclisde sözde soykırımı tanımayla ilgili yapılan görüşmeler, tekrar verilen önergelerin oylanmaları neticesinde karar DENK partisi 3 milletvekili hariç, meclisde bulunan diğer siyasi partilerin destekleriyle soykırım önergesi Hollanda 2. Meclisinde kabul edilmiş oldu.
Bu alınan kararın iki ülke ilişkileri ve çıkarlarına büyük zararı olacağı gibi, burada yaşayan biz Türk kökenli Hollandalılara yaşam ve işimizde de büyük sorunlarla karşı karşıya geleceğimize benziyor.
2. Meclisin almış olduğu bu yanlış ve detayları düşünülmeden sözde soykırım kararını şiddetle kınadığımızı da bir daha belirtmek isterim.
Daha üc ay önce 85 oyla reddedilen aynı önerge, nasıl oluyor da aradan geçen üç ay gibi çok kısa bir zaman sonra aynı konu tekrar dışişleri komisyonu ve ardından da 2. Meclise taşınabiliyor. Bu zaman zarfı içerisinde acaba neler değişti, ne oldu da milletvekillerinin fikirleri değişti? Buna bir anlam vermekte güçlük cekiyoruz.