Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir


Asrımızın Yesevisi, Türk-İslam mefkûresinin fikir hocası merhum Seyyid Ahmet Aravasi Hocamızı aramızdan ayrılışının 30. yılında rahmetle, minnetle hatırlıyor ve hatırlatıyoruz.

Şanlı Peygamber Efendimiz (asm) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.” buyurmaktadır. 1932 yılında Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde doğan ve 31 Aralık 1988 tarihinde İstanbul ‘da vefat eden merhum Seyyid Ahmet Arvasi Hoca, Türk-İslam Ülküsüne gönlüyle, kalemiyle, eserleriyle büyük katkıda bulunmuş, sosyolog, düşünür, yazar ve Türk-İslam ülküsünün mimarlarından bir mütefekkirdir.

Arvasi Hoca, 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yönetiminde bulundu ve 12 Eylül darbesinden sonra, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’ndan yargılandı. Mamak Cezaevi’nde işkence gördü. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Çağımızın önemli ilim, ahlak ve fazilet insanlarından biri olan Seyit Ahmet Arvasi Hoca, insanlığın ideolojik bataklıklar içerisinde çırpındığı bir dönemde, kendini yetiştirerek insanları, özellikle de Ülkücü gençleri aydınlatma yolunda durmadan çalışmış, fikir üretmiş, hep onların saadetleri için çırpınıp durmuştur.

Türk-İslam Ülküsünün abide şahsiyetlerinden biri olan merhum Seyyit Ahmet Arvasi Hoca, kitaplarında en fazla din, ahlak, eğitim, örf ve ananelerin önemi ve korunması ile batıl ideolojiler üzerinde durmuş ve ırklar, İslâm’ın ırklara bakışı, felsefe, pozitif ilimler, ideolojiler, bilgi, bilginin kaynakları, doğu anadolu gerçeği ve Türk Milletinin fetih hedefleri gibi yüzlerce konuyu kitaplarında işleyerek günümüze ışık tutumuştur.

Türk Milletinin asırlar boyunca uğruna hayatını ortaya koyduğu Îlâ-yı Kelimetullah davasının savunucuları arasında yer alan Arvâsî Hoca, Türk gençliğine, Türk’ün İslâm davasının kıyamete kadar sürecek yüce bir dava olduğunu yazılarında ve eserlerinde dile getirmiştir. Ölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen etkisini hâlâ sürdüren Arvâsî Hocanın bırakmış olduğu eserleri ve yazıları Türk-İslam davasına gönül vermiş binlerce Ülkücünün, Alperenlerin ve Türk Milliyetçilerinin davasının Allah ve Rasulü’nün davası olduğunu ısrarla savunmuştur.

Merhum Seyyid Ahmet Arvasi Hoca kendisini şöyle tarif ediyor: ‘’ Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıklardan gelsin, isterse çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz’in “Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi, kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır.” tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım.’’ diyor.

Türk gençliğini, Milliyetçi, Ülkücü,Alperen bir gençlik haline getirmek için ömrünü adayan Türk-İslam Ülküsünün yılmaz savunucusu, büyük mütefekkir, dava adamı, ‘’Asrın Yesevisi’ diye anılan Arvasi Hoca, bazen darbecilerin işkencelerine maruz kaldı, bazen de aşırı kesimlerin hücumlarına… Ama asla inandığı yoldan vazgeçmedi. Seyyid Ahmet Arvasi’yi rahmet ve minnetle anıyoruz. Yazmış olduğu kıtaplarını tekrar tekrar okumaya devam edeceğiz. Mekanı cennet olsun…

Türk-İslam mefkûresinin fikir hocası merhum Seyyid Ahmet Aravasi Hocamızın ardından bizlerin söyleyebileceği tek bir söz kaldı:

“Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir.”

Merhum Seyyit Ahmet Arvasi Hoca’nın yayımlanmış eserleri şunlardır: Türk-İslam Ülküsü (3 cilt), Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, Şiirlerim, Eğitim Sosyolojisi, Doğu Anadolu Gerçeği, İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri, Hasbihal (6 cilt). Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlandı: Emperyalizmin Oyunları, Devletin Dini Olur mu, Kadın Erkek Üzerine, İnsanın Yalnızlığı.