Ah be kalbim!..


Bu doğru, şu yanlış; bunları biliyorsun da kendin eğri misin, doğru musun ? Ona bir bak 
MEVLANA

Ah be kalbim!...Seni yazdım bugün, belki de yazabileceğim en gerçekçi yazılardan biri. Çünkü içinde sen ve ben varız, gerçek hayatlar, gerçek acı ve mutluluklar, gerçek hikayeler var. Hayata dair ne varsa. Mutluluk da var, yaşama dair umud, gülen gözler, güzel insan manzaraları da…hüzünde var gözyaşı da... 

Ne yaptın kalbim? Bu nasıl bir karanlık? Ama nasıl bir karanlık. Ölümü bekleyerek yaşamak dalgadan kaçıp kıyıya vurmakmış. Öyle bir dalga ki her yer karanlık, iyileşmesi imkansız yaralara neden. Eşimin, çocuklarımın tarifsiz kederlerini, bir o kadar da umutla bekleyişlerini izlemek. Boşluğa takılıp kalan dua mırıltılarını duymak… Kelimelerin bittiği anmış.  Hayatımın her fotoğraf karesinde ayrı bir hüzün. Umutlarım ellerimden alınmış, hayata tutunmaya çalışıyorum. Yaşam ölüme yaklaşmakmış. Hergün her an biraz daha yaklaşmak. Biraz daha !...

Ah be kalbim!.. Yaşamdan aldığım hazza katı, soğuk darbeler indirdin. Görmek istemediğim, görmekten korktuğum şeyleri görstermenin başka bir yolu, yöntemi yokmuydu ? Her gece gök gürlüyor beynimde, güneşin açmasını bekliyorum karanlığıma bakmadan. Bir umut işte , belkide hayal. 

Kalbim; anladım ki mevsimler bir bitiş düne kadar bana birşey olmaz düşüncesiyle yaşamak nekadar da yanlışmış. Kalan ömrümde yaşamımı sorgulamak yerine, bugünu yaşamaya doğru bıraktım kendimi. Bugün kaderime düşman olmamın verdiği üzüntü ve belki de yarın ölürmüyüm korkusu ardından görülmüş en büyük yıkımımın ruhumda yarattığı tahribat hayatımın karelerine yansıyor. Kötüyü, haklıyı, haksızı, olumluyu, olumsuzu!...İnsanın, yeri, göğü, yaratılışı,  kainatı, cehennemi, cenneti, Tanrı’yı, şeytanı görmek için bir yerleri araması,bir yerlere bakmasının boşuna olduğunu… Bu aradıklarımı görmek için kendime ve çevreme bakmamın yeterli olduğunu gösterdin bana. İnsan hem şeytan, hem melek,  hem cennet, hem cehennem, iyi ve kötü. 

Ah be kalbim!...

Her kalp hastası bir hikaye, bir romandır!...Mücadeledir, savaşmaktır. Bu dünyada misafir olduğunu bilmektir. Hey Doktor!...duy sesimi. Yaşam ölümü gerçekleşen, yani ölen biri var. Kalp ağrım var, yorgunum. Eşime, çocuklarıma ölüm haberini  sen vereceksin. Ardımdan ağlamasınlar. Biliyorum yakınlarını kaybetmenin acısıyla belki de dövünecekler, ağıtlar yakacaklar. Söz ver bana doktor, onlara sen teselli vereceksin. Ne kadar akrabalar  arkadaşlar gördüm kalbi var yüreği yok, o yüzden fazla söze gerek yok, herkes kimliğini cebinde, kişiliğini benliğinde taşır doktor.

Ah be kalbim!...unuttuğun birşey var  bendeki gözyaşı sende yok onun bunun gözlerinden dünyayı göremiyor olabilirim ancak benim zihnimden düşünemeyen birinin gözlerine neden ihtiyaç duyayım ki ?

Bizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da Allah yarattı. 

Atalay Kızılay