Ama sadece bu yüzden mi ?


"Gülümsemek yanıltıcıdır. Çünkü ; bazen dudak sandığımız șey, kurnazlık ile merhamet arasında gidip gelen ince bir kıvrımdır sadece." İnsanın ayarı kaçar bazen, telaș biraz bu yüzden. Dün gece yine her gece olduğu gibi çok geç saatte uyumuştum ve bu sabah da yine her sabah olduğu gibi saat altı sularında havalar güzelken uyandım. Kötüler uyurken!!! Gözlerimin önünde yalan söyleyenler, insanı küçültenler, öldürenler ve hiç bir kez bunu yaparken, yaptıklarının kötü olduğuna inanmayanlar uyanmadan uyandım. Dedim ya hava güzelken uyanacaksın. Uyandım diyorum ama teorik olarak sadece gözlerim açıktı. Her yeni gün güzel bașlar aslında, her hikayenin güzel bașlaması gibi. Ama tanıdıkça yabancılașıyor insanlar. Kahvaltı niyetine atıştırdığım ekmek arasını yerken ve şekersiz kahveyi içerken yarım kalan rüyamın geri kalan kısmını görüyor olduğuma emindim. Kalkıp gidecekmiș gibi hemen terli, biraz suskun, kederli bekleyeni varmıș gibi biraz. Uykudan korkuyordum, her gece gidip geldiğim bir rüyam vardı ellisinde. Bașka bir deyișle, etrafımda olan şeyin sınırı benim sınırlarımın bittiği yerde bașlıyor, ötekilerin sınırları ancak benim sınırlarıma kadar gelebilir, demek ki tek bașına kalmak; bu asla mümkün değil !!! Insanların geleceğe kapalı yașamaları ilk kez bugün olmuyor elbet. Ama insanlar eskiden konușarak bağrıșarak bu duvarı așarlardı. İnsanın ayarı kaçar bazen. Neyse ki, kader dakiktir, tam saatinde kalkan bir tren gibi. Galiba rüyamda gördüğüm baktı bana, bașını eğdi ve gitti. Kaderimde ne yazılıydı, ben kimdim ? Geleceğe el atmayan, gelișme, iyileșme umudu olmayan bir yașamın ne değeri olabilir? Bunu diyebilenler engin bir hoșgörü ile ayıpları görmezler, ayıpları görünmez umutları sona ermez, sonlanmaz.
Bana müsade sabah giriştiğim telefonumun gönlünü almamgerekiyor  daha da gecikmeden, hemen en yakın şarj aletinde besleyeme başlamalıyım. Ama sadece bu yüzden mi ?

Virüs sonrası dünya'nın barış ve mutluluk yuvası olması için son bir şans daha. Dünya barışı, bütün insanların dost olması, herkese hakettiğinin verilmesi...Hayal kurmak güzel de… Ya Sonra…bazen olmasını çok istediğimiz ancak kesinlikle olmayacağını bile bile mutsuzluk veren istekler. Şimdilerde, bütün yaşam öğünlerinde, “geçmiş” yanı başınızda biliyorum fakat "geçmiş" geleceğin malzemesidir usta....Detayını vermeyi hiçbir zaman veremeyeceğim çeşit çeşit insanlar. Bir kısmı ne kadar değerli olduğunu markasından, imzasından, duruşundan, renginden,  kumaşından, pahalı takım elbiselerinden, altın tesbihli ve saatli insanlar. Yaşadığımız bir şeyi ya da birini unutmak gibi bir konu değil bu elbetteki! Keşke gerisinde insanlığın izlerini bırakan insanların ümitsizliği yerini geçmişin güzel anılarına bırakabilse...
" Bazen kaçış iç dünyamıza dönmek. Orada hayal kırıklığına yer yok. En fakir adam bir kuruşu olmayan değil, bir hayali olmayandır." derler ya...İşte o yüzden ütopya da başka!  Hayal ettiğin hayatı yaşa!  Sanatın, bilimin, teknolojinin, ekonominin, kültürün ne şekilde dönüşeceğini acayip merak ediyorum. ÜTOPYA; kıskandıracak bir hayal gücü, güzel yer, hiç bir yer kimbilir belki akıl dünyasına büyük bir hizmet. Hayalini kurmadığın her şey imkansız olarak kalır ya işte o yüzden ütopya...Ne var ki çok az sayıda insan sözlerin gücüyle ikna edilebiliyor, özellikle de onlara, bağlı bulundukları  yanlış şeylerden bahsettiğini ve bu yanlışların bulunup düzeltilmesi gerektiğini anlatmak iyice zorlaştı. Ütopya Latince'de "utopia", gerçekte mevcut olmayan, ileriye yönelik tasarlanan ideal toplum biçimi anlamına geliyor. Köken olarak Yunancadan geliyor. Thomas More'un yazdığı Utopia isimli kitabıyla dünya çapında yaygınlaştığı biliniyor. Ütopyalar, bugünü değil geleceği anlatıyor. Yani ütopya bugün gerçekleşmesi mümkün olmayan, imkansız olan tasarımları açıklıyor. Ütopyalar özendirici ya da istenilen nitelikte. Bana göre ütopya" lı hiç bir zaman hazine peşinde koşan bir maceraperest değildir. Yani altın kadeh, kutsal kase bulayım diye aramaz. Kazdığı yerden bir duvar parçası çıksa, bir çömlek parçası da çıksa hazine olur. Hayalperest olaya böyle bakar. Mutlu olmak, önümüzdeki yüzyıllarda ve hatta binyıllarda dünyanın nereye gideceğini, nasıl bir hâl alacağını görmek isterdim. Kitaplarım raflarda yan yana beklerler; yüzümde güzel bir maskeyle dolaşmak. O yüzden, hayatımızın hanki döneminin daha adaletsiz olduğunu düşünmekten vazgeçmeliyiz artık. Fakat yine de çark bir şekilde dönecek " hayal gücü" görüntüsü muhafaza edilecek. Yani o kör, karanlık kuyularda yaşarken savaşçı olduktan sonra, yapıtlarımızda ıssız çöllerden, bencil sevişmelerden de söz etsek; yaşadığımız savaş içten içe bir titreşimle o çölü, o sevişmeyi insan sesleriyle doldurur. Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz. Ağaçların, üzerine doğru gelen sigara izmaritlerinden kaçabilmesi umudu.

Atalay Kızılay