Bata çıka, düşe kalka


Charlie Chaplin seyircilere bir şaka yapar ve herkes gülmeye başlar. Charlie aynı şakayı tekrar yapar ve bu sefer birkaç kişi güler. Aynı şakayı bir kez daha yapar ve bu sefer kimse gülmez. Sonra bu harika sözleri söyler:

 “Aynı şakaya defalarca gülemiyorsunuz. O zaman neden aynı şey için tekrar tekrar ağlıyorsunuz?”
Bir geçici alemde nice sıfatlara tutunur insan.
Yapacak bir şey yok birbirine kızan ve asla affetmeyen insanlardır.

İmajlar, tanımlar gerçeği çarpıtmaya dair birer tuzaktır.

Yürekler betonlaşmış hayeller tükenmiş, insanlara tanrı kızmamış.

Bir geçici alemde nice sıfatlara tutunur insan.

Hic bir şey yetmiyor insanlara.
Kimse kimsenin bir şeyi değildir.
Olamaz.

Çıkmaz bir sokakta  koşturup duruyoruz ve anlamsızca kendimizi kovalıyoruz. Hiç bir şey yetmiyor bize ve yok oluyoruz.

Bata çıka, düşe kalka..
Bir takım halleri pek de sahiplenmeden yaşamayı öğreniyoruz.

İmajlar, tanımlar gerçeği çarpıtmaya dair birer tuzaktır.

Karşı taraf diye bir şeye tutunup, tanımlar durur. İnsan kendine tuzak kurar. Tuzak kurucuların en beceriklisidir. Yolcu olmayı da bırakıp hiç kimse olan...

Kişiler beraber görünür, oysa çok uzaktırlar birbirlerine. Çünkü kişi kendisinin kim olduğunu bilmeye, anlamaya, görmeye, kabullenmeye uzaktır.

Sürekli karşısındakinden bahseder, sadece onu görüp, onu tanır. Ayrılıklar aynılıklara işarettir sadece.

İnsan kendine tuzak kurar.
Tuzak kurucuların en beceriklisidir.

Bütün hallerin geçiciliğini bilen elde edilecek hiçbir şey olmadığını da bilir. Sahibi sanar insanlar birbirinin. Çoktan mülkler kervanına konmuştur sevgililer.

Benim denilen yerde çiçekler solar oysa.

Kağıtla kalın, kalemle kalın. İnsanlığınızla kalın.

Atalay Kızılay