'Kahpe' deyimi için beni eleştiren okur-dostuma


Türkçe ve Hollandaca konusunda çok iddialıyım. Uzmanlara göre
kahpelik azarlaması kadından çok, erkeğe daha iyi yakışıyor.

Türk dil bilimcilerine uyarı: Televizyonlardaki spikerler Türk dilini   piç ediyorlar. Düzeltmek için müdahale ediniz.

Sevgili Okurlarım,
Birkaç gün önce yazdığım ve yayınladığım, ‘Hollanda’nın kahpelikleri Türk toplumunu çileden çıkardı’ başlıklı yorumuma, çoğu olumlu olan bir yığın reaksiyon geldi. Ne var ki, bir dost-okurdan gelen reaksiyon protesto niteliğindeydi. Hoş, bu gerçekten iyi bir dost-okurun niyeti kötü değildi ama, yine de beni en azından biraz uğraştırdı. Bir yandan da iyi oldu, zira konuyu deşmeme yol açtı.
Dost-okurum, haberin başlığındaki ‘Kahpe’ deyimine takılmış. Bu deyim ile, kadınları rencide ettiğimi iddia ediyor. Bakın bana ne yazdı dost-okur:
İlhan Abi Merhaba.
Yazılarını düzenli olarak okumaya çalışıyorum. Eline sağlık.
Ama bu yazıdaki başlığı beğenmediğimi söylemeliyim. Kahpe, daha çok kadınlar için kulanılan bir aldatma/hakaret tanımlamasıdır. Bir olumsuzluğu, kadınlara yapıştıran bir yafta ile tanımlamak yerine, daha az cinsiyetçi bir tanım daha güzel olurdu. Bu yazdıklarım, yazının içeriği ile ilgili değildir. Hoşgörüne güvenerek bu eleştiriyi yazdım. Sevgi ve selamlarımla.
Bu dost-okura şu yanıtı verdim:
Kardeş, alttaki yazıya bakarsan, benim yanlış yapmayacak kadar deneyimli olduğumu anlayacaksın. Ben, tam 4 ünlü yazara redaktörlük yapıyorum. Türkçe ve Hollandaca’da çok titizim.Bilgilerine…
İlgin için de teşekkürler ve selamlar.
‘KAHPE’NİN AÇIKLAMASI
İnanır mısınız değerli okurlarım, haberi yazmadan önce başlığa koyduğum ‘Kahpelik’ deyimini, bir yanlışlık olmaması için Google’de aramış ve ikna olduktan sonra başlığa koymuştum.
Dost-okuruma, Bozok Sancağı adlı web sayfasında gördüğüm aşağıdaki açıklamayı gönderdim.
Bakın o açıklamada ne yazıyor:
‘Kahpe, beklenmedik anda sevgiliye, aileye, arkadaşlarına karşı veya kişilere kötülük yapan için kullanılan bir terim olduğu gibi, kişileri sırtından vuran, satışa getiren veya cinsel anlamda aldatan kişi için söylenir.
Kadına ait sıfatlanmış gibi görünse de, erkeği de vardır. Hele kahpe kavramı, ahlâksız kadınlardan çok ahlâksız ve ilkesiz erkeğe daha çok yakışır. (Cuk diye oturur)
Kahpelik, siyahla beyazın arasındaki fark kadardır. Kötü insanın ne yapacağını kestirebilirsiniz ama kahpelerin asla
Kahpelik, tamamen kişinin karekteri ile alâkalıdır. Bir insan bir kere kahpelik yapmışsa, bu onda bağımlılık yapar ve kahpeliği vücudundaki kan gibi taşır.’
Sevgili dost-okurum beni biraz uğraştırdı ama, öteden beri değinmek istediğim dil yanlışları konusuna girmem için bana yol açmış oldu.
Yazılarımı takip eden okuyucularımdan sık sık aldığım mesajlarda, çok anlaşılır bir dil kullandığım ve yazılarımın akıcı olduğu belirtilir. Bunu da tabii ki kendi yazı ekolüme borçluyum.
Kim bilir, yazılarımı iyi incelemeyenler, benim hafif Çukurova aksanıma aldanıp, yazı dilimin de ‘şiveli’ olduğunu sanıyor olabilirler. Başka ülkelerde hiç aşağılanmayan aksan konusu nedense Türkiye’mizde aşağılanır.
Naçizane şahsım, yenilikçiliği tercih ederim. Evvel yerine önce, sene yerine yıl, iptidai yerine ilkel, mutaassıp yerine bağnaz ve gerici yerine tutucu yazmayı tercih ederim.
Türkçe, dünyanın en zor dillerinden biridir. Türkçe yazım da çok zordur ve yanlışlarla doludur. Örneğin, benim de hâlâ yaptığım gibi, üleştirme sayıları rakamla yazılmaz.
5’er yerine beşer, 10’ar yerine onar ve 6’şar yerine altışar yazılmalı. Ama bunu uygulayan çok az. Ama ben bundan sonra bunun doğrusunu kullanacağım.
Dil konusundaki hassasiyetimi, daha önce yazdığım uyarı-yorumlarda belirtmiştim.
Ünlü yazarların, kocaman gazetelerdeki yazım hataları gözüme hep batmıştır.
Televizyonlarda kullanılan dilde de çok hatalar vardır. Rakam ile sayı, harf ile kelime arasındaki farkı bilmeyenler vardır. Yani, 12’nin bir sayı, 1 ve 2’nin de rakam olduğunu bilmeyenler vardır. Genellikle maç anlatan spikerlerin tamamı, ‘kritik’ deyimini çok kullanıyorlar. Kritik kelimesinin anlamı ‘tehlikeli’ olduğu halde, kalecinin güzel bir kurtarışına ‘Çok kritik bir kurtarış’ veya defans oyuncusunun güzel bir hareketine ‘Çok kritik bir hareket’ diyorlar. Bazı durumlarda topun dışarı çıkmasını sağlamak için es geçen futbolculara ‘topun çıkmasına izin verdi’ diyorlar.
Kale direkleri üstündeki lataya, ‘üst direk’ diyorlar. Kaldı ki direk, yere çakılı olan destektir.
Dil benzerliği olduğu için lataya ‘lat’ diyen Hollandalı spikerler, kalenin iki direği üzerindeki parçaya ‘lat’ diyorlar. Bu konuda verebileceğim yanlışlık örnekleri çok ama, fazla vaktinizi almak istemediğim için burada kesiyorum.
Hollanda dilinde de titiz olduğumu söylemiştim.
Tercüme işi, aslında çok hassas bir iştir. Hollandacayı tam tercüm ederseniz, bazı hallerde çok yanlış vurgulamalar yaparsınız. Bu nedenle ben tercüme yaparken, bazı durumlarda tam tercüme değil, anladığımı Türkçe yazarım.
Size son bir örnek vereyim.
Yine birkaç gün önce yayınladığım Lale Gül haberinde, Hollandaca bir cümleyi tercüme ederken büyük zorluk yaşadım.
Hollandacada ‘schild’ kelimesi kalkan, siper, koruyucu anlamındadır.
‘Lale Gül, 2019 yılında islam karşıtı görüşlerini sosyal medyada yayınlandığı zaman, sağ görüşlüler tarafından schild gehesen olmuştu’ şeklindeki cümleyi, ‘schild’in karşılığı kalkan, siper, koruyucu olduğu için, ‘Sağ görüşlülere karşı kendisini kalkan ile koruması gerekti’ şeklinde tercüme edecektim. Ama daha sonraki cümlede, ‘Bu nedenle kendisini sağ görüşlü ünlüler öğle yemeğine davet etti’ denildiği için şüpheye düştüm ve araştırmaya başladım.
Sonunda ne buldum biliyor musunuz? Kalkan ve siper olarak bildiğim schild kelimesinin yanına gehesen kelimesi konulunca, eski bir deyim olmuş. Bu deyim de ‘Baş tacı edildi’ anlamındaydı.
Ben de o cümleyi, ‘Lale Gül, 2019 yılında islam karşıtı görüşlerini sosyal medyada yayınaldığı zaman, sağ görüşlüler tarafından baş tacı edildi’ diye tercüme ettim ve ünlü sağcıların davetlerinden söz ettim.
Bir gün sonra da o Hollandaca cümleyi Facebook’ta yayınlayarak, ‘Bu cümleyi tercüme edebilene ödül vereceğim’ dedim.
Schild kelimesi nedeniyle, ‘Kazığa oturtacaklardı’, ‘İdam edeceklerdi’ diye tercüme edenler oldu.
İşte böyle değerli okurlarım. Gerek Türkçe’deki ve gerekse Hollandaca’daki bilgi ve titizliğimi bilmeyenler, Çukurova aksanım deneniyle varsın beni hafife alsınlar. Ama ben yazdıklarımı zevkle ve ilgiyle akıcı bir şekilde okuduklarını belirten okurlarıma şükranlarımı sunuyorum.