TÜRKİYE CUMHURİYETİ 99 YAŞINDA


Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’te Atatürk tarafından kuruldu. Bu yıl 99. yıldönümünü kutlayacağız. Kutlu olsun.
 

Öncelikle yaşasın Türkiye Cumhuriyeti demek istiyorum.
Çünkü Cumhuriyet; çağdaş bir yaşamın ürünüdür. Cumhuriyet; devlet başkanının, cumhurbaşkanının halk ya da Meclis tarafından seçilmesidir.  Devlet Başkanı. Meşruti yönetimlerde olduğu gibi soydan gelmez. Seçimle gelir.
Böylece ulusun egemenlik hakkı saltanat ile değil, doğrudan halk tarafından belirlenir. Yani Atatürk’ün de dediği gibi: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”
Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında, Türk Milletinin tek bir hedefi vardır. O da Cumhuriyetimizi çağdaş demokrasi ile taçlandırmaktır. Bunun da anlamı, kuvvetler ayrılığının, hukukun üstünlüğünün özgürlük ve eşitliğin hayatın her alanına girmesini sağlamaktır.
Çünkü İngiltere, Hollanda gibi bazı Avrupa ülkelerinde monarşi, saltanat olmasına karşın demokrasi tavan yapmıştır. Onlar ki saltanat ile demokrasi birleştirmişlerdir. Bizler de Cumhuriyet ile demokrasiyi elbette birleştirebiliriz.
Kaldı ki son iki yüz yıl içinde Avrupa kıtasındaki monarşi yönetimleri yerlerini büyük çoğunlukla Cumhuriyete bıraktılar.
Cumhuriyet sözcüğü Arapça dilinden Türkçeye geçmiştir.
Cumhuriyet yönetimi monarşi ve oligarşi yönetimlerinin tam karşıtıdır.
Bu da şu demektir; gelecek artık sosyal devlet, Cumhuriyet ve demokrasidedir.
Beni çok etkileyen 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in Cumhuriyetle ilgili şu sözleridir. Bakınız Demirel ne diyor?
Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız. Size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."

Demirel, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Cumhuriyet; çimentodur, kiremittir, fabrikadır, yoldur, barajdır, kalkınmadır, refahtır."

Evet, Türk Milleti, fabrikalaşmayı, barajları, yolları, kalkınmayı refahı Cumhuriyetle birlikte gördü ve tanıdı.

CUMHURİYET KÜLTÜRDÜR
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu liderimiz Atatürk şöyle diyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, uyanmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir.”
Kültür; bir halkın yaşayış tarzıdır. Bir toplumda geçerli olan dil, din, gelenek, görenek yaşayış öğelerinin tümüdür. İnsanı hayvandan ayıran kültürdür. O, bir tarih içinde oluşur. İnsanın eseridir.
Türkiye kültürünün beş kaynağı vardır.
Bunlar; 1) Özgün Türk kültürü (Orta Asya’dan beri getirdiğimiz kültür. 2) İslam kültürü. 3) Anadolu yerli kültürleri. 4) Batı Avrupa kültürü. 5) Evrensel kültür.
Bizim kültürümüz işte bu beş kaynağın bir sentezidir. Ayrıca bu kültür içinde Mevlana, Yunus Emre ve Nasreddin Hoca gibi değerlerimizin özgün bir yeri vardır.
Kültür insana bilgi, güven ve kimlik verir. İnsan ondan güç ve kuvvet alır. Öyleyse çocuklarımızı ve gençlerimizi daha kültürlü, daha bilgili yetiştirmeliyiz. Bunun için başta aile olmak üzere sonra da okul eğitim ve öğretimi çok önemlidir. Çünkü kültür; insanın topluma uyumunu sağlar.
Cumhuriyetimizin hedefi; Atatürk’ün de dediği gibi; “Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmaktır.”
Bu işi de ancak, çağdaş, demokrat ve kültürlü insanlar ve toplum başaracaktır.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Bekir Cebeci
(Eğitimci, Araştırmacı Yazar)
Trabzon, 27 Ekim 2022
E-mail: info@bekircebeci.com