YURT DIŞINDA YÜZDE 60'LIK OY KULLANMANIN ÖNEMİ YADSILANMAMALI


Kilometrelerce uzakta olan seçim sandıklarında oy kullanmanın zorluğu unutulmamalı.

Türkiye’de, 100 metre yakındaki sandığa gitmek ile, yurt dışında 100 km. uzaklıktaki sandığa gitme farkı hesaba katılmalıdır.

Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın, yurt dışında kullandıkları oy sayısının 2 milyona yaklaştığı ve katılım oranının yüze 53 olduğu açıklanırken, yurt dışı yurttaşlarımızın seçimlere ilgisizliği eleştirilmektedir. Bu bence yanlış görülen ve yapılan bir hesaplamanın sonucudur. Açıklanan katılım oranına, gümrük kapılarındaki oylar henüz eklenmemiştir. Gümrük kapılarında kullanılan oylar da hesaba katıldığı zaman, katılım oranının yüzde 60’ı bulması kesin gibidir.

Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, seçimlere katılım oranının önemi yadsılanmamalıdır. Zira, yurt dışında oy kullanabilmek için yüzlerce kilometre yol katetmek lâzımdır. Örneğin, 600 bin yurttaşımızın yaşadığı Hollanda’da, Lahey, Amsterdam ve Deventer kentlerindeki sandıklar 11 gün, Eindhoven kentindeki sandıklar da 2 gün açık kalmıştır.

Deventer’e, Groningen veya Leuwaarden’den gidecek olan yurttaşlarımız 140 km’lik bir yolu katetmek zorundadır. Maastricht ve Venlo gibi kentelerde ikamet eden yurttaşlarımız da, Eindhoven’e 90, Rotterdam’a ise 200 km’lik yolları katetmelidirler.

Afbeelding met kleding, persoon, overdekt, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving
Yurt dışında oy kullanan yüzde 60’lık yurttaşlarımıza ben de katıldım ve vatandaşlık hakkımı kullandım.

Türkiye’de, 100 metre yakındaki bir okula gidip oy kullanma ile, yurt dışında yüz ve 200 km. uzaklıktaki sandıklara gidebilmenin kolaylığı ve zorluğu hesap edilmelidir.

Hoş, yurt dışında bazı fanatik particilerin servislerinden yararlananlar olmuştur ama, işi olan, yaşlı olan ve hasta olan yurttaşlarımızın o kadar yolu katetme şanslarının olmadığını da unutmamak lâzımdır.

Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, anavatandakilerle dayanışma içinde olduklarını açıkça ortaya seren bu durumun iyi değerlendirilmesi gerekir.
“Yurt dışındaki Türkler, anavanlarındaki seçimlere ilgi göstermiyor” şeklindeki ifadeler, bazen suçlamaya kadar gidiyor.

Afbeelding met tekst, kaart, atlas Automatisch gegenereerde beschrijving

Ayrıca, yurt dışındaki yurttaşlarımızın, Türkiye’deki seçimlere katılımlarının gereksiz olduğunu ifade eden kıt düşünceliler de vardır. “Yaşamadığı ülkedeki seçimlerde neden oy kullanacaklar” diye soran bu kıt düşüncelilere verilecek cevabımız şudur: Yurt dışında yaşayan o yurttaşlar, ülkemizin dövize ihtiyacı olduğu yıllarda, büyük fedakâlıklar yaparak, ülkemize dövize boğmuşlardır. Gerek akrabalarına gönderdikleri dövizler, gerek yaptıkları yatırımlar ile fedakârlık yapan gurbetçiler, buna karşın bazı sahtekârların sahte şirketlerinden hisseler alarak dolandırılmışlardır da…

Aslında, yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız, yurttaki seçimlerde sadece seçmek değil, seçilmek de istemektedirler. Türkiye’deki siyasi partiler, adaylarını tespit ederlerken, içlerindeki üyeler için kavga ederlerken, yurt dışındakilere sıra gelmemektedir. Bunun en iyi yolu, ‘Yurt dışında da seçim bölgesi’ ilân etmektir. On yıllardır bu istekleri gerçekleşmeyen yurt dışındaki yurttaşlarımız, buna rağmen sandıklara koşmakta ve oy kullanmaktadır.

İşte bu nedenle, yurt dışındaki yurttaşlarımızın bu fedakâlıklarının önemi yadsılanmamalıdır.

Bugün, Türkiye’de yapılmakta olan oy verme işlemlerinin ve sonuçlarının, ülkemiz için hayırlı olamsı dileğimle…

TÜM DÜNYAYA ÖRNEK TEŞKİL EDEN TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ YERDEN YERE VURAN GERİ ZEKÂLILARA İSYANIMDIR…

TÜM DÜNYAYA ÖRNEK TEŞKİL EDEN TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ YERDEN YERE VURAN GERİ ZEKÂLILARA İSYANIMDIR…

11 May 2023 | 0 yorum

60 Yıl önce, medeniyeti Türkler’den öğrenen Avrupa ülkelerine göç eden Türklerden bazıları, kendilerine medeni ve demokratik imkânlar sunan bu ülkelere nankörlük yapmakla kalmıyor, aynı zamanda Türk kültür ve medeniyetini çiğniyorlar.

Türkiye’deki seçimler için oy kullanmaları sağlanan bazı kendini bilmezler, Lahey ve Amsterdam’daki seçim salonlarında çıkardıkları kavgalar ile kin ve nefret saçtılar.

Yurtdışında oy verme işlemini baltalamak için kasıtlı olarak olay çıkaranları konuşturan medya, “Diğer yabancılar sorun çıkarmıyor. Türklerin oy kullanımını yasaklayın” şeklinde yayın yapıyorlar.

Haberin sonunda “Türklerin medeniyet tarindeki yeri” başlıklı yazıyı da okuyunuz.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye’de, milyonların merakla beklediği 14 Mayıs seçimleri için oy verme işlemi, 29 Nisan günü yurtdışında başlamıştı. Hollanda’daki yurttaşlarımız için, Lahey, Amsterdam, Deventer ve Eindhoven kentlerinde oy kullanma imkânı sağlanmıştı.

Afbeelding met kleding, persoon, person, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Ülkenin en görkemli salonlarında kurulan sandıklara yığınlar halinde giden yurttaşlarımız, demokratik haklarını kullanmanın mutluluğu içindeydiler. Ne var ki, önce Lahey’deki seçim salonunda, daha sonra da Amsterdam’daki seçim salonunda art arda kavgalar baş göstermişti.
Türkler’e oy verme imkânı sağlayan Hollanda devleti, gerekli trafik hizmetini sunduğu gibi, güvenlik için de önlemler almıştı.

Afbeelding met kleding, persoon, overdekt, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving
Amsterdam’da oy kullanılan ünlü RAİ salonlarına akın akın gelen aileler, huzur iinde oylarını kullanırken, ben de demokratik hakkımı kullanarak oyumu kullanmıştım.

Hiç kimse, oy verme işlemleri sürerken, orada görevli bazı Türkler’in kavgaya tutuşacaklarını aklından geçirmemişti. Lahey ve Amsterdam’daki kavgalar, Hollanda medyasında tabii ki abartılarak yayınlandı.

Afbeelding met kleding, persoon, gebouw, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving

Çıkan kavgaların fazla önemsenmemesi beklenirken, oy kullanma işleminin bitmesinden sonra meydana gelen bir başka kavga hiç hesapta yoktu. Son kavga yine Amsterdam’da meydana gelmişti. Oy kullanma işleminin bitmesinden sonra meydana gelen kavga, bu defa daha geniş kapsamlıydı. Olay yerine takviye kuvvetler gönderen polis, gece saat 02.00’ye kadar aralıklı olarak devam eden kavgaları yatıştırdı. Zırhlı araçlar ve helikopterlerin de devreye sokulduğu kavgada yaralanıp hastanelik olanlar da vardı.

Afbeelding met persoon, mensen, Dans, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving

Oy verme işleminin son günü meydana gelen Amsterdam’daki kavga, Hollanda medyası tarafından geniş bir şekilde ele alındı. Seçim salonlarında görevli bulunan, çeşitli partilere mensup kişilerin çıkardıkları bu kavgaların, bundan sonra daha da tehlikeli olabileceğini belirten yayın organları, “Diğer ülkelerin insanları oy kullanırken olay çıkarmazken, Türkler’in bu tarz gayrı medeni halleri düşündürücüdür. Bu nedenle Türkler’in oy verme işlemleri yasaklanmalıdır” diye yayın yaptılar.

Afbeelding met persoon, kleding, schoeisel, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Oy kullanma işlemlerinin ardından gelen günlerde, Türkiye’deki seçimlerle ilgili röportajlar yayınlayan organların bazıları, bazı grupların, oy verme işlemini yasaklatmak için kasıtlı olarak olay çıkardıkları da belirttiler.

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, Kin Automatisch gegenereerde beschrijving

Ama, bizim için büyük bir kayıp olacak olan ‘Oy kullanma’ şansımızı yok edecek tartışmalar da yaşandı. Konuyu millet meclisine taşıyan siyasiler, Sosyal İşler Bakanı Karien Van Gennip’e sorular yönelttiler. Hükümetin büyük ortağı VVD ile, ırkçı Wilders’in partisi PVV milletvekilleri, “Türkiye’ye bu konuda neden geniş bir serbesti hakkı veriliyor” sorusundan sonra, oy verme işleminin yasaklanmasını istediler. Bakan Van Gennip, “Seçim sandıkları etrafında yaşanan kavgalar Hollanda kültürüne ait değil” diyerek, olayların araştırılmakta olduğunu belirtti.
Van Gennip, oy kullanmanın temel bir hak olduğunu ve engellenemeyeceğini vurgulayarak, oy kullanma işleminin şiddetsiz ve Hollanda Anayasası’na saygı gösterilerek yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Afbeelding met Menselijk gezicht, person, persoon, muur Automatisch gegenereerde beschrijving
Mecliste yaşanan tartışmalar sırasında yüreğimize su serpen tek üye, DENK Partili Stephan van Baarle oldu. Bir Türk babadan olma Van Baarle, olayların ayrılıkçılar tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığını, amacın oy verme işlemini yasaklatmak olduğunu söyledi.
Hükümet ortağı VVD Partisi milletvekili Bente Becker ise, “Olaylarda AKP’nin militanlarının yer aldığına dair işaretler var. Bu kesinlikle mümkün olmamalı” şeklinde konuştu.

Afbeelding met kaart, tekst, atlas Automatisch gegenereerde beschrijving

TÜRKLERİN MEDENİYET TARİHİNDEKİ YERLERİ

Prof. Dr. Saadettin Gömeç’in 2007 yılında kaleme aldığı uzun yazının önce özetini, daha sonra da yazının tamamını sizlere sunuyorum.
İyi okumalar….

— Türkler dünyada yazısı, yani kendilerine ait bir alfabesi bulunan ender topluluklardan birisidir.

— “Runik” denilen İskandinav yazılarının kökeni Türk alfabesidir. (Orkun, Yenisey veya Göktürk diye adlandırılan alfabemiz)

— Uygur Türkleri de milli bir alfabe geliştirmiştir.

— Bugün Moğol milletinin alfabesi hala milli Uygur Türk yazısıdır.

— Uygur Türkleri kitapları matbaa da kağıt üzerine basıyorlardı. Çinlilerin blok baskı ile çoğaltma tekniğinden değişik bir baskı sanatı bulmuşlar, sert ağaçtan tek tek, hareketli Uygur harfleriyle kitap basmayı ilk olarak başarmıştır.

— Türkler, farklı medeniyetler arasında köprü vazifesi yapmışlardır. Doğu-Batı, iki medeniyetin oluşmasında önemli ölçüde Türk tesiri vardır.

— Atı ilk evcilleştiren Türklerdir. Ulaşımda ve savaşta bu sayede üstünlük kurmuştur. Bu üstünlükleri sayesinde binlerce kilometrelik alanları bir anda geçmişler ve pek çok yere sahip olma imkanına kavuşmuşlardır.

— At ve öküzler tarafından çekilen arabaları da evvela Türkler icat ettiler ki, göç mevsimlerinde çadırlarını bu arabaların üzerinde taşımaları gayet kolay olmuştur.

— Tarihte demiri ilk bulan ve işleyen millet yine Türklerdir.

— Türkler silah yapımında ve kullanımında ustaydılar.

— Türkler madencilik sanatında altın, gümüş, bakır, demir ve kıymetli taşları işleyerek ticarette kullanmışlardır.

— Dünya’da ilk halı ve kilimi dokuyan Türklerdir.

— El sanatları açısından da çok yetenekli olan Türkler, madene ve ağaca istedikleri şekli verebildikleri gibi ondan masa, sandalye, yatak, dolap, sepet ve kap-kacak türü eşyaları yapabiliyorlardı. Dünya masa, sandalye, karyola türü tahta yatakları Türklerden öğrendi.

— Resim ve heykelcilikte çok ileri tekniklere sahiptirler.

— Tarihte, insanlığın çekirdeğini teşkil eden ailenin en mükemmel şekli Türkler arasında görülür. Bugünün hem Doğu, hem de Batı medeniyeti modern aile yapısını Türklere borçludur. Diğer eski dünya milletlerinin aileleriyle, Türklerinkini karşılaştırdığımızda pek çok bakımdan farklılıklar vardır. Geçmişteki Yunan veya Slavlarda olduğu üzere, Türklerde baba ailenin tek hakimi ve ailenin üyeleri onun kölesi değildi. Büyük toprak mülkiyetleri söz konusu olmayıp, ailedeki herkes sahip olunan mallara ve araziye ortaktı. Eski Türklerde umumiyetle tek evlilik geçerliydi. Bu da günümüzün ideal evlilik tipidir. Dolayısıyla zamanımızın çağdaş ailesiyle, eski Türk ailesi birbirine çok benzer. Türkler bu bakımdan münasebette bulundukları halklara, kendi aile düzenlerini de alıştırmışlardır.

— Merkeziyetçi devlet sistemi, Türklerin insanlığa mirasıdır.

— Devletin asıl vazifesi, milleti zengin etmek, refah içinde yaşatmaktır.

— Herkes toplum içerisinde kabiliyetine göre yer edinebilirdi. Halk kendine ait sürülere sahip olabildiği gibi, yerleşik hayatın devam ettiği bölgelerde arazileri de kendi adlarına ekip-biçebiliyorlardı. Yani eski Türk sosyal yapısında insanların özel mülkiyet hakkı söz konusuydu. Milletin istemediği bir şeyi idarecilerin zorla kabul ettirmesi mümkün değildi ve halk da temel vatandaşlık görevlerini yerine getirdiği müddetçe her türlü hürriyete sahip idi.

— Türk sosyal hayatını düzenleyen yazılı olmayan kanunlar bulunuyordu ki, bunlara “töre” deniyordu. Batıda ve Türklerin dışında doğuda, insanların geleceği hiçbir şekilde garanti altında bulunmazken, Türk devletinin sınırları içinde kimse hayatı hakkında endişeli değildi. Ölene kadar kendisinin bütün ihtiyacını karşılayan ve koruyan bir devletin varlığı, insanları huzur içerisinde yaşatıyordu. Bütün bunlara Batılı halklar, ancak 16. asırdan sonraları kavuşabilmiştir.

— Türklerde hükümdar karizmatik bir yapıya sahip olmakla beraber, devletin ve milletin geleceğinde tek başına karar verme yetkisine sahip değildi.

— Türklerin efsanevi atası Oğuz Kağan’ın her önemli iş öncesi ve sonrası kurultay topladığı görülür. Buna benzer olarak Hun, Kök Türk ve Uygurların yılın muayyen zamanlarında oluşturdukları meclislere büyük bir katılım söz konusuydu. Bunlar ya toy, ya düğün-dernek veya kengeş adı altında gerçekleşiyordu. Eski Türk devletini idare eden bir de hükümetten haberdarız. Hükümetin bakanları dokuz kişiden oluşuyor ve bunlara “buyruk” deniyordu. Bunlardan üçü iç, altı tanesi de dış işlerinden sorumlu bakandı.

— Türk kültüründe ve devlet anlayışında hiçbir zaman imparatorluk deyimi yoktur. Bilindiği üzere “imperium” kelimesi Latin kökenli bir terim olup, muhtevasında sömürgecilik ve baskı vardır. Kelimenin kökü “hükmetmek” fiili ile alâkalıdır ve emperyalizm kelimesi de buradan gelmektedir. Ama bize tarih göstermiştir ki, ne yaklaşık 600 yıllık Osmanlı, ne de ondan önceki Türk hanedanlıkları emperyalist bir siyaset takip etmediler.

— Tanrı tarafından bu göreve tayin edildiği kabul edilen Türk kağanı, bütün yeryüzünün, yani insanlığın hükümdarıydı. O sadece Türklerden değil, bütün insanlıktan sorumluydu. Kendilerinin mutluluğunu, onların huzuruna bağlıyorlardı. Günümüzde dahi bu anlayış henüz mevcut değildir. Herkes öyle kolay kolay hükümdar da olamıyordu. Her şeyden önce akıllı, yiğit, erdemli, güçlü ve ünlü kişilerdi. Halbuki dünyanın diğer milletlerinde idareciler kendilerini Tanrı ile eş değer görüp, zaman zaman ilah olduklarını bile ilan ediyorlardı. Bu yüzden de ağızlarından çıkan her söz kanun gibiydi. Her ne kadar demokrasinin beşiği olarak eski Roma ve Grek kültürleri gösteriliyorsa da, buradaki devlet yapılarına ve hükümdarların vaziyetlerine baktığımızda gerçekle hiç ilgisinin olmadığı anlaşılır. Türkler, Asya’nın batı taraflarına ve Avrupa’ya geldiklerinde o halklar, hakiki manada devlet yapılarıyla ve demokrasiyle tanıştılar.

— Türkler idareleri altındaki hiçbir milleti dinlerini ve dillerini değiştirmeye zorlamadılar.

— Türkler ordu millettir. Savaşlarda kadınlarda görev almıştır.

— Türk ordusu, onluk düzen içinde teşkilatlanmıştır. Dünya, ordu teşkilatlanmasını Türklerden öğrenmiştir.

— Ordu bandosunu ilk defa Türkler kurmuştur.

— Türkler tarım alanında ürettiği sebze ve meyvelerin yanı sıra kanallarla sulama teknolojisini diğer milletlere de öğretmiştir.

— Et ve balığı kurutarak ilk defa pastırma ve konserve haline getirilmesini Türkler yapmıştır.

— Türkler elbise, çamaşır ve ayağa giyilen pantolon türü eşyaya da “don” demişlerdir. Ceket, gömlek ve pantolonu insanlığa armağan eden Türklerdir.

— Koyun yağıyla, bir tür kuru otun külünü karıştırarak da sabun yaparak kullananlarda Türklerdir.

— Kıyafetlerini ilk defa ütüleyen millette Türklerdir.

— Türkler “çumuşluk” denilen tuvaletleri kullanırken, Avrupalılar evlerinin içine veya açık alanlara pisliyorlardı.

— Nizam’ül-Mülk’ün öncülüğünü yaptığı ve Nizamiye Medreseleri diye anılan ilmi kuruluş, dünyada ilk modern üniversite müesseseleridir.

— Türkler günlük hayatlarında paradan da yararlanıyorlardı. Bazen üzerinde kağan tamgası da olan kağıt ve ipek paraların da tedavülde olduğu anlaşılıyor. Kök Türkler çağında madeni paraya “yarmak” da denmiştir.

— Türkler eskiden zamanı on iki hayvanlı Türk takvimiyle ölçüyorlardı. Gerçi günümüzde dahi bu takvim esasına göre hareket eden Türk grupları hala mevcuttur. Üçyüz altmış beş günlük dilime yıl deniyordu…  Yılların hayvan adlarıyla anılması meselesi karşımıza çıkıyor ki, esasında hayvanlarla iç-içe olanlar Çinliler değil, Türklerdir. Dolayısıyla bu zaman hesabı Türklerden Çinli, Hintli, Tibetli ve Moğol gibi kavimlere geçmiş olsa gerek.

— Dünyada bir Tanrı’ya inanan ilk kavim Türklerdir.