2011 Yılı Değerlendirildi Fransa'ya Tepki

2011 Yılı Değerlendirildi Fransa'ya Tepki

2011 Yılı Değerlendirildi Fransa'ya Tepki
Editör: Turkinfo.nl
06 Ocak 2012 - 22:33
 
 
 
KONFERANSTA 2011 YILI DEĞERLENDİRİLDİ ve FRANSA’YA TEPKİ KONULDU

Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç konuşmasında “Bugün düzenlenmiş bulunan konferansla Şehit Kubilay’ın simgelediği ve yüce Türk ulusunun son 100 yıldaki kazanım ve birikimlerini oluşturan ortak bilincin okumasını yapıyoruz. Bu süre içinde Türk ulusunu zayıf düşüremeyen ancak her seferinde karşısına çıkmaya devam eden kirli terör olabildiği kadar kirli yüzünü gösterdiği bir ortamda; etnik kökenlere vurgu yapmaktan fazla insanlığın ortak değerlerinin anımsatılmasında büyük yarar vardır.


Büyük Atatürk’ün hukuku temel alan cumhuriyet devrimlerinde ayrımcılığa yer yoktur. Örneğin Türkiye’de iddia edildiğinin tam tersine Kürt kökenli Türk yurttaşlarımız ve tüm diğer etnik kökenden insanımız cumhurbaşkanı, başbakan ve genelkurmay başkanı olmuştur. Türkiye’de hiç bir etnik grubun, moda deyimle ‘etnik grup olarak’ sıkıntısı yokken, terörü kınayamayan ülke bütünlüğüne düşman gözü dönmüş siyasi bölücülerin  ‘ulusal bilinci’ yok etmek için yürüttükleri, dış destekli projeleri vardır. Bunlar çağımızı yakalayamayan ve halen kabile zihniyetiyle hareket eden ortaçağ özlemcileridir. Büyük Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklindeki tanımı çok açık ve berrak bir şekilde ortada dururken, fesat odağı bazı art niyetlilerin sözcülüğünü yaptığı ‘Türkiyelilik’ kavramının Atatürkçülükle (Kemalizmli) bağdaşır hiç bir yönü olmadığı apaçık oradadır. Büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına, Türk ulusu denir” şeklindeki özlü sözü dururken yapılan ‘Türkiyelilik’ tanımı maksatlı ve tekil (üniter) yapıyı içine sindiremeyen toplumcu dönek 2.cumhuriyetçilerin Türk siyasetine sokuşturdukları bir kavramdır. Onun için sormak gerekir; “Ne mutlu Türk’ün diyene” diyemeyenlerin Atatürkçülüğü şüpheye girer mi? Bizce; evet kesinlikle girer.


2011 yılının şüphesiz önemli olaylarından birisi Arap baharıdır. Bu dalga Suriye’ye dayandığı içinde de ayrıca bir önem arz etmektedir. Dersim ayaklanmasını, katliama ve hatta soykırıma çevirme çabaları ile ‘Cemevlerinde Atatürk portresi olsun mu, olmasın mı’ şeklinde yeni tartışmalar ülke gündemine yok yerden sokularak fesat palazlandırılmaktadır. Nefret söylemlerinin sahibi, Stalinist, ırkçılık erbabı bölücü teröristlerin; Avrupa Türklerine, kurum ve camilerine ve toplum yaşamını ilgilendiren siyasal konularda kafa yoran, düşünür, yazar, kanaat önderleri ve akademik şahıslara yönelik insanlık dışı saldırılarını şiddetle kınıyoruz, lanetliyoruz. Hiç şüphe olmasın ki; Hollanda Türk gençliği kendi hak, hukuk ve çıkarlarını savunmaya devam edecektir.


Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu’nun kuruluşu 2011 yılının Hollanda açısından önemli gelişmelerden birisi olmuştur. 2011 yılı HTGF’in halk’ta kökleştiği ve markalaştığı bir dönem olmuştur. 2011 yılı HTFG’in kendisini, Hollanda’daki kurulu düzene ve aynı zamanda Avrupa ve tüm dünya’ya kabul ettirdiği yıl olmuştur. 2011 yılı zor ama başarılı geçmiştir. HTGF geçmişte yaptığı gibi yine önümüzdeki dönemde de Türk Dünyasına ve akraba Türk topluluklarına sahip çıkarak farkını ortaya koyacaktır. HTGF tavsiye ve telkin kabul etmeyen olunurlu bir davanın adıdır, Hollanda’daki Atatürkçülüğün bayrağıdır. 2012 yılında da çeşitli boyutlarda düşünsel çalışmalar sürecektir. Türkiye topraklarında numunelik duruma düşen ama Hollanda da toplum mühendisleri ve düzenin mihmandarları olanlar şunu bilmesi gerekmektedir; Mustafa Kemaller bu ülke´de de vardır, Hollanda’da ve Avrupa´nın dört bir yerinde. Sadece Türklerin değil, adalete ve doğruya inan her insanın olduğu her yerde. Konu dar çaplı bir yarış değildir. Konu yüreği cüzdanında sıkışıp kalmış küçük zihniyetlere inat, küresel ölçekte giderek büyüyen emperyalizmin kafalarda oluşturduğu prangaların sökülüp atılması mücadelesiyle, Türk uygarlığımızın köklerine sahip, tüm hak ve hukukuyla onurlu ve bilinçli aydın gençlerin yetiştirilmeye devam edilmesidir.


Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) mensubu tüm dostlarımı gerçekleştirilen başarılı etkinlik nedeniyle tekrar tebrik ediyorum. 2012 yılının, 2011 yılının başarısına daha fazla başarı katarak, sivil toplum, siyaset ve kamu yaşamımızda yolumuza koşar adımlarla devam edeceğimiz bir dönem olmasını; yüce Türk ulusu, Hollanda Türk toplumu ve tüm dünya insanlığına hayırlı ve güzel günler getirmesini dilerim.” şeklinde konuştu.


Hollanda Türk Yazar ve Şairler Birliği Başkanı Sefer Şimşek yaptığı konuşmasında, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasında başta Menemen olayı olmak üzere ayaklanmalara değinen değinerek “Ülke aynı ihaneti bir kez daha yaşamaya tahammülü değildir. Emperyalist güçler Türk devleti ve Türk milletini istedikleri biçime sokarak sonucunda yok etmek istemektedirler. 1925’te kahraman Kubilay’ın yaşadıkları dış güçlerin Türk’ü kendi yurdunda dağıtmak için yıllar üzerinden uygulaya geldikleri bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Sonuç olarak bilincin gelişmesi için yapılacak çalışmalara önem verilmeli. Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu nazarında sizleri tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.” şeklinde sözlerini tamamlayarak salondan gelen sorulara yanıtlar verdi.


HTGF Genel Başkan Yardımcısı ve Hollanda Atatürkçü Gençleri Birliği (Jongerenvereniging Atatürk) Başkanı Denizhan Murat Üresin yaptığı konuşmasında Kubilay’ın Şehit edilişine değindikten sonra “Kamu otoriteri nezdinde agresif tavırlarıyla bölücü terör örgütünün militanlarına arka çıkmaktan geri kalamayanlar vardır. Eli kanlı Dev-Sol terör örgütünün Hollanda’daki eski militanları bugün gizili Türkiye düşmanları olarak ortaya ‘Türkiyelilik’ kılıfıyla çıkarak utanç sergilemektedirler. Bu elle sayılır utanılası zevatın hiçbir tabanı yoktur. Bunların; hızlı yoldan, çok para kazanmaktan başka bir ideali de yoktur. Hollanda devleti, yıllardır bu işe yaramazlara verdiği sübvansiyonlarla (mali desteklerle) sömürüldü. Bu mali destek Türk toplumuna hizmet adına verildi. Ama ortada bunların hiçbir eseri yoktur. Sadece, Türk gençleri yerden yere vuran ve önünü tıkamak için hummalı bir çabaya girişmiş karalama çalışmaları yapan ve küçük düşünen birkaç tane ‘Türkiyeli’ var.


Federasyon mensuplarımızın, bölücü terör örgütü militanları tarafından saldırıya uğramışlardı. Aynı çerçevede eskalâsyonlar maalesef devam etmektedir. Toplumdaki sorunlar çözmek için her konuda kendilerini ortaya attıklarını ve toplumda yapılan her doğru çalışmayı kendilerinden bilen ‘Türkiyeli’lerden; düşüncelerinden ötürü saldırıya uğrayan bu şerefli bireyleri sahiplenecek bir adım görmedik. Saldırganları kınamayı bırakın, “geçmiş olsun” mesajı dahi almadık. Bunlardan kınama mesajı veya bir “geçmiş olsun” denmesinin beklenmesinin; beyhude bir çaba olacağı net bir şekilde anlaşıldı. Bunların derdi toplum değil, kamu parasıyla dolduracakları cepleridir. Bu bağlamda ‘terör sorunu’ ve ‘terör örgütü PKK’ konularında kafa yoran düşünür, yazar, toplum önderleri ve akademik şahısların özellikle seçilerek hedef alınmaları ve saldırıya uğramalarını kınıyoruz. Düşünen insanlara yönelik bu haysiyet yoksunu saldırıları nefretle lanetliyoruz. Hukuk bunların üstesinden gelecek, şehir çeteleri ortaya çıkartılacaktır.


2011 yılında yapılan ve ülke gündeminde ses getiren etkinlik ve çalışmalarla; Türk gençliği dost ve düşmanı tanıma imkânına erişti. Bizim eleştirel yaklaşımımız bunların azgın, agresif ve kendini beğenmiş tavırlarını umarım dizginler. Katil sürüsü PKK terörist eşkıyalarına karşı, vatan için cansiperane bir mücadele veren kahraman Şehitlerimize saygı beklememiz çok görülmemeli. Küresel ve ülkesel gelişmelerle yeni Anayasa tuzağı ile kimliksizleştirme girişimi gündem’de yerini korumaktadır. Biz, Türk olmakla şeref ve gurur duyan insanlarız. Atatürkçülük akılcılık ve sorgulayıcılık demektir. Fedakâr arkadaşlarımızla, bizimde yolumuz tam da budur.” olduğunu ifade ederek, sözlerini “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyerek tamamladı.


Dr. İsmet Aydemir gerçekleştirdiği konuşmasında “Yaşadığımız günümüzü dünyasında en büyük sorunu barışın tesis edilememesidir. Tam bu noktada ‘silahsızlanma’ büyük önem kazanmaktadır. Silahsızlanma küresel egemen güçlerin en büyük korkulu rüyasıdır. Çünkü egemen güçlerin tek dayanağı; sattıkları silahlarla, çıkarttıkları kaynak kavgasında ileri gelen savaştır. Dünyamız önemli badirelerden geçmektedir. Şiddetsiz bir dünya tüm insanlığın ortak istencidir, ama bazıları bu güçlü istence karşı, insanlığın en büyük düşmanı, savaşı kendi silah pazarını büyütmek için kullanmaktadırlar. Ben şahsen uzun soluklu yaşamımda, bir tıp hekimi olarak gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında birçok şey yaşadım ama gördüğüm. Buna yola çıkarak Ulu Önderimiz Atatürk’ün şüpheyle öldüğünü düşünüyorum. Silahsızlanma önemlidir. Bu düşünce yağmur damlaları gibi insanlığın bilinicine yavaş yavaş yerleşmektedir.” şeklinde konuştu.


Hollanda Malatyalılar İnisiyatifi adına Sayın Ahmet Yalçın Yıldırım ve başkanlığını Satın İsa Yusibov’un yaptığı Hollanda Azerbaycan Gençlik Derneği AZJN’in yoğun katılım sağladıkları toplantıya; sözde Ermeni soykırımının inkârını suç sayan yasanın Fransa parlamentosunda onaylanması nedeniyle Fransa ve destek veren tüm odaklar kınandı ve bilim ve düşünce özgürlüğünü ters düşen bu ırkçı yasanın Fransa senatosunda onaylanmaması için yapılacak çalışmalar saptandı. Öte yandan Meksika senatosu aldığı kararla, Ermenistan’ın Azerbaycan Dağlık Karabağ bölgesinin 26 Şubat 1992 tarihili işgalini soykırım olarak nitelendirdi. Hocalı’nın sivil halkına karşı saldırıya geçtiği ve uluslararası insan hakları kuruluşların tereddüt etmeden Soykırım olarak adlandırdığı olay sırasında genellikle etnik kimliğine göre yüzlerce insanın ölümüne neden oldukları kararda bildiriliyor. Kararla, uluslararası hukukunda öngördüğü şekilde Ermenilerin Türklere karşı giriştiği soykırıma ilişkin adaletin sağlanması istendi. Bu örnek sevindirici bir karar olmuştur. Aynı yönde Macaristan’da devam eden çabalar takdirle karşılanmıştır.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum