Reklam
Reklam

Balkanlar'da insan hakları ve Kosova Türkleri Amsterdam'da anlatıldı

Batılılar, Anne Frank müzesine akın ederler ama Anne Frank benzeri mağdur Müslüman kızları görmezden gelirler

Balkanlar'da insan hakları ve Kosova Türkleri Amsterdam'da anlatıldı
Editör: Turkinfo.nl
25 Aralık 2017 - 06:09
Reklam

Batılılar, 'İnsan hakları' denilince, hep kendi haklarını düşünürler. Doğu'daki veya Afrika'daki insanların hakları hiç akıllarına gelmez. Bu gibi durumlar konu olduğu zaman ben hep, Yahudi kız Anne Frank için açılan müzeyi düşünürüm. Amsterdam'daki Anne Frank müzesini dünyanın dört bir yanından gelen yüzbinlerce kişi bu müzeyi ziyaret ederler. Anne Frank'ın Hitler rejimi sırasında yaşadığı hayata üzülmemek elde değil tabii. Anne Frank anısına yapılan her etkinliğe katılmak da bir insanlık borcu olmalı. Ama nedense, önceleri ve şimdi İsrail'in Filistin'de yaptıklarını görmezden gelenler, orada binlerce Anne Frank benzeri kızların varlığından da habersiz olmaya çalışırlar. İşte bu nedenle ben Batılılar'ı hep iki yüzlülükle suçlarım.



Batılılar'ın görmezden geldiği Anne Frank benzerleri sadece Filistin'de değil, örneğin Kosova ve diğer Balkan ülkelerinde de vardır. İşte, Balkanlar'da ve Kosova'da insan haklarının nasıl görmezden gelindiğini ortaya sermek için, Amsterdam'da bir toplantı düzenlendi.



Hollanda Türkevi Topluluğu ve Avrasya Sivil Toplum Forumu’nun düzenlediği, yılda en az  '12'nci Avrasya Buluşmaları'nın bu yılki konusu, ‘Balkanlarda insan hakları, Türk varlığı ve Kosova Türkleri’ oldu.



Toplantıya konuşmacı olarak katılan Kosova Türklerinden Orhan Lopar, konuşmasına hayat hikayesini anlatarak başladı. Kosova Demokratik Türk Partisi MKYK üyesi ve Kosova Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Komisyonu üyesi olan Orhan Lopar, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felfese Bölümü mezunu olup, bir süre öğretmenlik yaptı. Prizren Belediye Başkan Yardımcılığı'nda da bulunan Orhan Lopar, şu anda Kosova Dışişleri Bakanlığında çalışıyor. Lopar aynı zaman da Bakan danışmanlığı yapıyor.



Orhan Lopar, 'Balkanlar'da İnsan Hakları konuşulacaksa, Osmanlı konuşulması gerekir Modern dünyanın henüz insan haklarına yabancı olduğu bir dönemde Osmanlı'nın Balkanlarda en geniş ve kapsayıcı bir şekilde insan hakları uygulamasını hayata geçirmiştir' diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘Tarih olmuş ve dünya hukuk lietartürüne geçmiş Fatih Sultan Mehmet Han'ın Bosna Hersek’i fethinden sonra yayınladığı Ferman yüzyıllarca Balkanlarda etkisini göstermiştir’



Lopar, Ferman'ın şöyle olduğunu anlattı: “Ben ki Sultan Mehmet Han’ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı [Fransisken] ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum: Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır. Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere — kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine— dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur’an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir. Böyle biline.”



Osmanlı'nın 550 yıla yakın idaresindeki Balkanlar'da, farklı etnik, dini ve kültürel unsurlar birlikte yaşarken, 1912 yılında Osmanlı'nın Balkanlar'dan çekilmesiyle kaos ve savaş ortamı hakim olmuştur.



Orhan Lopar konuşmasında Kosova Türkleri üzerinde de durarak  bilgiler verdi. Osmanlı'nın Kosova’yı almasıyla Türkler'in buraya Anadolu’dan gelerek yerleştiklerini, yüzyıllardır, din, kültür, dil, gelenek ve görenekklerini muhafaza ederek yaşadıklarını söyleyen Orhan Lopar, 1912 yılından sonra zaman zaman Kosova’dan Türkiye’ye göç hareketlerinin yaşandığını belirtti. '1945-1951 arası Kosova Türkleri'nin resmen tanınmadığı dönemdir' diyen Lopar şöyle devam etti: ‘1951 yılından itibaren Tük dili resmi olarak kullanılmaya başlanmış olur, Sosyalist Yugoslavya’nın 1974 anayasasına göre Türk dili Kosova’nın üç resmi dilinden birisi olarak kabul edilmiştir’ dedi. Bu dönemde Türk dilinde eğitim hakkı da tanınmıştır. Ancak bu durumun 1989 yılında Miloseviç’le birllikte değiştiğini belirten Lopar 1999’da UNMIK Kosova’ya yerleşince Türkçe’nin tekrar resmi dil olması talepleri yoğunlaşmış ve yıllarca süren Türkçe mücadelemizle 2013 yılında Türkçe hakkımız geri alınmıştır.'



Bu süreçte Kosova Türk Demokratik Partisi (KTDP) olarak ciddi bir mücadele verdiklerini belirten Orhan Lopar, Parti olarak 2001 yılında düzenlenen parlamento seçimlerine katıldıklarını ve üç milletvekikini meclise göndermeyi başardıklarını söyledi. Siyasi mücadelenin 2002’de  yerel yönetim seçimleri, 2004’de ikinci parlamento seçimleri ve sonraki yıllarda 17 Kasım 2007 parlamento seçimleri olarak devam edildiğini söyledi.



Orhan Lopar, Hollandalı Türk iş dünyasına bir çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı. Lopar, Kosova'nın gelişmekte olan yeni bir ülke olduğunu Avrupa Birliği fonları ve kredilerinin kullanılabileceğini dolayısiyle iş adamlarımızın Kosova’ya yatırımlar yapmaya davet ettiğini söyledi.



Türkevi Topluluğu adına değerlendirme konuşmasını yapan Veyis Güngör, her yıl 10 Aralık 'Dünya İnsan Hakları Günü' çerçevesinde, Hollanda’daki Türk ve Akraba Toplulukları temsilcileri ile biraraya geldiklerini; her yıl farklı bir konuya dikkat çektiklerini söyledi. Örneğin geçen yıl, Hollanda’da ölen Özbekler, daha önceki yıl Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir’in ‘Özgürlük Yolunda 10. Yıl’ konusu ele alındığını söyleyen Güngör, geçmiş yıllarda ise, Turan Kurultayı Başkanı Andras Biro’nun Avrasya Buluşmaları misafiri olduğunu belirtti.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum