Reklam
Reklam

[font color=green]Hollanda'da Türk dili değerlendirmesi[/font]

Hollanda'da Türk dili değerlendirmesi

[font color=green]Hollanda'da Türk dili değerlendirmesi[/font]
Editör: Turkinfo.nl
26 Aralık 2012 - 07:57
Reklam










Düşünce masasına
katılanlar ile öncelikle Türkçemizle olan deneyimleri ve dilimizin onlara ne
ifade ettiği hakkında konuşuldu: Dilimiz kendimizi düzgün şekilde ifade etmek
için gerekli, kişiliğimiz ile dış dünyası arasında bir köprüdür. Türk
varlığının ana dalıdır, iç dünyamızda ne isek onun dışa vurmasıdır. Kaleme
alınan veya söze dökülen –Türkçemiz-bizim sesimizdir. Başka bir deyimle söze dökülen
özümüzdür. Türk dilinin olmadığı yerde Hollanda Türk toplumundan bahsedemeyiz,
zira dilin olmadığı yerde ne milliyet ne millet olur. Türkçemizin basit bir
tabirle Türk-çe manasını taşıdığını görürüz. Türk-çe dilini kullanan kendisine,
 topluma ve dünyaya Türk-çe bakar; Türk
duruşuna sahip olur.



Konuya iletişim
açısından baktığımız vakit karşımızdaki Türkçe konuşan insanı veya bir Türkçe
yazılı metni anlayabilmek kendimizi – Toplumculuk- açısından geliştirmektir.
Zira toplum insanı olmak tam insan olmak demektir. Bizler dünyanın sadece
bireyci değerler üzerinde şekillenmesine karşıyız. Dilimiz köprüdür; sözlü ve
yazılı iletişimde sadece aynı dönemde yaşayanlar ile değil, geçmiş tarihimizi
anlayabilmek için de dilimiz



bir köprü görevini
taşıyor. Bu köprü bir taraftan asırlar öncesinden gelen Türk medeniyetine
uzanır, diğer taraftan Hollanda Türk toplumunun ilk ve son nesline kadar
ulaşır. Konuya yukarıda bahsedilen açıdan bakanlar Türk dilinin önemini idrak
eder ve gelişmesi için atılacak adımların arkasında durur.



Birçoğumuz anadilimizi
Hollanda’da aileden öğrendik. Daha sonra kısıtlı olarak anadilimizi geliştirdik.  Türkçemiz hakkında altyapımız eksik, kelime
hazinemiz dar. İlköğretim (kısıtlı eğitim) görenler, genelde en yakın Türk
arkadaşları ile Türkçe konuşuyor. Bazen de dil  tercihine zorlanıyoruz. İş alanında gençlerin
birçoğu kendini Hollandaca ’da Türkçe ’den daha rahat şekilde ifade ediyor,
fakat özel alanlarda ve duygusal konularda Türkçemiz ağırlığını hissettiriyor.
Rüyaları hangi dilde görüyoruz sorusuna birçoğumuz “Türkçe” yanıtını veriyor.



Türkçemize hizmet
herkesin görevi olması gerekirken bu görev Hollanda’da şu an maalesef gönüllü
insanların omuzlarında.  Çocuklarımız
için bazı teşkilat ve kuruluşlarımızda Türkçe dersler verilmektedir. Türkçe
eğitim için Türkiye’den özel kitaplar getirilmiştir. İnanıyoruz ki Hollanda
Türk gençliği ile Türkçe konuşmak gerekmektedir ve Türkçemiz birliğimiz için ön
şarttır. 



2004 yılında Hollanda
hükümeti ilkokullarda Türk öğrencilere (OALT kapsamında) verilen Türkçe
derslerin okul saatlerinde verilme imkanını ortadan kaldırdı. Artık Türkçe
derslerinin organizesi ve finansı sivil toplum kurumlarına ve belediyelerin inisiyatifine
kalmıştı. O dönem Türkçe gönüllerinin çabası ile toplumumuzda Türkçe derslerine
tepkisel duyarlılık ortaya çıkmış, Türk sivil toplum kurumları ve camilerde
toplantılar yapılmıştı. Aradan geçen sekiz yıllık dönemde “sözde”  duyarlı vatandaşlar, çocuklarını gönüllü
olarak Türkçe derslerine getireceğine dair söz verenler, sözlerini tutmadılar.
Çocuklarımızın geleceği için sözlerini icraata geçirmeyenler maalesef
çocuklarını Türkçe dersine götürmeyen veliler kervanına katıldılar. Bu da demek
oluyor ki Türk toplumunda  olaylara  güncel, ani ve duygusal yaklaşma hastalığı
sürmektedir. Duyarsızlığı örtbas etmek adına vatandaşlarımız çocuklarına
evlerinde öğretebildikleri Türkçenin yeterli olabileceğini düşünüyor
olabilirler! Bu düşünceden dolayı Hollanda Türklerinin çocukları kimliğini ve kişiliğini
yeterli düzeyde geliştirebilmesi için gerekli olan Türkçe ’ye hakim değiller.
Bu da asimilasyon  politikalarına karşı
durabilmemiz adına büyük engel teşkil ediyor.



 



Artık Türkçe dersi hiç
almamış yeni nesil, 1992 yılından itibaren doğanlar, kendi aralarında ağırlıklı
olarak Hollandaca konuşuyorlar ve Türkçeleri zayıf olduğundan, sonradan  öğrendikleri Hollandacalarının seviyesi de
tatmin edici düzeyde değil. Buna ek olarak sanal alemin, -internetin-
hayatımıza girmesi ile oluşan kısaltmalarla dolu iletişim anlayışı, gençlerin
dillerini geliştirmesine karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor. Ayrıca
İngilizcenin de her alanda belirginleşmesi ile ilköğretimde verilmeye
başlanmasından dolayı gençlerimiz üç dili de yeterince kavrayamamaktadır.



Dönem geçici duyarlılık zamanı değildir.



Türkçe dil eğitimi için
çözüm aynı anda birden fazla adımlar atabilmekten geçiyor; ilk olarak kendimizden
başlamalıyız. Ailelerde Türk diline karşı
duyarlılığı geliştirmek
lazım. Türk dilini sevdirme yorumu yeni bir çözüm
modeli olabilir. İkinci adım Türk dilini Türk
toplumunun duyarsız kesiminin de önüne getirmektir
. Her türlü toplu
iletişim araçları, (yazılı basın, televizyon, internet, sosyal medya)
kullanılmalıdır. Özellikle uydu üzerinden izlenilen Türkçe kanallar toplumun
büyük bir bölümüne ulaşmakta etkin bir araçtır. Nitekim mevcut yetişen
gençlerin Türkçe kelime hazinesinin Türkçe yayınlar ve diziler sayesinde
geliştiğini görüyoruz. Üçüncü adım ise maddi kaynakları bularak sürekli Türk dili eğitimini sağlamak.
Bu adımlar atılırken kurumların ve kişilerin uzmanlaşması lazım. Uzmanlaşmanın
getirebileceği verim toplumu yönlendirmede etkisini gösterecektir. Bu adımlar
atılırken ara çözüm olarak mevcut Türk öğretmenlerimizin mobilize edilmesi ve ‘bir
dil nasıl güçlendirilir?’ sorusu uzmanlarımız tarafından yanıtlanması lazım.
Televizyonlarda Türkçe ‘ye duyarlılık için kamu reklamlarında Türkçe’nin bir
dünya dili olduğunun altı çizilmelidir.



Milletimiz üzerinde acı
bir tespit ise kitap okuma alışkanlığımızın maalesef yeterli düzeyde
olmadığıdır. Bundan dolayı özellikle Türkçe’nin resmi dil olmadığı bölgelerde
insanların Türkçe dil bilgisinin yetersiz kaldığı açık bir şekilde ortadadır.
Bu sıkıntıyı aşmak için güncel ve bölgelere özel kitapçıklar bir çözüm
olabilir. Türkiye’den gelen kitapların seviyesi gençler için yüksek olabiliyor.
Ayrıca işlenilen konular Avrupa’da yaşayan gençlerin ilgisini çekmekte eksik
kalıyor. Yazarlarımıza bu konuda önemli görev düşmektedir.



Günümüze kadar yapılan
Hollanda’da dil ile ilgili araştırmalar Hollanda hükümetine tavsiye raporu
niteliğindedir. Buna karşın Türk uzmanlarının konu üzerinde araştırmaları bir
istisna dışında hiç yoktur.



Hollanda Türk Federasyon
gelecek nesiller için vizyonunda dil konusunu çok daha geniş alanlarda değerlendirecektir.
Dilimizi sadece okuma ve konuşma alanlarında değil, edebiyat, şiir, tiyatro ve
Türk dilinin yüksek seviyede kullanıldığı her etkinliğin ana ekseni dilimiz
olacaktır. Araç ve amacımız Türkçe olacak ki milli ve manevi açıdan şahsiyetli gençlerimiz
yetişsin.



 



Kaynak: Hollanda Türk
Federasyon, Amsterdam


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum