Reklam
Reklam

Gizli yoksulluk

Gizli yoksulluk

Gizli yoksulluk
Editör: Turkinfo.nl
24 Nisan 2012 - 21:16
Reklam

Avrupa´yı kasıp kavuran ekonomik kriz süresince Hollanda´da görece sakin bir hava esmişti. Ancak şimdi Başbakan Mark Rutte önderliğindeki hükümetin bütçe kesintileri üzerindeki anlaşmazlıklar yüzünden istifa etmesiyle, Hollanda´da ekonomik gerilemenin etkileri, giderek artan şekilde görülür oldu.


Bunun belirtilerinden biri, parasız yiyecek dağıtımına duyulan ihtiyacın her geçen gün artması.


Amsterdam´ın pek tanınmayan semtlerinden birinde, kalabalık bir caddenin aşağılarında düzgün bir kuyruğa giriyor insanlar. Alt kattaki toplum merkezinde çalışan gönüllüler, insanlar akın etmeden koca kasaları, hibe edilen rengarenk yiyeceklerle doldurmakla meşgul. Burası Amsterdam´ın beş yiyecek bankasından biri.


Son birkaç aydır alışılmadık bir taleple karşı karşıyalar merkezde. Amsterdam Yiyecek Bankası´ndan Piet van Diepen, "Her hafta 1300 dolayında hane geliyor buraya. Epeydir artmaktaydı gelenler ama, bugünlerde hızlı bir tırmanış kaydediyor." diyor.


Van Diepen, "Krizin etkilerini görüyoruz. İnsanlar işsiz, paraları az, borca boğulmuş haldeler. Hükümet sosyal yardımları da azalttığı için insanlar buraya gelmek zorunda." diye ekliyor.


Bedava yiyecek dağıtılan merkezlere gelenlerin sayısı, Aralık ayından bu yana yüze 10 artmış. Hollanda´da halen 60 binden fazla insan bedava dağıtılan yiyeceklere muhtaç durumda.


Gizli yoksulluk



Yiyecek bankası´na ilk girenlerden biri Petra oldu bugün. Kolunda iki büyük geri dönüşüm torbası, kasaları gözden geçiriyor. "Bu hafta durum iyi. Bakın bir sürü sebze, kurabiyeler, meyva, makarna pişirirken kullanılabilecek otlar var. Harika bir durum yani! Bazen sadece marul bulunuyor burada." diyor.


Üç yıldır geliyormuş yiyecek bankasına. Defalarca kullanıldığı belli torbalarına yiyecekleri doldururken haftada aldığı 50 euroluk sosyal yardımın ailesini doyurmaya yetmediğini anlatıyor.


"Yiyecek bankası olmasaydı hoş olmayan yollara başvurmak durumunda kalacaktım. Yiyecek bulamadığım için, çalmak zorunda kalacaktım. Hollanda´da çok büyük bir yoksulluk var ama saklı tutuluyor; kimse bilmiyor." diyor Petra.


Açlık olgusu, Avrupa´nın en güçlü ekonomilerinden biri olan Hollanda ile bağdaştırılan bir kavram değil. Ama üstteki yöneticilerin aldığı kemer sıkma önlemleri, alttaki halk üzerinde derin etkiler yaratıyor.


Hollanda ekonomisi halen gerileme içinde, işsizlik oranı yüzde 6´yı buldu. Bu son altı yılın en yüksek düzeyi. Her 6 haneden biri, haftalık ihtiyaçlarını karşılaşabilme konusunda zorlanıyor.


Yiyecek bankasından birkaç kilometre ötede, Amsterdam´ın gözde mekanlarından Basis Bar´da, ekonomik krizin sosyal hayatlarını etkilemesine izin vermemeye kararlı görünen insanlar yemek yiyor. Buraya kendi yiyeceğinizi getirebiliyorsunuz, barda çalışanlar yemeğinizi parasız olarak ısıtıyor, sadece içtiklerinize para ödüyorsunuz.



Mikrodalga fırında mozzarella peynirli ve rokalı pizza ısıtılırken, 20´li yaşlarındaki Sophie süpermarketten aldığı salatasını yiyor. Sophie, "Sürekli dışarda yemeğe çıkmak çok pahalı. Ama burası harika, zira fazla para harcamanıza gerek yok. Bu salatayı karşıdaki süpermarketten 5 euroya aldım, normal bir restoranda yeseydim 10-15 euro ödeyecektim. "diyor.


"Temel" anlamına gelen Basis Bar, mali krizden yarar sağlamak amacıyla tasarlanmamış. Ama sahibi Michiel Zwart, ucuza dışarda yemek isteyen müşterilerinin sayısında artış olduğunu söylüyor.


"Artık insanların geceleri dışarda yemek için fazla paraları yok. Bu yüzden de biz işleri kolaylaştırmak istedik. Böylece yine dışarı çıkabiliyor, arkadaşlarıyla vakit geçirebiliyor ve yemeğe öyle fazla bir para harcamak zorunda kalmıyorlar. Koca tencereyle evde yapılma çorbalar getirdiklerini görüyoruz müşterilerin. Fırına atıyorsunuz Fransız ekmeklerini, işte size, çok ekonomik koşullarda dışarda yemek yeme olanağı!.." diyor Zwart.


Basis Bar´da bulaşıklarınızı bile yıkıyor, yemeğinizi bitirdikten sonra ambalajları geri dönüşüm torbasına atıyorlar.


 
Hayatta kalabilme mücadelesi


Amsterdam´ın öte ucunda, 32 yaşındaki Denise Dulcic ise ocağın başında ter döküyor. "Dışarda yemek mi? Unutun!" diyor.


Hollanda hükümeti özel eğitime ayrılan fonlarda kesintiye gidince, çocuk psikoloğu olan Denise işini kaybetmiş ve o zamandan bu yana da iş bulamamış. Şimdi hayatını sürdürebilmek için yemek yapıyor. "Bunu yapmaya mecburum zira ortalıkta başka ´normal´ bir iş yok. Evet, iyi bir mesleğim var ama iş veren yok." diyor.


İşsiz kalınca, "Tweetje Mee" (İki Kişilik Masa) adı verilen programa dahil olmuş Denise. Bu programa katılan kişiler kendi yemeklerini pişirirken eli bol davranıp arda kalan yemeği satıyorlar.


Yemek pişirme işiyle terapistliği arasında bir denge oluşturmaya çabalayan Denise, sadece yemek yaparak hayatta kalmanın zor olduğunu anlatıyor. "Kiram çok yüksek olduğu için ödemekte zorluk çekiyorum. Kriz yüzünden insanlar korku içinde. Ben yemek pişirmekten çok hoşlanıyorum ama şimdi bu işi, para kazanabildiğim tek yol olduğu için yapıyorum." diyor.


Hollandalı siyasetçiler ülke bütçesinden 9 milyar euro daha kesilmesi konusundaki görüşmelere dalarken, Hollanda´da giderek artan sayıda insan her geçen gün daha fırtınalı hale gelen sularda kaybolmama mücadelesi veriyor.
 
Kaynak: BBC

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum