Az Farkla Gelen Zafer
Hollanda Seçim Kurulu’nun cuma günü açıkladığı resmî sonuçlara göre Rob Jetten, aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders’ı yalnızca 29 bin 668 oy farkla geçerek seçim yarışını önde tamamladı.
Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişine karşı önemli bir test olarak görülen bu seçim, analistler tarafından “merkez siyasetin yeniden yükselişi” olarak değerlendiriliyor.
Jetten, seçim gecesi yaptığı konuşmada, “Hollanda halkı korkuya değil, umuda oy verdi. Avrupa’ya ve dünyaya, yapıcı bir kampanyayla popülizmin yenilebileceğini gösterdik.” ifadelerini kullandı.
D66’nın Tarihi Düşük Oyuyla Gelen Galibiyet
Seçim Kurulu verilerine göre Demokratlar 66 (D66), mecliste 26 sandalye kazanarak birinci parti oldu. Bu rakam, Hollanda tarihinde bir seçim galibinin ulaştığı en düşük sandalye sayısı olarak kayıtlara geçti.
Wilders’ın PVV’si de aynı sayıda sandalye elde etti, ancak oy farkı D66’nın lehine oldu. Toplamda 15 parti meclise girmeyi başardı. Bu partiler arasında hayvan haklarını savunan Parti voor de Dieren (PvdD) ve yaşlı seçmenleri temsil eden 50PLUS da yer aldı.
Aşırı sağ kanatta ise dikkat çekici bir artış yaşandı. Demokrasi Forumu (FvD) sandalye sayısını üçten yediye, radikal sağcı JA21 ise bir sandalyeden dokuza yükseltti. Buna karşın Wilders, 2023 seçimlerine göre 11 sandalye kaybederek önemli bir düşüş yaşadı.
Hollanda’da Hükümet Kurmak Kolay Değil
Hollanda’nın 150 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde hiçbir partinin tek başına çoğunluğu sağlayamaması, ülkede her seçimden sonra uzun süren koalisyon görüşmelerini zorunlu kılıyor.
Jetten’in planı, merkez sağ CDA (18 sandalye), sağ liberal VVD (22 sandalye) ve sol ittifak GL-PvdA (20 sandalye) ile dört partili bir hükümet kurmak. Bu kombinasyon, 86 sandalye ile sağlam bir çoğunluk anlamına geliyor.
Ancak VVD lideri Dilan Yeşilgöz, Yeşiller/İşçi Partisi ittifakıyla aynı hükümette yer almak istemediğini açıkladı. Yeşilgöz, bunun yerine CDA, JA21 ve D66 arasında daha sağ eğilimli bir ittifak kurulmasını önerdi. Bu senaryoda sandalye sayısı 75’te kalıyor ve bu da istikrarsız bir hükümet riski anlamına geliyor.
Jetten, “Azınlık hükümeti olasılığı masada, fakat benim tercihim bu değil. Hollanda’nın istikrara ve iş birliğine ihtiyacı var.” diyerek uzlaşma sinyali verdi.
Arabulucu Görevinde Wouter Koolmees
Koalisyon sürecinde partiler arasındaki temasları yönlendirmek üzere D66 lideri Jetten, ulusal demiryolu şirketi NS’nin CEO’su Wouter Koolmees’i “gözcü” (verkenner) olarak atadı. Koolmees’in görevi, hangi partilerin birlikte çalışmaya istekli olduğunu tespit edip sürecin ilerleyişine dair rapor hazırlamak olacak.
Koolmees’in ilk değerlendirme raporunu önümüzdeki hafta Meclis’e sunması bekleniyor. Uzmanlara göre bu süreç haftalar, hatta aylar sürebilir. Hollanda’da geçmişte koalisyon görüşmelerinin 270 güne kadar uzadığı biliniyor.
Wilders’ten Usulsüzlük İddiaları
Geert Wilders, yenilgiyi “isteksizce” kabul etti ancak sosyal medya üzerinden seçim usulsüzlüğü iddialarında bulundu.
Bu iddialara yanıt veren Seçim Kurulu Başkanı Wim Kuijken, sürecin tamamen şeffaf ve güvenilir şekilde yürütüldüğünü belirterek, “Ülkemizde oy verme ve sonuçların açıklanması çok iyi planlanmış bir prosedürle yürütülür. Herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmamıştır.” dedi.
Kuijken ayrıca, 2021 seçimlerinde 14 bin olan sayım hatalarının bu seçimde yaklaşık 8 bine düştüğünü açıkladı. Kurul, sonuçların güvenilirliğini etkileyebilecek hiçbir ihlalin yaşanmadığını vurguladı.
Wilders’in Yalnızlığı ve Aşırı Sağdaki Tablo
Wilders her ne kadar koalisyona katılma isteğini dile getirse de, seçim öncesinde neredeyse bütün büyük partiler onunla iş birliği yapmayı reddetti.
2023 seçimlerinden sonra Wilders’in talep ettiği “en katı göç politikası” önerileri, önceki koalisyonun dağılmasına yol açmıştı. Bu nedenle birçok parti, PVV ile aynı masaya oturmanın hükümeti yeniden krizlere sürükleyeceğini düşünüyor.
Analistlere göre bu durum, aşırı sağın Hollanda’da belli bir seçmen desteğini korusa da iktidar ortaklığı potansiyelinin sınırlı kaldığını gösteriyor.
Avrupa’da Dikkatle İzlenen Süreç
Avrupa Birliği’nin beşinci büyük ekonomisi olan Hollanda’daki seçimler, kıta genelinde de yakından takip ediliyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde yükselişte olan popülist ve aşırı sağ hareketler karşısında, Jetten’in elde ettiği bu kıl payı zafer “merkez siyasetin dayanıklılığı” açısından önemli bir gösterge olarak görülüyor.
Brüksel merkezli Avrupa Politika Merkezi’nden (EPC) yapılan değerlendirmede, “Hollanda seçmeni, istikrarsızlık yerine ılımlılığı tercih etti. Ancak bu tercihin sürdürülebilir olması, kurulacak koalisyonun başarısına bağlı.” ifadeleri kullanıldı.
Yeni Dönem ve Beklentiler
Rob Jetten’in hükümet kurma süreci, sadece Hollanda için değil, Avrupa siyasetinin dengeleri açısından da belirleyici olacak. Genç yaşına rağmen Jetten, çevre politikaları, enerji dönüşümü ve Avrupa Birliği yanlısı çizgisiyle öne çıkan bir lider olarak tanınıyor.
Eğer koalisyon görüşmeleri başarıyla sonuçlanırsa, Jetten yalnızca Hollanda tarihinin en genç başbakanı değil, aynı zamanda Avrupa’nın en genç hükümet liderlerinden biri olacak.
Şimdi tüm gözler, Lahey’deki Binnenhof binasında yürütülen pazarlıklarda. Hollanda siyaseti yeni bir döneme girerken, hem merkez hem de aşırı sağın geleceği bu müzakerelerin sonucuna bağlı olacak.
©TURKINFO.NL
Yorumlar
Kalan Karakter: