Hollanda’da hükümetin 3 Haziran’da düşmesinin ardından 29 Ekim’de yapılacak erken seçimlere yönelik anketler, aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) liderliğini sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Siyaset bilimciler, sağ partilerin yükselişine karşın sol blokun beklenen ivmeyi yakalayamadığını, toplumun üç ana ideolojik grupta keskin biçimde bölündüğünü ifade ediyor.
Aşırı Sağda Yükseliş, VVD’de Düşüş
Taibi, “Rutte’nin merkezci politikaları nedeniyle muhafazakâr seçmenler PVV, BBB ve JA21’e yönelmişti. Şimdi ise VVD’nin sağa kaymasıyla bu kez merkez seçmen D66 ve CDA’ya geçti. Daha muhafazakâr seçmenler ise PVV’ye dönmeye devam ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Sol Blok Neden Güçlenemiyor?
Taibi, GroenLinks (Yeşil Sol) ve PvdA’nın (İşçi Partisi) birleşmesine rağmen beklenen yükselişi yakalayamadığını belirterek, “Seçmen kitlesi üçe bölünmüş durumda: sol-ilerici, merkezci ve aşırı sağ. Bu tablo solun büyümesini engelliyor” dedi. Ayrıca, Frans Timmermans’ın uzun yıllardır siyasette olmasının yeni seçmenleri cezbetmeyi zorlaştırdığını kaydetti.
“Göç, Siyasetin En Kritik Başlığı”
Taibi, göç ve sığınma konularının Hollanda’da siyasetin ana gündemi haline geldiğini vurgulayarak, “Son yıllarda sığınma oranı düşmüş olsa da, medya ve kamuoyu bu konuyu öncelikli bir mesele olarak görmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Van ’t Pad: VVD Çöküyor, Aşırı Sağ Sabit
The Rights Forum’un Kampanya Direktörü Edwin van ’t Pad ise VVD’nin siyaset sahnesinde etkisini yitirdiğini belirtti. Van ’t Pad, “Sağ ile sol arasındaki kutuplaşma giderek derinleşiyor. Koalisyon görüşmeleri son derece zor olacak, zira sağ artık sol ile, sol da sağ ile yönetmek istemiyor” dedi.
İsrail Lobisi ve Hollanda Siyasetine Etkisi
Van ’t Pad, aşırı sağ partilerin İsrail ile ideolojik bir yakınlık kurduğunu belirterek, “Her halkın kendi topraklarında yaşaması gerektiği düşüncesi, aşırı sağın genel ideolojisiyle İsrail politikasını örtüştürüyor” değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca, İsrail’deki bazı kuruluşlarla Hollanda’daki Hristiyan aşırı sağ arasında doğrudan temaslar bulunduğunu ve bu grupların parlamentoda İsrail yanlısı söylemleri yaygınlaştırdığını ifade etti.
“Hollanda Demokrasisine Müdahale Tehlikesi”
Van ’t Pad, Hollanda istihbarat birimlerinin dahi İsrail’in etkisini “ulusal demokrasiye yönelik tehdit” olarak değerlendirdiğini söyledi. Buna karşın, Hollanda kamuoyunda İsrail’e desteğin tarihsel olarak en düşük seviyede olduğunu belirtti: “Hollandalıların yüzde 80’i İsrail hakkında olumsuz görüşe sahip ancak bu, siyasi partilere yansımıyor. Bu da demokrasinin temsil sorunu yaşadığını gösteriyor.”
Konut Krizi ve Göç Söylemi
Van ’t Pad, son dört hükümetin göç meselesi nedeniyle düşmesine dikkat çekerek, aşırı sağın konut krizini göçmenlerle ilişkilendirerek popülist bir söylem geliştirdiğini ifade etti. “Gerçekte ev sıkıntısının nedeni göç değil, çevresel düzenlemeler ve inşaat kısıtlamaları. Ancak bu durum siyasi olarak göçmenlere yükleniyor” dedi.
DENK Partisi İçin Tarihi Fırsat
Hollanda’da DENK Partisi için bu seçimler tarihi bir dönüm noktası olabilir. Artan ırkçılık, İslamofobi ve aşırı sağın kışkırtıcı söylemleri karşısında uzun süredir mücadele yürüten parti, Gazze’deki insanlık dramının Hollanda kamuoyuna aktarılmasında ve toplumsal farkındalığın artmasında önemli rol oynadı.
Son anketler, DENK’in 4 ila 5 milletvekili çıkarmasını öngörüyor. Beş vekil sınırına ulaşılması, sadece Hollanda için değil Avrupa siyasetinde de tarihi bir başarı anlamına gelecek. Seçmen sayısına bakıldığında bu hedefin ulaşılabilir olduğu görülüyor; ancak katılım oranı belirleyici olacak. Uzmanlara göre her bir oyun değeri yüksek ve koalisyon hükümeti sisteminde DENK’in hükümette yer alma olasılığı artık uzak bir ihtimal değil.
©TURKINFO.NL - M. Demir
Yorumlar
Kalan Karakter: