Reklam
Reklam

İsraile Mavi Marmarada tazminat cezası verilmesi (2)

Mavi Marmara davası avukatlarından Yıldırım: "AA muhabiri Yücel Velioğlu'nun açtığı dava, talepleri yönünden tamamen kabul edilmiştir. Her platformda İsrail'in haksızlığını ortaya koyan bir çabanın tezahürü olarak bu kararı sevinçle karşılıyoruz".

İsraile Mavi Marmarada tazminat cezası verilmesi (2)
Editör: Turkinfo.nl
09 Mayıs 2015 - 09:51
Reklam

Mavi Marmara Davası avukatlarından Uğur Yıldırım, Mavi Marmara Gemisi'nde bulunan Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin açtığı davada İsrail'in tazminata mahkum edilmesini değerlendirirken "Dava, talepleri yönünden tamamen kabul edilmiştir. Her platformda İsrail'in haksızlığını ortaya koyan bir çabanın tezahürü olarak bu kararı sevinçle karşılıyoruz" dedi. 



Yıldırım, İHH Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, Mavi Marmara saldırısına ilişkin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi uluslararası bir kurumda ayrıca İstanbul'da 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde davaların görülmeye devam ettiğini hatırlattı.



Farklı ülkelerde bu saldırıya ilişkin çeşitli soruşturmaların yürütüldüğünü, gemideki mağdurların da yaşadıkları illerde açtıkları tazminat davalarının sürdüğünü anlatan Yıldırım, Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, İsrail'i maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etmesine ilişkin müjdeli haberle de yürüyüşlerinin güçlenerek devam edeceğini söyledi.



- "Adalet tecelli etmeye başladı"



İsrail'in yaptıklarının yanına hep kar kalması nedeniyle gerek insanlar gerekse devletler nezdinde eleştirildiği bir konuda adaletin tecelli etmeye başladığını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:



 "Hem UCM'de hem de yerel mahkemeler vasıtasıyla her platformda İsrail'in haksızlığı defaatle yüzüne çarpılıyor. İsrail'in aslında bu davalardan çekindiğini hep söylüyoruz. İsrail böyle bir yargılamadan ve yaptıklarının hesabının sorulmasından çok rahatsız. Her zaman için kapatma arayışını devam ettiriyor. Özür zaten dilenmişti. Tazminat noktasında da çok ciddi arayışlarına devam ediyordu.



Mahkemenin verdiği 6 bin lira maddi ve 40 bin lira manevi tazminatı, uluslararası ölçekteki tazminat anlamında değerlendirmemek gerekiyor. Çünkü bizim mağdurlarımız, 1 liradan, 1 milyon liraya kadar çok değişik davalar açtılar. Burada önemli olan İsrail'in haksızlığının tescil edilmesiydi. AA muhabiri Yücel Velioğlu'nun açtığı dava, talepleri yönünden tamamen kabul edilmiştir. Çünkü 40 bin liralık maddi tazminat davası açmıştır. Maddi tazminat ise kaybettiği kamerası ve fotoğraf makinesinin bedelidir. Her platformda İsrail'in haksızlığını ortaya koyan bir çabanın tezahürü olarak bu kararı sevinçle karşılıyoruz. Halen devam edecek olan süreçlere emsal teşkil edeceğini düşünüyoruz. Bu davaların hiçbiri hukukun dışında olan davalar değil." 



- "Bu davayı, diğer hukuk davalarından ayıran bir unsur yok"



Ulusoy, Yücel Velioğlu'nun tazminatının nasıl tahsil edileceğine ilişkin soru üzerine, daha önce "Türkiye'de yapılan yargılama sembolik kalacak mı? İsrailli komutanlar Türkiye'ye getirilecek mi?" şeklinde sorular yöneltildiğini hatırlatarak, şu yanıtı verdi:



"Tazminat da bunun başka bir türlü tezahürü aslında. Ülkeler arasında adalet paylaşımı söz konusu. Bu noktada bir suçluyu Türkiye'de yaptığı fiilden dolayı Almanya'da veya başka bir yerde arayabildiğiniz gibi aynı şekilde Türkiye mahkemeleri tarafından verilen bir kararın da icrası noktasında bazı anlaşmalar, hukuki karşılığı mutlaka var. İsrail belki bunu tanımayacaktır ama Türkiye'de İsrail mallarına karşı uygulama yapılabilir. Hukuki süreç devam edecektir. Bu davayı, diğer hukuk davalarından ayıran bir unsur yok. Genel anlamda bir ceza veriyorsanız, cezalandırdığınız kişinin dünyanın neresinde olursa olsun hak ettiği cezayı alması asıldır."



- "Davalarda sona yaklaşıldı"



Bir soru üzerine Ulusoy da ülke genelinde devam eden 37 davanın bulunduğunu, bu davalarda da sona yaklaşıldığını belirtti. 



Avukat Cihat Gökdemir, UCM'nin, geçen hafta itibarıyla davanın avukatlarına gönderdiği e-mailde mağdurları dinleme kararı aldığını beyan ettiğini belirterek, "UCM'ye önce mağdurlar adına başvurduk. Hem Türkiye hem de İsrail UCM'ye taraf olmadığı için bir başvuru yapma imkanımız yoktu. Mavi Marmara gemisi yola çıkarken bir bayrak takmıştık gemiye. Bu da Komor Devleti bayrağıydı. Zorunluluk gereği böyle bir şey yapmıştık ama bir kapı açtı bu bayrak. Zira Komor devletinin, UCM taraf olan bir devlet olduğunu sonradan öğrendik. Komor Devleti ile yaptığımız görüşmeler sonucunda onların da verdiği yetki belgeleriyle 2014'te UCM'ye Komor Devleti adına başvuru yaptık" diye konuştu.



Gökdemir, Komor başvurusundan sonra Başsavcılığın dosyayı incelemeye değer bulduğunu, taleplerinin bir çoğunu UCM Başsavcılığı'nın kabul ettiğini anlattı.



İsrail'in, Mavi Marmara Gemisi'ndeki insanların, Filistin'de mücadele eden silahlı unsurların devamı olduğunu ve gemide silah bulundurduklarını söylediğini ifade eden Gökdemir, UCM'nin bunu reddettiğini, geminin sivil bir gemi olduğunu, yolcuların insani yardım amacıyla yola çıktığını ve silahsız olduğunu, İsrail'in gemiye kasten saldırdığını kabul ettiğini aktardı.



- "Tüm hukuki adımlar bir ilkti"



UCM'nin gelinin noktada mağdurları dinleme kararı aldığını belirten Gökdemir, "İlk defa UCM'de mağdurlar bu şekilde dinlenecek. Mavi Marmara yolcularının bir çoğunun yetki belgesi ve vekaleti tarafımızda var. Mağdurları temsilen mahkemenin bildireceği bir günde Hollanda Lahey'de duruşmaya katılacağız. Yaşananları bir kez daha orada dile getireceğiz" dedi.



Suçun ağırlık derecesi denen unsurun da oluşması durumunda başsavcılığın davayı açmak zorunda kalacağını anlatan Gökdemir, davanın en kısa sürede UCM'de açılmasını beklediklerini kaydetti.



Bir gazetecinin "İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Mavi Marmara Gemisi'ne saldırı emrini veren 4 üst düzey komutan hakkında verdiği tutuklama kararlarının icrası için gönderilen müzekkereler neden Adalet Bakanlığı tarafından INTERPOL'e sunulmayıp bekletiliyor?" sorusuna Gökdemir, şu yanıtı verdi:



"Mahkeme kararı, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Maalesef bundan önceki genel müdür, bir mahkeme kararının yerindeliğini denetleyemeyecekken, bu kararın yerinde olup olmadığını Dışişleri Bakanlığı'na sordu yani Türkiye'nin lehine midir aleyhine midir şeklinde. Böyle bir şey hukuken suç. Normalde Adalet Bakanlığı'nın Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün yapması gereken sadece kararı gönderilecek yere göndermesidir. Gönderirken kullandığı aracı kurum, Dışişleri Bakanlığı'dır. Bazı bürokrat ve diplomatlar, bu suçu işlemekten vazgeçsinler ve mahkemenin verdiği kararı bir an önce INTERPOL'e göndersinler."



(Son)


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum