Kurban Bayramı Mesajı

Kurban Bayramı Mesajı

Kurban Bayramı Mesajı
Editör: Turkinfo.nl
26 Kasım 2009 - 12:20
Bu bayram, adını Kurban ibadetinden almaktadır. Kurban, insanın Allah´a yaklaşmasına ve O´nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban" kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah´a ve O´nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O´nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur. Allah´ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlâs esastır. Bu konuda Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyrulur: "Onların (kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah´a ulaşır. Fakat O´na sadece sizin takvanız ulaşır.´´ Esasen Allah Teâlâ ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder.

Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle meşruiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekât gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyrulur: "Kurbanlık deve ve sığırlar, Allah´ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları ön ayaklarından biri bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah´ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz."

Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin."

Kurban Bayramına derin bir mana kazandıran önemli bir sebep de, bayram günlerinde ifa edilen hac ibadetidir. Hac ibadeti İslam’ın beş temel esasından birisidir. Dünyanın her tarafından, dilleri başka, renkleri başka, yurtları, kültürleri, ırkları başka fakat inanç ve gayeleri aynı olan milyonlarca Müslüman’ın hac ibadeti dolayısıyla bir araya gelmeleri Müslümanlar arasındaki birlik ve kardeşliğin en güzel ve en muhteşem bir örneğidir. İhramdan tavafa, arafattan kurbana Hac, doğum ve ölüm arasında bir hayat provasıdır. Hac bir tavaftır en nihayetinde. Hac ibadeti pek çok şeylerin aynı anda gösterisidir. Bu sahnede Yönetici olan Rab Allah-u Teâlâ’dır. Âdem, İbrahim, Hacer ve şeytan başlıca karakterleridir. Sahneler Mescid´ûl Haram, Safa-Merve arası, Arafat, Meş´ar, ve Mina’dır. Önemli semboller Kâbe, Safa, Merve, gündüz, gece, güneş ışığı, güneşin batışı ve kurbandır. Kostüm ihramdır. Hiç bir makyaj yoktur. Hac’ca giden kişiler erkek, kadın, genç ve yaşlı siyah beyaz ne olursak olalım Allah´la şeytan arasındaki karşılaşmada Âdem İbrahim ve Hacer´in rolü tarafımızdan sanki tekrar yaşanır. İhram “ben geldim Ya Rab” demenin tevazu ve kulluk giysisidir. Tevazu gösterilesi bir şey değil, yaşanılası bir haldir. Vakar ile kibir arasında sınır boyudur tevazu. İhram ile kişi sanki kendi kabrini ziyaret eder. Kişiye hayatının son noktası hatırlatılır ki yaşadığı her anın kıymetini bilme bilinci yükselsin. Bir parçacık halinde, bir kum tanesince kalabalığa katılıp bir damla olarak tavaf okyanusuna dalmak. Gurur ve kibirden sıyrılmak. Buraya onu bunu görmek ya da gösteriş yapmak ya da zem zem bidonlarını doldurmak için gelmemek. Kime hangi hediyeyi götüreyim ama masrafa da girmeyeyim hesabında olmamak. “En konforlu haccı ben yaptım” hırsında olmamak, ihtirastan uzak durmak, gözyaşı pınarlarına set vurmamak. Zemzemin şırıltısı çağırana kadar yorulmak var sa’yde. Arafat mahşer. Arafat ilim ve hikmet. Mina aşk ve inanç. Yer ve gök şahittir ki, artık nefsinin şeytanını taşlayabilecektir insan, Arafat’ta sabır Meş`ar’da sebat ettikten sonra. İbrahim imanımız ve İsmail ise nefsimizdir/canımızdır kurban edilecek, yani Allah”a yakınlaştırılacak. İman neredeyse bir med-cezirdir tavafını tamamlayan insan için. Haccın bu manası içerisinde Kurban, kınalı koç değildir esasen. Kurban demek, makam mevki para pul dünyalık ne varsa onun esaretinden kurtulup “Allah’a yakınlık arayışı” demektir.

Ortak sevinç ve mutluluk günleri olan bayramların, fert ve toplum üzerindeki fayda ve etkileri çok önemlidir. Bütün güzellik ve mutlulukların hâkim olduğu bayramlar, kardeşlik bağlarının kuvvetlendiği, mahzun ve buruk gönüllerin tamir edildiği, fakir ve kimsesizlerin aranıp gözetildiği, fakir ve muhtaçlara yardım elinin uzatıldığı, çocukların sevindirildiği, dargınlık ve kırgınlıkların giderildiği, af, hoşgörü ve kardeşlik duygularının doruk noktasına ulaştığı, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun arttığı, yetim ve öksüzlerin gözetildiği, müminlerin her zamankinden daha fazla Yüce Allah´a yaklaştığı, af ve mağfiret dilediği günlerdir. Belirtilen bu güzellikleri yerine getirdiğimiz zaman gerçek manada bayram kutlanmış olacaktır.

Bu kadar manevi güzelliklerle dolu olan bayramlardan yeteri kadar fayda elde edebilmemiz için aramızdaki şahsi menfaat hesaplarını ve kırgınlıkları ortadan kaldırmalı, dargınlar barışmalı, sosyal yaralar sarılmalı, bütün Müminler kardeş olmalıdır.

Dünyanın muhtelif bölgelerinde mazlumların ve mağdurların felahına vesile olması dileğiyle, birbirimizi sevmeye, sevgiye ve barışa, Müslümanlar olarak birleşmeye ve dayanışmaya her zamandan daha çok muhtaç olduğumuzu unutmamalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle idrak edeceğimiz Kurban Bayramının camiamız ve bütün milletimiz için hayırlara ve içinde yaşadığımız Hollanda toplumunda huzurun devamına vesile olmasını, Yüce Mevla’dan niyaz ederim.



Doç. Dr. Bülent ŞENAY
Lahey Din Hizmetleri Müşaviri
Hollanda Diyanet Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum