Mülteci sorununda bilinmeyenler

Avrupalılar’ın ve hatta ABD’nin Türkiye’ye yüklemiş oldukları mülteci sorununun bilinmeyen yönlerini irdelemek ve ilan etmek, bunu yapabilecek her gazeteci için kutsal bir görev olmalıdır.

Mülteci sorununda bilinmeyenler
Editör: Turkinfo.nl
31 Mayıs 2016 - 04:29

Avrupalılar, başta Almanya Şansölyesi Merkel olmak üzere, Türkiye’ye önemsenmeyecek bir para bedeli karşılığında büyük bir sorun yüklediler.



Türkiye’nin, Yunanistan’a deniz yolu ile gidecek tüm mültecileri geri alması koşulu ile verilecek olan 3 milyar euro, 2016 ve 2017 yıllarını kapsamaktadır.

Avrupalılar sözlerinde dururlarsa, Türkiye’ye 2018 yılı için de 3 milyar euro verilecektir.



Aslında bu para Türkiye’ye değil, mülteciler için yapılacak harcamaları kontrolu altında tutacak olan bir oluşuma verilecektir. Bunun için AB’nin belirleyeceği bir komisyon envanter tutacaktır.

Durum böyle olduğu halde ve Türkiye’ye henüz tek cent verilmemiş olmasına rağmen, Avrupa’daki ırkçılar, Türkiye’yi ihya ettikleri iddiasıyla yaygara koparmaya başladılar bile.



Bu konuyu, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ın Hollanda’yı ziyareti sırasında, Başbakan Davutoğlu’nun da Brüksel ziyareti sırasında gündeme getirmiş ve ‘Lütfen bu parayı istemediğinizi açıklayın’ çağrısında bulunmuştum.

Gerek Başbakan Davutoğlu ve gerekse Mahir Ünal, ‘Biz bu parayı elimizin tersi ile iteriz’ demelerine rağmen, Avrupalı ırkçı siyasetçiler, gazeteciler ve de halkın bir kesimi, belirttiğim yaygarayı sürdürmeye devam ettiler ve ediyorlar.



3 milyar euro karşılığında Türkiye’ye hangi sorumluluk yüklenmişti?

Türkiye, Yunanistan sınırları içine deniz yolu ile girmiş olan tüm mültecileri geri almak mecburiyetinde. Suriye dışındaki tüm ülkelerden gelmiş olan mültecilerin hiç biri Batı tarafından kabul edilmeyecek. Türkiye, sadece Yunanistan’dan geri aldığı Suriyeliler’i perdey pey Avrupa’ya gönderecek. Yani, Türkiye, Suriyeliler’in dışındaki tüm mültecilerin sorumluluğunu üstlenecek ve barındıracak. 3 milyar euroluk para da sedece Suriyeli mülteciler için harcanacak. Bu konuda değişik görüş ve iddialar ortaya atılacaktır ama, siz lütfen bunlara itibar etmeyin. Zira, Avrupalılar bu konudaki kuralları yazdığım şekilde uygulamaya koyacaklardır.



Şimdi, Türkiye’nin Suriyeli mültecilerin tamamını Avrupa’ya gönderecekmiş gibi bir görüntü var ama,  Avrupa’ya gönderilecek olan Suriyeli mültecilerin, mutlaka bir mülteci kampından gönderilmeleri şartı da var. Yani Türkiye, Avrupa’ya istediği mültecileri gönderemeyecek. Kimin Avrupa’ya gönderileceği de, belirlenecek olan Komisyon tarafından saptanacak.



AVRUPA’DAKİ DURUM



Bazı Avrupalı liderler, çok cüzi bir meblağ karşılığında Türkiye’ye yüklenen sorumluluğun bilincinde oldukları halde, sırf oy koparabilmek için aleyhte propaganda yapmaktadırlar. Medyada sık sık okuyor ve görüyorsunuzdur. ‘Falan ülkenin lideri şöyle dedi, filan ülkenin lideri böyle dedi’ şeklindeki haberleri okumuş ve duymuşsunuzdur.



Doğruyu belirtmek gerekirse, Avrupalı liderler arasında en samimisi Almanya Şansölyesi Merkel’dir. Merkel, eski Doğu Almanya’da bir rahip kızı olarak dünyaya gelmiş ve mülteciliğin ne kadar zor olduğuna bizzat şahit olmuş bir insan olarak, Suriyeliler’in çektikleri acıyı en iyi anlayan insanlardan biridir.

Avrupalılar, kendi din ve kültürlerinden olmayan mağdur olmuş insanlara maalesef insancıl davranma erdemine sahip değiller. Mülteciler Balkan ülkelerinde olsaydı erdemli davranabilirlerdi.



Bu konuda Hollanda’da örnek verebilirim. Hollandalılar, tarihteki Macar göçü sırasında kapılarını ardına kadar açmış ve Macar mülteciler için maddi ve manevi yardımlardan kaçınmamıştır. Ama şimdi, bir yerleşim yerine yerleştirilecek 100 mülteci için dahi kıyamet koparılmaktadır.



Mülteci konusunda Avrupalılar’ı eleştirmenin bir yararı olmayacaktır. Mülteci sorunu asıl Türkiyemizin sorunudur. 1,5 aydır Mersin’deyim. Mersin’de, pek çok Suriyeli mülteci var. Bu mültecilerin çoğu kendilerine ev satın alabilecek ve işyeri açabilecek niteliktedir. Mülteci kamplarının bulunduğu kentlerdeki gibi büyük ve acı sorunlar yoktur Mersin’de.

Ama buna rağmen, Mersinliler Suriyeli mültecilerden şikayetçidir.

Hafta başında Mersin Tece’de eşim Jeanne ile yürüyüş yapıyorduk. Yürüyüş boyunca Suriyeli mültecilerle karşılaştık. Boş kalmış sitelerin çoğundaki daireler Suriyeliler’e kiralanmış. Hatta bazı boş daireler Suriyeliler tarafından işgal edilmiş. Sitelerden birindeki dairelerin çoğunun işgal edilmiş olduğunu gördük. Bu dairelerin balkonlarına asılmış olan çamaşır ve halıları görenler, burada yaşayan insanların başka bir kültürden geldiklerini hemen anlayabilirler. Şahsen ben bu manzaradan rahatsız olmuştum. Ama yanımdaki eşimin gözlerinde yaş aktığını gördüm. Belliydi ki eşim, gördüğü bu manzaraya çok üzülmüştü. Eşimin dudaklarından şu sözler çıkmıştı: ‘Yazık değil mi bu insanlara?  Kendi ülkelerindeki evlerinden göçe zorlanmışlar, buralara kaçmak zorunda kalmışlar, ama buralarda insanca yaşama imkanına kavuşamamışlar. Çoluk çocuk perişan haldeler. Okula da gidemiyorlardır.’

Eşimi, ‘Bunlar yine de iyi durumdalar. Sen bir de kamplardaki mültecileri görsen… O zaman daha çok üzülürsün’ diyerek teselli etmeye çalıştım.



Demek oluyor ki, kendi istekleri dışında, belli güçlerin menfaat çatışması sonunda mağdur olan dünya insanlarına bakış açısı, eşimin bakış açısı gibi olmalıymış. İnsanlar tabii ki kendi rahatlarını düşüneceklerdir. Ama, menfaatperestler yüzünden mağdur duruma düşen diğer insanlara da yaşam hakkı vermek kaydıyla…



 



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum