Türk Nefreti' Avrupa'yı Kurtarır mı?

Türk Nefreti' Avrupa'yı Kurtarır mı?

Türk Nefreti' Avrupa'yı Kurtarır mı?
Editör: Turkinfo.nl
30 Ekim 2010 - 22:22
Temellerindeki kurucu projeye sahip çıkamadığı için; sınırları içinde ve sınırlarının ötesinde katmerli bir çifte yenilgi yaşıyor…”

“Köklü açmaz” ve “reform” tartışmaları arasında gitgel yaşayan AB’nin son hükümet ve devlet başkanları zirvesini değerlendiren ünlü Fransız iktisatçı Jean Paul Fitoussi’nin dünkü yazısının girizgâhı -özetle- böyleydi…

Yalnız uluslararası bağlamda değil, halkları ve vatandaşları… nezdinde “prestij” ve “inandırıcılık” kaybeden bir Avrupa!

Bundan ağır kriz olabilir mi?

Avrupa artık her şeyden önce kendi kendine inancını yitirdi. Kuruluş ilkeleri ve varlık nedenine… duyduğu güveni kaybetti..

Kıtayı “çekim” ve “cazibe merkezi haline” getiren “soft power/yumuşak güç”; giderek güneşin altında kar gibi eridi.

Avrupa’nın “çekim gücü” artık, bizim Helsinki’de adaylık için sıraya girdiğimiz 1999 Avrupası değil…

On küsur yıl öncesinin 15’lerden oluşan Helsinki Avrupası ile karşılaştırıldığında; bugünün Avrupası nerdeyse bir “gölgeden” ibaret.

Aradan geçen on yılda Avrupa kendi kendisinin gölgesi haline geldi.

Ekonomik ve finans kriziyle cebelleşen, sosyal devletin sonuna gelen, “göç”/“terör” gibi sorunların baskısıyla “sarsılmaz” ve “asla vazgeçilmez” addedilen “hukuk devleti ilkelerinden” taviz vermeye başlayan ve bu süreçte siyasi yelpazenin “sol” kanadını zayi eden bu Avrupa şimdi artık gitgide pusulasını da yitiriyor…

Tehlikeli noktalara varan bu “pusula yitirme” halinin son örneğini; Avrupa aşırı sağının son “Türkiye nefret operasyonunda” gördük.

Avrupalı seçmenler arasında artan ölçülerde itibar gören; aşırı sağ partiler geçtiğimiz hafta sonu Viyana’da bir araya gelerek, “Türkiye’nin üyeliğine karşı AB genelinde bir halkoylaması inisiyatifi başlatmak” kararı aldılar.

‘Bir ülkeye’ karşı ilk kez düşünülüyor

İtalya’dan Finlandiya’ya… Romanya’dan… Danimarka’ya boydan boya böyle bir oylama organize edebilmek için, geçen yıl yürürlüğe giren Lizbon Anlaşmas’ınca öngörülen “Avrupa yurttaş inisiyatifini” devreye sokacaklarını beyan eden Avrupa sağcıları; “Türkiye’nin üyeliğini göbeğini kaşıyan Avrupalıya” sormaya karar verdiler…

Görebildiğim kadarıyla bizde birinci sayfalarda pek yer bulmayan ve satır aralarında kaybolan haber; gerçekte çok önemli…

Çünkü proje gerçekleşirse, Avrupa’da “ilk kez”; -hem de sözüm ona “Birlik adayı”(!) olan- “bir ülkeye karşı” kıta çapında açık cephe alınacak. İlk kez “bir ülkeye duvar örmek adına”, bir “halkoylaması” yapılacak…

Oylamanın görünürdeki mahiyeti “Türkiye karşıtlığı” olacak…

Ancak öz itibarıyla; “Avrupa’nın kapılarını İslama kapatmak amacıyla”; devreye sokulacak…

Modern Avrupa tarihinde görülmüş bir şey değil bu…

Vay anasına!.. demeden edemiyor insan…

‘Aydınlanma Avrupası’ bu olabilir mi?

“Bir daha asla bu kıtada nefret tohumları ekilmesin; asla savaşlar olmasın/yaşanmasın!” diye kurulan ve bu nedenle “ırkçılığa” karşı çıkan; “insan haklarını”, “hukuk devleti kurallarını” düstur edinen AB bu olabilir mi?

“Aydınlanma Avrupası” değerleri ile “Aydınlanma mirasına” sahip çıkan AB; ayağına takılan ilk krizde “Haçlı Avrupası”nın hortlamasına ve şahlanmasına böyle eli kolu bağlı seyirci kalabilir mi?

Seyirci kalmaktan öte… “Haçlı ruhunu” yapılageldiğince, alttan altta kaşımaya ve cesaretlendirmeye yeltenebilir mi?

Avrupa ırkçılarının ortaya attığı bu “cinfikir projenin”; Merkel’in sözleri ardından geldiğini unutmayalım. Alman Şansölyesi Merkel, çok değil on beş gün önce, göğsünü gere gere “çokkültürlülüğün” ve de dolayısıyla “Müslümanlarla yan yana yaşama projesinin” kesin kes iflas ettiğini söylemişti.

Merkel’in bu sözlerinin “Avrupa çapında” kayda geçen bir “dönüm noktası” şeklinde algılandığını; arkasının bir biçimde mutlaka geleceğini bu sütunda defalarca yazdım.

İşte Avrupa’nın en büyük ve bu en güçlü ülkesinde; Başbakanlık koltuğunda oturan bir “saygın lider” tarafından beyan edilen “çokkültürlülüğün iflasının” hemen ardından gelen ilk “müjde”(!) “aşırı sağcıların” planladıkları bu “Türkiye karşıtı referandum haberi” oldu.

Avrupa -yazının başında Fitoussi’den özetlediğim- sorunlarına çare bulmak ve 2000’ler vizyonunu tanımlamak yerine; çıkar yolu bin yıl öncesinin “Haçlı ruhuna” rücu etmekte buluyor…

Yakıcı sorunlara yanıt getiremediği için; seçmen nezdinde “Türkiye karşıtı” bir “anti” davanın bayraktarlığını yapmayı göze alıyor…

Yitirdiği “özgüvenini”; “Türkiye karşıtlığında birleşmek” suretiyle onarmaya çalışıyor…

“Günah keçisi” anlamında kullanılan “tete de turc” lafı boşa icat edilmemiş…


Kaynak: Cumhuriyet

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum