Türk Yöneticiler mafyalaşmış yok artık

Türk Yöneticiler mafyalaşmış yok artık

Türk Yöneticiler mafyalaşmış yok artık
Editör: Turkinfo.nl
24 Şubat 2013 - 12:44



Bir kaç gün önce sizlere Rotterdam siyasetinde gelişen ve bizim Türk siyasetçileri ve bu doğrultuda halkımızı çok yakından ilgilendiren haber ve yorumu sizlere iletmiştik. Bildiğiniz gibi Rotterdam nüfusunun %50 si yabancı kökenli. Bu insanlarımız özellikle Rotterdam’ın güneyinde (Rotterdam Zuid’de) yaşamaktalar. Örneğin, Feijenoord İlçe Belediyesinde 14.000 Türk’ün yaşadığı biliniyor ve  Rotterdam’da genelinde ise rakamın 47.000 civarında. Bu insanlarımızın çoğunluğu 60 ve 70li yıllarda Rotterdam’ ın güneyine yerleştirilmiş ve zor şartlarda yaşantılarına yön vermiştiler. Unutulmasın ki Hollanda tarihinin ilk ırkçı çatışmaları Afrikaanderwijk’te yaşanmıştı. Hedef: Türklerdi!
Seneler geçti ve insanlarımız, mesken ettikleri semtlerini yurt edindi. Bu doğrultuda eğitime önem verdiler, işlerine sıkıca bağlandılar, ev satın aldılar, iş yeri açtılar, gazete ve dergi çıkardılar, dernekleştiler ve nihayetinde yaşadıkları bölgenin yönetiminde ’de yer almak amacıyla siyasete atıldılar. Neticede yaşadıkları, çalıştıkları ve boş zamanlarını geçirdikleri bölgede yapılan hizmetlerin denetiminde söz sahibi olmak istediler. Bundan doğal bir şeyde olamaz. İnsanlarımız acısından gurur verici bir tablo. Hem insanlarımızın ufku açılıyor hem de Hollanda toplumuna daha fazla adapte oluyorduk. 
Siyasette kendimize en sıcak gördüğümüz, ve bizim büyüklerimize babacan olarak hitap eden Joop den Uyl, çizgisinde Sosyal Demokrat parti olan İsçi Partisi’ne (Partij van de Arbeid, PvdA) destek verdik. Neden? Adil, Hollanda’da bilmediğimiz, farkında olmadığımız ve bize anlatılmayan hakkımızı savunacak diye. 70li yıllardan gelen bu çizgi doğrultusunda halen çoğumuzun bu düşüncesi devam ediyor. Rotterdam’da bu düşünce doğrultusunda PvdA’ya üye olan çok insanımız oldu. Çünkü bizleri aktif siyasete girmeye davet ettiler. İsçi Partisinin burada hakkını vermek lazım. Seneler içinde İsçi Partisi, Türkler arasında en fazla sempati duyulan ve bu doğrultuda Türklerin en fazla oy verdiği parti oldu. Hatta Nebahat Albayrak gibi örnek siyasetçilerimiz bu partiden çıktılar.
Gecen günlerde ülkesel çapta çıkan gazetelerde (NRC, AD, Telegraaf, NOS, TV Rijnmond, vs) çarşaf çarşaf Rotterdam ilçe belediyesi Feijenoord’da halkına hizmet vermek için çalışan ve o halkın oylarıyla meclise giren ve yönetici seçilen insanlarımıza suçlamalar yönetildi. Neymiş efendim; yandaşlık yapılıyormuş, görevi kötüye kullanıyorlarmış, yöneticilik kabiliyetleri yokmuş, mafyamsa çalışıyorlarmış, vs. vs. 
Bu suçlamalar hafife alınacak türden değil. Özellikle bizim örf, adetimizde ve dinimizde, edepli olmanın, kul hakkının ne kadar önemli olduğunun bilinci içinde olan bu siyasetçiler için ağır suçlamalar. Gazetelerde ismi gecen: Hamit Karakuş, Seyit Yeyden, Turan Yazır (CDA partisinden), Serdar Çiçek, Ertuğrul Gültekin, Zeki Baran yöneticiler toplumun her kesimine laik oldukları en iyi hizmeti vermek için senelerdir caba gösteriyor. Mutlak hataları olmamışıdır diyemeyiz. Ebetteki olmuştur, burada şunu göz ardı etmemek lazım, Hollanda gibi yerde büyük bir Belediye’nin yönetimi ilk defa bir Türk tarafından yapılıyor ve yılların getirdiği bir tecrübe yok. Hollanda’nın ilk Türk belediye başkanı malum Feijenoord’da Seyit Yeyden. 

Yani biz yeni yeni Hollanda’da siyaset nasıl yürür ve kimler yürütür daha yeni çözüyoruz. Nitekim, bu yukarıdaki jenerasyon siyasetçilerde ilk olmanın zorluklarını yaşıyorlar. Yorumlarımızda özellikle dikkati, özellikle göçmen kökenliler tarafından yaşanan en ufak olumsuzluğa mercek ile bakılıyor ve günlerce Hollanda medyasında yer verilerek ciddi kamu oyu oluşturuluyor demiştik. Oysa Hollandalı siyasilerde durum tam tersi. Türk yöneticilerin medyada isimleri karalandı ve bu karalama devam ederken, partileri olan PvdA’da ve CDA’da ise bir sessizlik ve sahip çıkmazlık hakim.  Kendi seçilmişlerine bile bekleyelim, görelim bakalım nereye kadar gidecek veya ne olacak havası var.
Tabii, ‘bizimkiler’ bir Wouter Bos değil, Hollanda ekonomisine ve bankacılık sektörüne ağır darbeler aldırmış olmasına rağmen kariyer yaptırılan. Bizimkiler, bir Gerrit Zalm değil, liberal düşüncüleriyle Hollanda sosyal yapısına ve isçilerin haklarına ağır darbe vuran ve şimdide kamulaştırılan ABN AMRO bankasının müdürü yapılarak milyon avroluk yıllık maaşa bağlanan. Bizimkiler bir Camiel Eurlings değil. Olmaz olamazda, mutlaka CDA ırkçı Wilders ile çalışmalı diye bağıran ve sonununda Hollanda’yı siyasi krize sürükleyen sürecin mimarı oldu ama şimdi 38 yaşında olmasına rağmen KLM’in genel müdürlük koltuğuna oturdu. 

Nihayetinde değerli okurlarımız bu Rotterdam’da oluşan durum ve bizim Türk siyasetçiler acısından çok sisli hava bir an önce değişmeli. ‘Bizimkilerin’ önermesi gereken hodri meydan deyip, “buyurun araştırma yapacaksanız yapın, komisyon kuracaksanız kurun” cesaretini ve örneğini göstermek olmalı. Evet, ne güzel ki bu karar, haberimizde yer aldığı gibi dün itibarıyla alındı!

“Bunların bir gizlisi var, onun için geniş çaplı araştırma istemiyorlar” suçlaması devam edecek olsa ’da, ilçe Belediyesi’nin sübvansiyonları araştıralım kararı çok olumlu. Oynanmak istenilen oyun; Türk siyasetçilerin üzerinde şaibe oluşturmak ve nihayetinde ‘bunların siyasi kültürü böyle’ deyip yeni nesil Türk siyasetçilerin önü kesilecekti. Maalesef Türklerin Hollanda’ya gelmelerinin 50’inci yılını kutlayacağımız 2013 yılında, bizlerin bu ülkenin bir önemli parçası olduğunu içine sindirememiş beyinler var. Korkmayın biz bu ülkeyi’de vatan eyledik. Bizim yarım asırlık geçmişimiz burada ve gelecek nice 50 yıllarda burada olacaktır. 
Turkinfo.nl

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum