Türk Yunan sınırı sorun

Türk Yunan sınırı sorun

Türk Yunan sınırı sorun
Editör: Turkinfo.nl
27 Mayıs 2011 - 21:16
Fransız gazetesi Le Monde Türk Yunan sırınındaki çatlakların Schengen Bölgesinin başlıca sorunu olduğunu yazdı.Haber şöyle:

İstanbul’dan gelen kamyonetler, her gece gizlice onlarca kaçak göçmeni Yunanistan sınırına bırakıyor. Meriç Nehri boyunca uzanan bölge, Avrupa’ya yasadışı yollardan giriş yapmak isteyenler için giriş kapılarından biri. Kayık, can simidi veya iki yaka arasında gerilen halat yardımıyla erkekler, kadınlar ve çocuklar, sınır işlevi gören güçlü akıntıyı aşarak geçiyor.

Avrupa Komisyonu, yasadışı göçten en çok etkilenen ülkelerin yükselen eleştirilerine cevaben 24 Mayıs salı günü kısıtlayıcı önlemler içeren bir proje sundu. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün Yunanistan Misyon Şefi Apostolos Veizis, 2010 yılında göçmen akınının ‘’öncesi görülmemiş bir krize yol açtığını’’ belirtiyor. Göçmenler, Türk şehri Edirne’nin güneyinde iyi bilinen, 12 kilometre uzunluğunda ve gece tarlalardan çok rahatlıkla geçilecek bir açığı kullanıyordu. 2010 yılında Şengen serbest dolaşım alanına bu kapıdan yasa dışı giriş yapan yaklaşık 50 bin kişi, Yunanistan’da yakalandı. Binlerce kişi ise yakalanmadan girmeyi başardı.

Kum Çiftliği (Orestiada) Polis Müdürü Yorgos Salamagas, ‘’bu girişin kapatılması gerektiğini’’ savunuyor. Yunan hükûmeti, bu 12 kilometreyi geçilmez hâle getirmek için bir duvar örmeye kararlı olduğunu açıkladı. Avrupa Birliği’nin dış sınırlarının güvenliğinden sorumlu ajansı Frontex ise kasım ayında harekete geçti ve 27 ülkeden 175 güvenlik görevlisi konuşlandırdı.

Mart ayında sona eren misyon, caydırıcı bir etkiye sahip oldu. Hassas hat üzerinde yakalananların sayısında yüzde 44 oranında azalma kaydedildi. Ancak Kum Çiftliği Polisi, her ay hâlâ bine yakın göçmeni durdurmaya devam ediyor. En önemlisi, belli bir hedefi olan Frontex misyonu, sorunu güneye kaydırdı. Atina’da bir temsilcilik açan Frontex Misyon Şefi Grigorios Apostolou, ‘’kaçak göçmenleri geçirenlerın çok hızlı uyum sağladıklarını’’ vurguluyor. Sınır, Meriç Nehri ve Ege Denizi boyunca uzanıyor. Buradan geçişler daha tehlikeli. 2010 yılında en az 62 kişi nehri geçmeye çalışırken hayatını kaybetti. Cesetleri nadiren soran oluyor, dolayısıyla sınıra yakın küçük bir köy olan Sidero’da göçmenler için mezarlığa dönüştürülen alana defnediliyorlar.

Türk yetkililer cephesinde, göçmenlerin geçiş teşebbüslerinde herhangi bir azalma veya göçmenlere muamele konusunda bir iyileşmeye dair herhangi bir işaret yok. Güneyde, sınırı kontrol eden ordu devriye sayısını arttırdı. Pazarkule gümrük kapısında ise askerler çevreyi termik kameralarla izliyor. Garnizon komutanı, ‘’Bu gece de 25 Cezayirli yakaladık" diyor. Yakalanan kaçaklar bölgedeki kamplardan birine gönderiliyorlar. Edirne’deki kamp, Avrupa Milletvekili ve AB-Türkiye Karma Parlamenter Komisyonu Başkanı Helene Flautre yönetimindeki bir misyona kapılarını açmayı kabul etti. Kamp, ziyaret için dörtte üç oranında boşaltıldı ve baştan aşağı temizlendi.

Sıvası dökülen binaya düşen kaçaklar kurallara rağmen yığılıyor. 14 yaşındaki Afganistanlılar yetişkinlerle bir arada tutuluyor. Tutukluluk süresi ise keyfiyete bağlı. Fransa’ya ulaşmaya çalışan bir Tunuslu, dört aydan fazla bir süredir tutuklu olduğunu anlatıyor. Beraberinde Faslılar, Birmanyalılar ve Nijeryalılarla. Cezayirli Muhammed ‘’Bizi dövüyorlar, hayvanlar gibi tutuluyoruz.’’ diyor. Hücre aniden bir adamın çığlık sesleriyle doluyor. Akıl hastalığı olan bu adam Rus Ordusundan firar etmiş. Kampın müdürü ‘’Merak etmeyin, yakında evine gönderilecektir.’’ diyor.

Yunan tarafındaki Soufli kampında durum daha da kötü. Elli kişi yaklaşık 50 metrekarelik bir hücreye doluşuyor. Çıkış yok. Yusuf adında bir Iraklı Hıristiyan ‘’Üç hafta önce 215 kişiydik, bu insanlık dışı. Bazıları tuvalette ve bu gördüğünüz dolapta uyuyordu.’’ diyor. Kullanılır vaziyette tek bir duş var. 2009 gösterilerinden bu yana kaçak olan iki İranlı açlık grevi yapıyor. Bir Nijeryalı ise şeker hastası.

Sığınma başvurusunda bulunanlar, dosyaları incelemeye alınmadan önce – ki genelde ret cevabı alıyorlar – en az altı ay tutuluyor. Yusuf, Yunanistan’a sığınma başvurusunda bulunmayı düşünmüyor. 2004 yılında Irak’tan kaçtığını, İsveç’e ulaşarak bir başvuruda bulunduğunu ancak 2009 yılında savaşın bittiğini söyleyerek kendisini Bağdat’a geri gönderdiklerini anlatıyor.

Frontex, bölgede operasyonlar yürütmeye devam ediyor. Ancak Türk-Yunan sınırı, çok sayıda ada bulunması ve bu açıklardan sızmaya çalışan göçmenlerin artan sayısı karşısında kontrol edilmesi zor bir sınır. Helene Flautre, yakalanan göçmen sayısının 150 bin gibi rekor bir sayıya ulaştığı 2008’den bu yana oldukça hassas olan Yunanistan’a yönelik göçmen akınının İspanya ve İtalya sınırlarına gözetleme misyonlarının düzenlenmesiyle açıklanabileceğini ifade ediyor. Avrupa Birliği’ne yasa dışı yollarla giriş yapanların yüzde 90’ı bu yolu kullanıyor.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum