Reklam
Reklam

Türkiye bağlantısızlar hareketine kayıyor

Türkiye bağlantısızlar hareketine kayıyor

Türkiye bağlantısızlar hareketine kayıyor
Editör: Turkinfo.nl
08 Aralık 2010 - 21:48
Reklam
Amerikan düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü´nden Zeyno Baran, hem WikiLeaks belgelerini yorumladı, hem de ´eksen´ tartışmalarını: Washinton´da iki değerlendirme var.

Türkiye bağlantısızlar hareketine kayıyor
Amerikan düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü´nden Zeyno Baran, hem WikiLeaks belgelerini yorumladı, hem de ´eksen´ tartışmalarını: Washinton´da iki değerlendirme var.

Ya Türkiye İran konusunda çok iyimser ya da İslam ideolojisi kardeşliği nedeniyle görmezden geliyor.

İsrail´e yakınlığıyla bilinen Hudson Ensitütü´ne bağlı Avrasya Politikası Merkezi Müdürü ve Türkiye Uzmanı Zeyno Baran, Türkiye´nin Okyanus ötesinden nasıl görüldüğünü ve WikiLeaks belgelerini değerlendirdi. Baran´a göre, Türk dış politikası, Batı´nın kafasını karıştırıyor. ´Eksen Doğu´ya kayıyor´, demek yetersiz. İşin içinde bir de ´İslam ideolojisi kardeşliği´ var. Baran, WikiLeaks belgelerinin ise ABD tarafından sızdırıldığı iddialarını reddediyor.

ABD SIZDIRMIŞ OLAMAZ KARTLARI MASADA AÇIK KALDI

- Türkiye, WikiLeaks belgelerini nasıl değerlendirmeli? ABD-Türkiye ilişkisi etkilenir mi?

Dünya bu belgeleri konuşuyor ve daha aylarca konuşacak. Çünkü sürekli yeni belgeler çıkıyor. En problemli nokta, ABD´li diplomatlarla konuşup bazı özel bilgi ya da düşüncelerini paylaşan kişilerin isimlerinin ortaya çıkması. Belgelerin yanlış ve yalan olduğunu söylemek durumundalar. ABD´den farklı bir açıklama gelmeyecektir çünkü bu kişilerin kendilerini savunma ihtiyacını anlayışla karşılarlar. Elçilik elemanlarının yaptıkları yorumlarla hükümet içinden bir kaynağın verdiği bilgi, yorum arasında önemli farklar var. WikiLeaks, ABD yönetimini daha önce Irak ve Afganistan´la ilgili belgelerle zora sokmuştu. O nedenle ABD yönetimi tarafından sızdırıldığını söyleyenler herhalde belgelerin içeriğini, ABD´nin ve WikiLeaks´in nasıl, ne amaçla hareket ettiğini sanki pek bilmiyor.

- Bazı eski Türk diplomatlar belgelerin çok önemli olduğunu söylerken, bazıları ise içini boş bulup, ilişkilerimizi etkilememesi gerektiğini belirtiyor.

Belgeler Amerikan diplomasisine büyük zarar verdi, vermeye devam edecek. Belgelerde Amerikan yönetimlerinin hangi konulara nasıl baktığını görebiliyorsunuz. ABD´nin diplomatik kartları masaya açık olarak koyulmuş durumda. Diğer ülkelerinki hala kapalı. ABD´nin düşmanları ya da rekabet içindeki ülkeler için avantajlı durum ortaya çıktı. Ancak bu belgeler Amerika´nın sanıldığı gibi komplo teorileri üzerine politikalar yaptığı ya da art niyetli siyaset ürettiği tezlerini çökertiyor. ABD´nin genelde dünya barışı için çalıştığını, demokratik yollarla seçilmiş hükümetlerle işbirliğini temelde tuttuğunu gösteriyor.

BATI, ´TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR´ DİYE SORUYOR

- Türkiye´nin eksen kayması yaşadığı, Doğu´ya daha yakın bir strateji izlediği düşünülüyor?

Eksen kayması lafı Türk hükümetini çok kızdırıyor, bunun asla olmadığını birçok kez belirttiler. Ancak dışarıdan görünen öyle değil. Batı ve özellikle Washington´ın önem verdiği konularda, Ankara farklı bir noktada duruyor gibi göründüğünden, Türkiye´nin nereye gittiği sorusu gündeme geliyor. Bazı konularda Ankara´nın tutumunu anlamak için ´eksen Doğu´ya kayıyor´ demek yetersiz, İslami ideoloji de var işin içinde.

- Nasıl bir ideolojiden bahsediyoruz?

Türk hükümeti insan hakları konusunda çok hassas olduğunu, masumların öldürülmesi gibi konularda haklının yanında olduğunun altını çiziyor. Bunu genelde İsrail, Filistinlileri öldürdüğü zaman dile getiriyor. Ancak aynı hassasiyeti Sudan için göstermiyor. Tüm dünya bir katliam olduğunu söylerken Türk hükümeti aksini söylüyor. Orada da masum insanlar var ki çoğu Müslüman, ´Türkiye İslamcı bir yönetim olduğu için mi susuyor´ diye soruluyor. İran´da rejim muhalifleri işkence görürken neden Ankara´dan ses çıkmıyor? Bunlar Ankara´nın izlediği pek çok olumlu politikalarla bir arada ele alındığında kafa karıştırıyor.

´BAĞLANTISIZLARLA YAKINLAŞMA´ İDDİASI

- Washington´da bunlar mı konuşuluyor?

Gittikçe daha çok konuşulmaya başlayan, Türkiye´nin giderek sadece trans-Atlantik konsensüsün içinde olmak yerine, Rusya, Brezilya, Çin, İran gibi Batı normlarının dışında hareket eden, yükselen güçlerin yanında yer almaya çalışması. BM´de oluşan yeni ´bağlantısız hareket´ içinde kendine önemli bir yer bulmaya başlaması. Tabii Türkiye yıllardır Batı´nın parçası ve dönüşüm bir-iki yılda olacak şey değil. Ama 10 yıl sonrasını düşünürseniz, Türkiye´nin hem Batı´nın tam parçası hem de bağımsız hareket eden ülkelerle ilerlemesi zor görünüyor. Türkiye hangi tarafta yer alacağına karar vermeli.

-İran´la ilişki nedeniyle ABD sert denebilecek bir uyarıda bulundu. İran gerçekten bir tehlike mi?

İran şu andaki yönetimi nedeniyle bölge ülkeleri ve ABD´nin de gördüğü üzere ciddi tehlike. Hamas ve Hizbullah´ı silahlandırıyor, radikal İslamcılığı yayıyor. Elinde nükleer güç de olursa, o zaman baş edilmesi çok zor bir ülke olacak. Şimdiye kadar Türk basınında çıkan yazılarda, sanki İran´la tek problem yaşayan İsrail´miş gibi bir hava vardı. Oysa WikiLeaks´te çıkan belgelerde, pek çok bölge ülkesinin de İsrail, ABD ve Avrupa ülkelerinin endişelerini paylaştığını görüyoruz. Hatta Suudilerin neredeyse İsrail kadar ABD yönetimine İran´a karşı gerekirse güç kullanılması telkininde bulunduğu ortaya çıktı.

CHP, ABD İLE DİYALOĞA GEÇMELİ

- CHP yeni bir yol izleme çabasında. Dış politikada neler yaparak gerçekten fark oluşturabilir?

Kılıçdaroğlu başkanlığında AB ile farklı bir diyaloğa girmeye başladı. Benzerini ABD ile yapmalı, komşularla diyaloğu artmalı. Eksen kaymasından bahsediliyor. CHP, eski şekline oturtmak için mi çalışacak AK Parti´den farklı ne yapabilecek bunu anlatması gerekiyor. Kolay değil. İsrail konusunda ne yapacak? Türk kamuoyu Filistin, hatta Hamas gözlükleriyle bakmaya alıştı. İsrail´le ilişkilerde destek bulacak adım atması çok zor. Dış politikada AK Parti´den pozitif açıdan farklı çizgi için kapsamlı bir strateji oluşturması gerekiyor.

İSLAM ANLAYIŞI ÖNEMLİ

- Nasıl bir strateji mesela? Neler yapabilir?

Kısa vadede Atatürk´ün partisi olmasının avantajını kullanabilir. Örneğin, Müslüman çoğunluklu birçok ülke liderinin İslamcılardan ciddi korkuları var. Kuzey Afrika, Orta Asya hatta Uzak doğudaki pek çok ülkede CHP´nin laiklik/İslamcılık gibi konulardaki yaklaşımları çok ilgi görecektir. CHP´nin de bu konuda önemli katkıları olabilir. Sonuçta Türkiye pek çok ülkenin yakından izlediği bir ülke, ana muhalefet partisinin görüşleri de çok dikkatle izlenecektir. Ama şimdiye kadar CHP´den bu tür bir açılım görülmedi.

OBAMA-GÜL-ERDOĞAN GÖRÜŞMELERİ BAŞARILI

- Türkiye, ABD´den nasıl görünüyor? ABD ile yürütülen temaslar sizce başarılı mı?

Türk hükümetinin ABD yönetimiyle yaptığı temaslar, Davutoğlu-Clinton, Erdoğan-Obama ve Gül-Obama görüşmeleri son derece başarılı. Türkiye ne yapmak istediğini, neden yaptığını gayet iyi anlattı. Sorun, Türkiye ve ABD´deki karar vericilerin konulara birbirinden farklı yaklaşmaları. Öncelik ve hassasiyetlerin farklı olması. Bu en çok İran ve İsrail konularında ortaya çıkıyor. Çünkü Türkiye en çok bu iki ülkeyle olan konularda Batının dışında bir tavır izliyor gibi görünüyor.

´AB BİZE MUHTAÇ´ SÖYLEMİ KIZDIRIYOR

- AK Parti´yi AB ile ilişkilerinde izlediği politikalarda başarılı buluyor musunuz?
Genelde başarılı. AB raporları ve bürokrasisinde Türkiye demokrasisinin gittikçe güçlendiği, reformların başarılı olduğu gibi konular öne çıkıyor ki bu da hükümetin kendini iyi anlattığını gösteriyor. Ancak bazı noktalarda Avrupa halkı, Avrupa Parlamentosu ve medyayı kaybetmeye başladı. Örneğin ´AB´nin Türkiye´ye, Türkiye´nin AB´ye olduğundan daha çok ihtiyacı var´ söylemi hoş karşılanmıyor ve doğru görünmüyor. Doğru bile olsa, söylemin böyle olmaması gerekir.

- Sizce nasıl bir politika sürdürülmeli?

Türkiye´nin AB´ye katılımını ´medeniyetler çatışmasına karşı´ proje haline dönüştürmek, Türkiye´nin Müslümanlığını öne çıkarmak uzun vadede yarar sağlamayacak. Türkiye´nin Müslüman oluşunu tabii ki üyeliğini destekleyen birçok ülke vurguluyor ama yanlış davrandıklarını düşünüyorum. Çünkü Avrupa´da halk arasında Müslümanlardan çekinilmeye başlandı.

- Müslümanlardan neden çekiniliyor?

Bir sebebi terörizm. Diğeri Avrupa´daki radikal Müslümanların sesinin çok duyulması. Yeni kitabım ´Diğer Müslümanlar´ın konusu da bu. Makul görüşleri olan ve laik demokrasiyi savunan Müslümanların sesi duyulmuyor. Avrupa, İslam´ı siyasal İslamcılardan öğreniyor Bu konuyu halletmeden, 70 milyon Müslüman´ın olduğu Türkiye´nin içine katılmasını hazmetmesi çok zor. AK Parti döneminde Türkiye´nin laik ve Batılı kimliği yerine Müslüman kimliği öne çıkmaya başladı. Türkler gittikçe kendilerini Batılı değil Müslüman olarak görüyor. Avrupa gittikçe sekülerleşip İslam´dan korkarken, Türkiye gittikçe muhafazakarlaşıyor.

IRAK SAVAŞI ÖNCESİ DE AYNI YOL İZLENMİŞTİ

- Türkiye´nin diğer ülkelerden farklı bir yol izlemesi yeni değil. Bu Irak konusunda da yaşanmıştı.

Evet. Aklıma hep Irak savaşı öncesi durum geliyor. Ankara, Irak´ta savaşa engel olacağını düşünüyordu. Savaş öncesi ikili ekonomik ilişkileri arttırıcı birçok adım atmıştı. ´Türkiye evet demezse, ABD Irak´a giremez´ diye düşünülüyordu. Ne oldu sonuçta? Eğer Saddam Hüseyin´e doğru sinyaller gitmiş olsa belki savaşa gerek kalmayacaktı. Benzer bir şeyin İran´da yaşanmaması gerek. Tek ve güçlü bir sesle ABD, Avrupa, Rusya, Çin, Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye, Ahmedinecad yönetimine izlediği yolun çıkmaza gittiğini anlatması lazım ki sorun büyümeden çözülebilsin.
Kaynak: Cumhuriyet

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum