Türkiye'deki siyasi risklerin analizi

Türkiye'deki siyasi risklerin analizi

Türkiye'deki siyasi risklerin analizi
Editör: Turkinfo.nl
03 Kasım 2010 - 10:12
İngiliz Haber Ajansı Reuters,gelecekte Türkiye´de takip edilmesi gereken başlıca siyasi rüskler ile ilgili bir analiz yayımladı:

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Haziran 2011´de yapılacak genel seçimlerde üçüncü kez tek parti iktidarını kazanmak için sağlam bir konumda bulunuyor.

Eylül ayındaki referandumda Anayasa değişiklikleri için destek elde eden Erdoğan, AK Partinin gelecek yılki seçimlerden sonra Türkiye´yi Avrupa´nın demokratik normlarına yaklaştırmak için yeni bir anayasa hazırlanması çalışmalarına başlayacağını söyledi.

2002´den beri iktidarda olan AK Parti Türkiye´yi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine dönüştüren liberal reformlar uyguladı.

AK Partinin gizli uzun vadeli İslamcı bir gündeme sahip olmasından korkan muhalifler, sekiz yıllık kesintisiz tek parti iktidarının, AK Partinin devletin bütün organlarının kontrolünü ele geçirmesiyle sonuçlanarak Erdoğan´ın otokratik eğilimleri konusundaki endişeleri artırdığını söylüyorlar.

Avrupa Birliğine katılmayı arzu eden, uzun süredir NATO üyesi olan Türkiye, İran ve diğer Müslüman ülkelerle bağlarını güçlendirerek bazı Batılı çevrelerde Avrupa ile Asya arasında köprü olan laik Müslüman devletin yönelimi konusundaki endişeleri artırdı.

Takip edilmesi gereken başlıca riskler ise şöyle:

--İran İle Yakınlaşma--

Batılıların İran´ı tartışmalı nükleer programı nedeniyle tecrit etme çabalarına rağmen Türkiye, komşusuyla mali ve ticari ilişkilerini derinleştirdi ve eğer Tahran ile Batı arasındaki ilişkiler daha da kötüleşirse çıkarlarını dengelemek konusunda zorlanacak.

Türkiye ret oyu vermiş olsa da İran´a karşı BM yaptırımlarını uygulamak zorunda, ancak BM dışındaki yaptırımları uygulamakla yükümlü olmadığını söylüyor.

Ankara´nın NATO´nun İran da dâhil "haydut devletlere" karşı planlanan füze savar sistemini destekleyip desteklememe kararı analistlere göre önemli bir bağlılık sınavı olacak.

Takip edilmesi gerekenlerse şöyle:

- Washington ile Ankara arasında İran konusunda uyumsuzluk.

- Türk bankaları veya diğer şirketlerin ABD yaptırımlarının baskısını hissedip hissetmediğine dair işaretler.

- NATO´nun Lizbon´daki 19-20 Kasım zirvesi.

- Türkiye´nin dış politikasının Batı´dan uzaklaştığı endişelerini artırabilecek herhangi bir olay.

- Kongreyi daha Türkiye karşıtı kılabilecek

ABD´deki ara seçimler.

--Seçim Öncesi Cömertlik--

Hükûmet geçen ay, Türkiye´nin büyüme beklentilerini artıran, bütçe açıklarını azaltan ve yatırımcıları mali disipline bağlılığı konusunda temin etmek için borçların daha da azaltılacağı taahhüdünde bulunan 2011-2013 ekonomi planını açıkladı.

Plan, Ankara´nın, bütçe açıkları ve borçlanma konusunda birtakım sınırlar belirleyecek bir mevzuatı rafa kaldırarak, hükûmetin 2011 seçim yılında aşırı harcama yapabileceği endişelerini artırması nedeniyle eleştirilmesinin ardından açıklandı.

Hükûmetin yoksullara kömür, çamaşır makinesi ve para dağıtması Türkiye´de seçim zamanı yaşanan görüntüler, ancak Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan hükûmetin aşırı bir harcamada bulunmayacağını söyledi.

Şayet Ankara hedeflerine ulaşırsa, borç değerlendirmesinde bir iyileşme olabilir. Analistler kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye konusundaki eğilimin arkasında olduğu görüşünde.

Takip edilmesi gerekenlerse şöyle:

- Gevşek harcama işaretleri.

- Türkiye´nin borç değerlendirmesinde bir iyileşme.

--Sönen AB Rüyası--

Ankara´nın AB katılım müzakereleri konusunda büyüyen hayal kırıklığını vurgulayarak Erdoğan geçen ay Bloğa, Türkiye´yi bir üye olarak isteyip istemediğini açıkça söylemesi çağrısında bulundu.

Ziyarette bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ise, "Top Türkiye´nin sahasında." dedi.

Türkiye´nin AB üyeliği girişimi bölünmüş ada Kıbrıs nedeniyle sürüncemede ancak hükûmet, AB´nin talep ettiği reformları sürdürdüğü sürece yatırımcılar alarma geçmiş görünmüyor.

Takip edilmesi gerekenlerse şöyle:

- Kıbrıs konusunda herhangi bir ilerleme işareti.

--Başörtüsü ve Dindar/Laik Bölünmesi--

Ulusal kimliği parçalayan hassas bir konu olan başörtüsü kullanımı konusundaki tartışma, YÖK´ün geçen ay İstanbul Üniversitesine, İslami örtü konusundaki yasağa uymayan öğrencileri dışlamaya bir son vermesi talimatının ardından yeniden alevlendi.

Başörtüsü yasağına karşı çıkanlar bunun bireysel özgürlükleri ihlal ettiğini savunuyor. Destekçiler ise yasağın, Türkiye´nin laik ilkelerinin zayıflamasının önlenmesi için gerekli olduğunu söylüyor.

AK Partinin üç yıl önce başörtüsü yasağını kaldırma girişimi başarısız olmuştu. Hükûmetin öğrencilere ve kamu çalışanlarına uygulanan yasağı kaldırmaya çalışması bekleniyor, ancak muhalifler buna karşı çıkıyor ve bir mahkeme laik Anayasa´nın ihlalinin söz konusu olacağı uyarısında bulundu.

Takip edilmesi gerekenlerse şöyle:

- Hükûmetin yasağı hafifletme teşebbüsleri

- Anayasa´nın toptan yeniden yazılması planları.

--Hükûmet-Ordu İlişkileri ve PKK--

Hükûmet ile laiklik yanlısı ordu arasında uzun zamandır devam eden gerilimler, emekli komutanların ve muvazzaf subayların Erdoğan´ı devirme planları yapmakla suçlandığı davalarla iyice kızıştı.

Yeni atanan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, orduyu ve davayı aktif bir şekilde savunması konusunda baskı altında olacak. Aralık ayında "Balyoz" planı duruşmalarının başlaması önemli bir sınav niteliğinde olacak.

Erdoğan´ın hükûmeti Türkiye´deki Kürt politikacılarla ve Iraklı Kürt yetkililerle görüşmelerde bulunarak onlarca yıldır Güneydoğuda devam eden gerilla savaşınının sona ermesine yardımcı olacak yeni bir girişime yol açabileceği umutlarını artırdı.

Takip edilmesi gerekenlerse şöyle:

- Yeni Genelkurmay Başkanının yorumları.

- Kürdistan İşçi Partisi (PKK) gerilla grubundan ateşkesin uzatıldığı yönünde bir açıklama.

- Çatışmaların yeniden başlaması milliyetçi hissiyatı körükleyebilir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum