Üçüncü nesil Türklerin eğitim seferberliği

Üçüncü nesil Türklerin eğitim seferberliği

Üçüncü nesil Türklerin eğitim seferberliği
Editör: Turkinfo.nl
21 Nisan 2013 - 07:30

"Hollanda´daki 3. nesil soydaşlarımızın yaşadığı eğitim
sorunlarına dair aşağıdaki yazı, Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Grubu web
sitesinde yayınlanmıştır. Yazının tamamına  http://sahipkiran.com/2013/04/17/hollandada-3-nesil-turklerin-sorunlari-ve-egitim-seferberligi/
linkinden ulaşılabilir.)

Hollanda’da yaşayan Türk çocuklarının % 67’si düşük orta meslek liseleri (VMBO Basis, Kader, MBO nivo 1,2) veya düşük zekalı çocukların gittiği özel okullarda (speciaal basisonderwijs, praktijk onderwijs) eğitim görmekte. Takriben 25.000 çocuğumuz bu durumda. Bu okullardan mezun olan gençlerin kariyer perspektifleri kalmamış, iş bulmakta zorlanmakta ve sosyal problemlerle boğuşmak zorunda kalmaktadırlar.

60’lı yıllarda geçici olarak Hollanda’ya gelen Türkler artık Hollanda’nın yeni yerlileri olarak hayatlarını sürdürmekteler. Takriben 400.000’i bulan Hollanda Türkleri, iki kültür arasında yaşamanın getirdigi büyük sorunlarda boğuşmakta. Özellikle Hollanda’da doğup büyüyen 3. nesil bir kültür şoku yaşamakta. Bu kültür şoku, batı ile doğu arasında yeni bir sentez oluşturmakta. Her doğum gibi, bu da sancılı geçmekte ve eğer herhangi bir müdahele olmazsa çok sorunlu bir doğum olacak ve bir nesil kayıp olacak.

Peki 3. Nesilin karşılaştığı başlıca sorunlar nelerdir?

• Dil gelişimi sorunu

Araştırmalar, 4 yaşındakı bir Hollandalı çocuğun 3.200 kelime bilirken aynı yaştaki Türk çocuğunun 1.000 kelime bilmekte olduğunu göstermektedir. Bu oran 12 yaşına gelindiğinde 16.000’e karşın 9.800 kelime olarak negatif bir şekilde artmaktadır.

Tablo 1: İlköğretimde Hollandalı ve Türk çocukların kelime hazinesi

4 yaşında (1. Sınıf)

12 yaşında (8. Sınıf)

Hollandalı öğrenci

3.200 kelime

16.000 kelime

Türk öğrenci

1.000 kelime

9.800 kelime

Fark

2.200 kelime

6.200 kelime

Hollandaca’da problem yaşayan çocuklarımız aynı problemin daha fazlasını Türkçe’de yaşamakta. Sadece evden ve TV kanallarından öğrendikleri günlük kelimelerle yetinmekteler. Genel olarak Türk çocukları “dil fakiri” (Tablo 2) bir ailenin içinden gelmektedirler ve dil gelişiminde geri kalmaktadırlar.

Tablo 2: Dil ortamına göre duyulan kelime adeti

Duyulan Kelime Adeti

1 Saat içinde

1 Haftada (100 saat)

1 Yılda (5.200 saat)

3 Yıl içinde

Fakir Dil ortamı

620

62.000

3 milyon

10 milyon

Orta

1.250

125.000

6 milyon

20 milyon

Zengin Dil ortamı

2.150

215.000

11 milyon

30 milyon

Kısacası çocuklarımız her iki dilin de (Türkçe ve Hollandaca) hakimi değiller, dil derinlikleri yok. Bu yüzden kendilerini ifade etmekte oldukca zorlanıyorlar.

• Eğitim sorunu

Her ne kadar Yüksek Okullarda ve üniversitelerde eğitim gören Türk gençlerinin sayısında bir artış olsa da bu, Hollanda geneline bakılınca halen istenilen seviyelerde değil. İlk ve orta öğretimde okuyan her 3 Türk çocuğundan 2’si (% 67) özel okullara (düşük zekalı çocukların gittiği okullar) veya düşük orta meslek liselerinde gitmekte. Bu okullara giden çocukların artık gelecek perspektifleri kalmamaktadır. Takriben bu tür okullara giden çocukların sayısı 25.000’i bulmakta.

Radbound Üniversitesince yapılan bir araştırma, şu gerçeği kanıtlamıştır: öğretmenlerin yabancı öğrencilere önyargılı yaklaşımı, öğrencilerin okul performanslarına negatif etki etmekte. Ne yazıkki Hollanda’da önyargılı okul ve öğretmen sayısı ise oldukça fazla. Bunun en belirgin bir şekilde ilköğretim son sınıfında yapılan Seviye Tespit Sınavında (Cito-toets) görmekteyiz. İyi derecede alsalar da Türk çocukları, öğretmen tavsiyesiyle yine de düşük okullara yönlendirilmekteler. Bu önyargının oluşmasında Türk öğrencilerinin ailevi yapıları ve Türk velilerin okulla iletişim zafiyeti, okul faliyetlerine katılmamaları, çocuklarının okul takibatını yeterince yapamaları da bu önyargıyı tetiklemekte.

• Sosyo-kültürel sorunlar

Hollanda’daki Türklerin toplumsallaşma konumları, aile yapıları ile hayatlarını geçirdikleri okul, iş gibi dış çevre arasında farklı toplumsal etkilere açıktır. Toplumsallaşma sürecinde (özellikle gençler) yaşadıkları toplumun değerlerini, normlarını, yaşama tekniklerini öğrenirken, bundan farklı olan ailelerinin değer ve semboller sistemi arasında problem yaşıyorlar. İşsizlik, ayrımcılık ve kendi kültürüne uymayan toplumsal yaşam, Türkleri toplum dışına itmektedir.

• Düşük Sosyo Ekonomik Statü (SES)

Ne yazik ki Hollanda Türkleri sosyo ekonomik statü olarak alt sınıflarda bulunmakta. Bunun sonucu olarak Türkler; sağlık sorunları, işsizlik, ailevi sorunlar, polis ve yargı ile sıkca sorunlar yaşamakta ve kendi haklarını (yeterince) savunamaktadırlar.

Bu sorunların dışa yansıması ise aşağıdaki gibi olmakta:

Tab. 3: Hollanda genelinde Türk Toplumun yaşadığı başlıca sorunlar

1

Türk çocuklarının düşük okullara yollanması. (düşük orta meslek liseleri, özel düşük zekalı çocuklar için okullar)

2

Boşanmaların artması. Çocukların tek ebeveynle (genellikle annenin yanında) yetişme zorunda kalması. Annelerin dil sorununa bir de hak ve hukunu savunamama problemi eklenince çocukların hayatta başarı için gerekli sosyo emosyinel donanım alaması.

3

İşsizlik ve gelir düzeyinde düşüş.

4

Türk gençlerinde suça katılımın ve madde bağımlılıgın artması.

5

Türk çocukların ailelerinden kopartılıp koruyucu ailelere verilmesi. Başlangıçta geçici bir süre gibi gözükse de çocukların büyük bir çoğunlugu artık ailelerine geri verilmemekte.

6

Kimlik sorunu/kültürel ve inançsal erozyon. Türk gelenek ve göreneğinden ve İslam dininden kopmalar ve buna bağlı olarak başlayan asimilasyon süreci.

7

Negatif Türk imajı.

Çocuklarımızın küçük yaşta başlıyan davranış bozuklukları, gençlik ve ergenlik çağında önümüze sorunlar yumağı olarak çıkmakta (Tablo 4).

Tablo 4: Genel Gelişim Problemleri

Çocukluk çağında

okulda alınan başarısız sonuçlar, sosyal izolasyon

Gençlik çağıda

madde bağımlığı, suça ve suç örgütlerine karşı ilgi

Ergenlik çağında

ilişki bozuklukları, boşanmalar, işsizlik

Bu tür davranış bozuklukları, hem topluma çok büyük maddi zararlar açarken, hem de tamir edilemez şahsi, ailevi ve toplumsal yaralar açmaktadır. Şu an aktuelitesini koruyan bir çok sorunlarımız buna bağlıdır (Tablo 2). Aynı zamanda bu tür sorunlar, Hollanda’da Türk imajını olumsuz etkilemektedir.

Hollanda İstatistik Bürosu’nun verilerine göre; 15 ila 27 yaş arasındaki Türk gençlerinin;

• %55’i her hangi bir diploma almadan okulu terk etmekte.

• %14’u işsiz ve bu oran Hollandalılardan (%7) 2 kat daha fazla.

• %10’u suça katılım nedeniyle polis ve yargı önüne çıkmakta.

Son dönemde çok aktuel olan Türk çocuklarının ailerinden kopartılıp koruyucu ailelere verilme konusundaki istatitikler ise bizlere şunu göstermekte:

• Çeşitli nedenlerle Hollanda genelinde 40.000 çocuk ailelerinden alınıp koruyucu ailelere verilmiş. Net bir veri olmamakla beraber tahminen yüzlerce Türk çocuğu, koruyucu ailelerin yanında yaşamakta. Bazı koruyucu aileler, tamamen Türk gelenek ve göreneklerine ve dini anlayışına zıt yaşamaktalar.

Ama en çarpıcı ve üzücü gerçek ise eğitim alanındadır.

• Türk çocuklarının % 67’si düşük orta meslek liseleri (VMBO Basis, Kader, MBO nivo 1,2) veya düşük zekalı çocukların gittiği özel okullarda (speciaal basisonderwijs, praktijk onderwijs) eğitim görmekte. Takriben 25.000 çocuğumuz bu durumda. Bu okullardan mezun olan gençlerin kariyer perspektifleri kalmamış, iş bulmakta zorlanmakta ve sosyal problemlerle boğuşmak zorunda kalmaktadırlar.

Peki yukarda sıraladığımız problemler nereden kaynaklanıyor sorusuna gelince; Hollanda’da yapılan bir araştırmada Batılı olmayan yabancıların problemlerinin ana kaynağı olarak 3 kapitalin (sermaye) eksikliği gösterilmekte:

1. Bilgi kapitali: Türk toplumunda Hollanda’daki eğitim sisteminden tutun da yargıya, bankacılıktan tutun da sosyal haklara kadar sistemin nasıl çalıştığı ve kurum ve kuruluşların varlığı ve görev alanları hakkında bilgi eksikliği bulunmakta. Ayrıyeten bilgi kapitalinin en çok kendini hissetildiği alan dil konusunda kendisini göstermekte.

2. Kültür kapitali: Hollanda ve Türk kültüründen kaynaklanan farklılıklar ve çeşitli davranışlara yüklenen farklı değer yargıları. Türkler ataerkil, utanma duygusunun var olduğu, kollektif yaşamı önemseyip aileyi öne çıkartan bir yapıya sahipken; Holladalılar her konunun konuşulduğu, utanma kültürün yerine özürün olduğu, şahsın öne çıktığı ve şahsın toplumdaki değerinin maddi başarıyla orantılı olduğu bir yaşam sürdürmektedirler.

İki kültürün farklılığının yanısıra bir de tarihsel ve dinsel farklılıkların eklenmesi, problemlerin derinleşmesine yol açmaktadır.

3. Sosyal kapital: Hollanda Türklerinin toplumda bir yer edinebilmek için gereken sosyal ağ (network), ne yazık ki yeterince geniş ve büyük değil. Genellikle Türkler, kendi küçük dünyalarını kurmuşlar ve Hollanda toplumuyla paralel bir yaşam sürdürmekteler.

Gelecek nesillerin daha iyi yetişmesi için “ağaç yaş iken eğilir” atasözünden yola çıkarak çocuklarımızın Türk kimliğini kaybetmeden Hollanda toplumuna entegre olmuş bir hayat sürdürmeleri, sadece aktif bir eğitim seferberliğiyle mümkün olacaktır. Bu eğitim seferberliğin 3 ayağı vardır.

Çocuk, aile ve okul olarak bir üçgen oluşumundan yola çıkalarak üçgeni oluşturan her bir aktörün üzerine düşengörevleri yerine getirmesi gerekir. Bizlerin direk etki alanına giren çocuklarımız ve ailelerine yönelik aşağıdaki çalışmaları vakit kaybetmeden başlatmamız hayati önem taşımakta.

• Velilerin çocuk eğitimi ve Hollanda eğitim sistemi konusunda bilinçlendirilmesi

• Türk Dili ve Edebiyatı kurslarının açılması ve yaygınlaştırılması

• Okul dışı eğitim faliyetlerinin artması ve desteklenmesi. Bu eğitim faliyetlerinde çalışacak uzman ve deneyimli elemanların bulunması ve/veya yetiştirilmesi. Yine bu faliyetlere çocuklarımızın çok küçük yaşta (2 yaşından itibaren) başlamalarını sağlamak. Bu sayede dil gelişimini garantiye alinması.

• Ebeveyn kurslarının Türk gelenek ve göreneklerine uygun hale getirilip yaygınlaştırılması.

• Okulların ve öğretmenlerin Türk çocuklara ve ailelerine karşı önyargılarının giderilmesi için çalışma başlatılması. Bu konuda gerekli mercilerle iletişim kurulması ve kamuoyu oluşturulması.

• Bütün yukarıda sıralanan çalışmaların organisasyonu ve koordinesi için ve bunlara ilaveten Türk velilerin ve çocuklarının hakkını koruyacak, eğitim konularında araştırmalar yapacak, kişi ve kurumları bilgilendirecek, kamuoyu oluşturacak bir advis (tavsiye) kurumunun alt yapısının oluşturulup hayata geçirilmesi.

Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”


Leyla SARIKAMIŞ – Hollanda  - http://sahipkiran.com/2013/04/17/hollandada-3-nesil-turklerin-sorunlari-ve-egitim-seferberligi/




FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum