Ermeni terör örgütü ASALAnın 1970lerin başından itibaren Türkiyenin dış temsilciliklerine karşı girişmeye başladığı silahlı saldırılar Türkiyeyi günümüzde bile uğraştıran haksız bir iftira ile tanıştırdı: Ermeni soykırımı. 1982de Ankaranın göbeğinde, Esenboğa Havalimanında bile silahlı eylem yapabilecek kadar gözü dönen ASALAnın kökü uzun uğraşlarla kazındı. Ancak Ermenistan ve diaspora Türkiyenin boynuna soykırım yaftasını asmaya çalışmaktan hala vazgeçmedi.
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ
Her ne kadar soykırım kavramı İkinci Dünya Savaşından sonra literatüre girse de Ermeniler, Osmanlı Devletine karşı isyan etmeleri ile eş zamanlı olarak katliam yaygarasını da kopartmaktan geri kalmadılar. 19. yüzyılın sonundan itibaren Avrupa ve ABD basınında Türklerin Ermenileri nasıl kestiğini anlatan temsili resimler boy boy yayınlanmaya başlandı. Eli kılıçlı, başı fesli, pala bıyıklı Türkler kadın-çocuk demeden Ermenileri keserken (!) resmedildi. Bu kara propaganda boş yere yapılmıyordu. Türkleri arkadan vurmak için silah, yani para gerekiyordu Avrupadan Amerikadan Rusyadan beklenen destek fazlasıyla geldi. 15 Mart 1921de Berlinde sokak ortasında Talat Paşayı vuran Ermeni terörist Soğomon Teyleryanın trajikomik duruşması propagandanın ne kadar önemli olduğunu çok acı bir şekilde gözler önüne seriyordu. Almanyaya sadece Talat Paşayı öldürmek için geldim, ailem Ermeni tehcirinde öldü, ben tesadüf eseri ölümden döndüm, daha o zaman Talat Paşayı öldürmeye ant içtim... Ermeni asıllı bazı vatandaşlar Talat Paşayı öldürmem için para verdi diyen Ermeni terörist Teyleryan sadece iki gün süren duruşmaların ardından beraat etti. ASALA üyesi teröristler de 1970lerde, 1980lerde yargıç karşısına çıktıklarında benzer hikayeleri anlattılar: Soykırım, katledilen aileler, intikam Dünya Ermeni çetecilerin elinde can veren 512 bin masum Türkün çığlığını duymadı bile
KENDİMİZİ ANLAT(A)MADIK
Evet, 512 bin Türkün çığlığı duyulmadı Bırakın dünyaya anlatmayı, kendi vatandaşlarımıza bile anlatmadık yada anlatamadık. Tamam, Ermenilerin yaptığı gibi kan üzerinden siyaset yapacak kadar, yaraları kaşıyacak kadar basit bir siyasete tenezzül etmedi Türkiye. Türk milletini birbirine bağlayacak çimento kan ve göz yaşı olmamalıydı. Geçmişin travmaları geleceğimizi ipotek altına almamalıydı. Ama bu Türkiyenin Ermenilerin kara propagandası karşısında sessiz kalması veya yeterince ses çıkartmaması anlamına da gelmemeliydi. İşin gerçeği şu ki; Türkiyeye dünyaya, 1915 Ermeni tehciri ile özdeşleşen dönemin ne olup ne olmadığını yeterince anlatamadı, haklıyken haksız duruma düştü.
ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLÜRSE KARDIR
Ermenistan ve diaspora tehcirin 100.yıldönümü olan 2015 için şimdiden harıl harıl çalışıyor. Ekonomik batağa saplanmış Ermenistan için 2015, kelimenin tam anlamıyla ya bir can simidi olacak, yada sonun başlangıcı. Akıllarınca soykırımı uluslar arası camiaya kabul ettirip Türkiyeden tazminat, kim bilir belki de toprak kopartacaklar. 2015 yılını hedef yıl seçen diasporanın faaliyet listesi oldukça kabarık. Bir daha asla adlı konser dizisinden ABDli yönetmen Steven Spielberge Ermeni olaylarını konu alacak bir film yapma teklifi götürmeye, yeni kitaplar yayınlamaktan Türkiye aleyhinde tazminat davaları açmaya kadar onlarca madde var. Her akıl sahibi Türkiyenin böyle şeylere boyun eğmesinin mümkün olmadığını bilir. Ama bu Ermeni kara propagandasına karşı sessiz kalmak anlamına da gelmemeli.
Yorumlar
Kalan Karakter: