Yayınlanma :
21.11.2009 22:34
Güncelleme
: 21.11.2009 22:34
Sağ olsun, hükümetin beceriksizliği de eklenince dört dörtlük oluyor.
En son paniğimiz domuz gribi aşısını kastediyorum.
Geçen hafta sonu Avusturya ADDnin davetlisi olarak Viyanada idim. Viyana Ekonomi Üniversitesi anfisinde konferans verdim ve ADD merkezinde söyleşiye katıldım...
Bir iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Viyanaya girerken ne havaalanında polisiye güvenlik önlemleri ile üzerinize geliyorlar, ne de domuz gribi paniği yaşıyorlar, ne de size yaşatıyorlar..
Bize deniyor ya, ABDde yayılıyor, ABde ölümler artıyor diye.
Hepsinin hikâye olduğunu gidince görüyorsunuz. Normalin ötesinde hiçbir şey yok.
Domuz gribi paniği olmadığı gibi, neredeyse hiç haberleri bile yokmuş gibi. Ne havaalanlarında termal kamera ile üzerine gelen, ne de gümrükte kemerin öttü, gözlüğün öttü, bilmem neren öttü; onu çıkar, bunu çıkar diye sizi taciz eden
polis var.
İçimden Bravo Avusturya! dedim. Şimdi de dışımdan diyorum. Bravo!..
Bizim havaalanlarımızda 3 ya da 4 kez polis kontrolünden geçiyorsunuz.
Sokak ve caddelerimizde adı Mobese, obese her neyse kameralar. Tam bir polis devleti görüntüsü. Ne için?.. Efendim suçluyu yakalamak için!.. E, PKKlıları yakaladın da ne oldu, gördük!..
Bir de bu polis devleti görüntüsünü haklı gösterebilmek için, kimi zaman çeşitli bakanların mobese merkezinde yakalanan hırsızı izlerken görüntüleri basına veriliyor!..
Viyanada bu da yok.
Türkiyede ise, teröriste hoşgörü ve yasayı uygulamama söz konusu iken, vatandaşına bin bir türlü eziyet mübah!..
Viyananın yolları, deyim yerindeyse kaymak gibi. Bizim bankette, daha önce de yazdım, hoplayıp zıplamadan gidebileceğiniz asfalt yol sayısı parmak sayısı kadar.
Yine bravo Avusturya diyorum.
(Sakın içinizden Adama bak, bir Viyanaya gitti. AB yandaşı oldu düşüncesi geçmesin. ABnin emperyalist uygulamalarının her türlüsüne karşı çıkmaya sonuna kadar devam ediyorum.)
1. Dünya Savaşını çıkaran kanlı üniforma
Viyanada, Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Viyanayı kuşattığı tepeye çıktım, savaş müzelerini de gezdim.
Doğrusu çok etkilendim ve yeni kitaplarım için doküman ve fotoğraf topladım.
Bu fotoğraflardan birini sizinle paylaşıyorum.
1. Dünya Savaşının çıkışında, Avusturya Macaristan veliahtı Franz Ferdinandın öldürülmesi bardağı taşıran son damla olmuştu.
Ferdinandın suikaste uğradığı otomobil ve kanlı üniforması müzede sergileniyor. Onları görüp, dokununca, 1914e ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Müthiş heyecan duydum.
Bu kalp seni unutur mu?
Show TVde Bu kalp seni unutur mu adlı dizi var. 1980 sonrasını anlatıyor.
Kenan Evrenin yaptıklarını anlatması güzel. Ama işi işkenceci asker boyutuna getirmişler.
Hele bir film kahramanı var ki, Bakalım arkasından ne çıkacak? diye bekliyoruz!.. Adı geçen karakter Kürt , sürekli eziyet görüyor, Diyarbakır Cezaevine gönderiliyor.
Biz bunları okuduk, izledik, biliyoruz.
Acaba bu romantik Abdullah Öcalan mı? dedirtiyorlar. Kürtler de dağa çıkmakta haklıymış, noktasına getiriyorlar.
Yani, gizli değil açıkça bir PKKyı romantik ve yasal gösterme çabası seziliyor.
Ben bu kadar televizyonuyla ilgisiz bir işadamı (Karamehmet) görmedim. Madem ilgisi yok, niçin bu kadar masraf yapıyor?.. Para kazanmak için her şey mübah mı?..
Bakalım, bu GDOdan sonra gündeme gelebilecek mi ve ne zaman fark edilecek?
Bu kalpler unutsa da, beyinler
unutmamalı..
Akbankın yaptığına bak...
Telefon hatlarıyla verilen hizmetler uzun süredir kayda alınıyor.
Türkiyede herkesin dinlenme kuşkusunu taşıdığı ortamda, bu, sözde hizmet kalitesi için yapılıyor.
Görüşmeleriniz kayda alınıyor uyarısı yapılması, bu işlemin yasaya uygun olduğu anlamına geliyor mu acaba?.. Hangi yasamızda bunun düzenlendiğini; yasada varsa, bunun anayasadaki özel yaşamın gizliliği maddesine uyup uymadığını merak ediyorum.
Bence bu işlemler hukuki değil ve insan haklarına da aykırı..
Geçen gün, Akbankın Wings kartı telefonunu aradım. Birikmiş mil puanları ile uçak bileti almak istedim. Karşıma genç bir hanım çıktı. Kimse kusura bakmasın, ya anlayışı kıttı ya da nasıl olsa banda alıyoruz, karşımdaki sinirlense de onun sorunu diye düşünüyordu.
Meramımı anlattım. Ama o, basit bir şeyi birkaç kez sordu. Mealen dedim ki, Söz bir kere söylenir. Size hangi hatta, hangi saatte, hangi isme bilet istediğimi söylüyorum. Tekrar tekrar sormayın.
Hiç oralı olmadı. Banda alıyorsa, amiri bunu dinlese bile (ki bence, o da yasal değil, hizmet kalitesi kavramı anayasa ve insan haklarının üstüne çıkamaz) sinirlenen kendisi olmayacaktı!..
Tabii ki sinirlendim. Dedim ki (mealen), Beni dinlemeden konuşuyorsunuz. Kayda alıyoruz diye robot gibi konuşmanıza gerek yok. Ben size gerekli her bilgiyi veriyorum. Beni dinleyin.
Yine bildiğini yaptı. Çok biliyordu!..
Sonunda anlaşmalı acentalarına uzun bir bekleyişten sonra bağladı. Ama verdiği bilginin yanlış olduğu orada ortaya çıktı. Bu kez karşımdaki 2. hanım, Atlasjet ile İstanbuldan Ankaraya uçuş yok. THY ile uçabilirsiniz. O da, size söylenenin yaklaşık 2 katı mil ediyor dedi.
Bu satırları Cuma öğle saatlerinde yazdım. Uçuş günü ve saatinde bu hizmet anlayışının bir oyunu ile karşılaşıp karşılaşmayacağımı bilmiyordum. Olursa onu da yazarım.
Başımdan geçen sadece bir olayı (Akbankı) yazdım. Ama eminim ki, üstün hizmet yerine robotik anlayış bu tür hatların çoğunda var. Peki niye bunu yazdın da, diğerlerini yazmadın, diyen bir Akbank yetkilisi olursa yanıtım şu:
Diğer işlemlerimi eşim yapıyordu. Bu bana düştü ve gerçekleri gördüm!
Yılmaz Özdilin dediği gibi gerçekten Türkiyedeki İdrak yolları iltihabını giderebilsek, pek çok sorunumuz çözülür.
8 Kasım 2009 Pazar
Yeniçağ Gazetesi
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: