Tefekkür
Allah’a hamd olsun. Tefekkür, ibadetlerin en faziletlisidir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Tefekkür gibi ibadet yoktur.” Çünkü kalbin asıl görevi düşünmektir. Gözler görür, kulaklar işitir; ama hakikati kalp idrak eder. Tefekkür eden, olayların ve varlıkların arka planını görür. Sebepleri sorgular, sonuçları tartar. Yüzeyde kalmaz; derinleşir. Tefekkür, bir müminin kendisiyle yüzleşme cesaretidir.
İnsan, kendini hesaba çektiğinde tefekkür eder. Rabbini tanımak için, dünya hayatının geçiciliğini kavramak için, nefsini terbiye etmek için… Her biri bir tefekkür vesilesidir. Unutma; durmadan düşünen, eninde sonunda hakikate varır.
Güven
Bugünün dünyasında güvenmek zordur. Zira çıkarlar, dostlukları gölgeler. Menfaatin bittiği yerde sadakat de tükenir. O yüzden derler ki: “Baban da olsa kimseye güvenme.” Bu söz, kalbimizi taşlaştırmak için değil, temkini hatırlatmak içindir. Çünkü her güven, bir risktir.
Güven, teslimiyet değildir. Güven, aklını ve kalbini bir arada kullanarak ölçülü ilişki kurmaktır. Ne herkese kapını aç, ne de kimseyi tamamen dışla. Yani insanlardan umudunu kesme ama tüm umudunu da insanlara bağlama. Asıl güveneceğin merci bellidir: Allah Teâlâ. O seni hiç yanıltmaz, sırtını yere getirmez.
Son Söz
İlimle dost ol, kalbinle düşün, ölçülü yaşa. Tefekkür seni Rabbine götürür, ilim seni yalnızlıktan kurtarır, temkinli güven ise seni hayal kırıklıklarından korur. Unutma ki en büyük huzur, Allah’a hakkıyla kul olabilmekte gizlidir.
Mustafa Demir
Yorumlar
Kalan Karakter: