´´Filmden saatler önce 40 50 kişilik rezervasyonlar yapılıp koltuklar kapatılıyormuş.Filme başlamaya yakın gelenlere, maalesef yerlerimiz rezerve edildi deniyormuş. Ancak rezervler filme başlamak üzere iken iptal ediliyormuş.´´ ´´Film´den çıkan herkes ağlıyormuş.´´ ´´Çok güzel bir film´miş...
Filan..Filan...Filan
Türk milliyetçiliği adı altında çektikleri ´´Nefes filmine de böyle demişlerdi´´
Gerçi ´´Nefes´i´´ eleştirdiğimiz için Yavuz abi bize kızgın ama ne yapalım, bazı gerçekler örtülemiyor.
Ulusalcı kanadın neferleri VEDA´yı da öve öve bitiremediler ama bir türlü dikiş tutturamadılar...
Tutturamazlarda...
O filmi izleyen ve İslam dinine vakıf herkes şu fikre kapılacaktır.
M.Kemal ´´din düşmanıdır...´´
Bunu ben demiyorum. Film diyor.
Film, diğerleri gibi M.Kemal´i tamamen batılı, Avrupa´ya hayran ve İslam karşıtı bir çizgide lanse etmekle kalmıyor, ayrıca başörtüsü düşmanlığı ile Allah´a karşı gelen bir lider portresi çiziyor. Bu da yetmiyor, entrikalarla dolu ve intihar eden bir kadın ile iki aşk arasında kalan bir TÜRK LİDERİ...
Ne yazık ki M.Kemal konusunda, seküler bir yaşam tarzı ile yaşayan kesimlerin en büyük problemlerinden biri gözlerine perde inmesi, hayatı okuyamamaları ve bitmiş olan ideolojilerini ne şekilde anlatacaklarını bilememeleri...
Çünkü düşünceleri ölü bir düşünce, beyanatları ise tamamen çağ dışı, kin ve nefret kokuyor.
M.Kemal´in yapmış olduğu icraatlara devrim diyerek düştükleri o vahim çukurdan kurtulamadıkça da kaybetmeye mahkumlar...
*
Meseleye Türk devrimi diyerek başlamaları ise tam bir vehamet.
Yahu ortada bir Türk devrimi yok ki, yapılan devrim olsun.
İsviçre´den Medeni Hukuku, İtalya´dan ceza yasasını, Fransa´dan idare hukukunu, Almanya´dan ceza yargılaması aldık. Alfabe Arapça´dan çıktı, Latince´ye döndü. Giyim tarzımız yine Avrupa´ya benzer hale getirildi. Laiklik, çok partili sistem....Türk töresine ait değil...
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Şimdi soruyorum; bunların hangisi Türk devrimi? Nerde Göktürk, nerde Bilge Kağan, nerde Selçuklu, nerde Osman bey...Yapılan uygulamaların yüzde 90´ın da Türklükle ilgili ne var? Kurtuluş savaşında savaştığımız milletlerin yaşam tarzını örnek almanın Türklükle ne alakası, devrimle ne bağlantısı var?
Şimdilerde ulusalcı kanadın tamamının AB´ye düşmanlığı hat safhada değil mi?
Hadi diyelim ki, öyle olsun.
O zaman gelin devrim dediğiniz bu kararların tamamını değiştirelim. Ben de sizler gibi hatta sizlerden daha fazla AB karşıtıyım. Zaten Türkiye 2015´den sonra (bu gizli bir gündemdir) Ankara kriterleri deyip yoluna devam edecek. Hazır o günler yaklaşırken sizlerinde düşman olduğunuz şu AB´nin içimize soktuğu bütün maddeleri kaldıralım.
Varmısınız? diye sormayacağım.
Çıkıp diyeceksiniz bunlar M.Kemal´in devrimleri...
İşte bunu deyince de bir daha kaybedeceksiniz.
Neden?
Çünkü M.Kemal TÜRK devrimi falan yapmamıştır. Ne yapmıştır?
Batılı bir yaşam tarzını benimsemiş ve bütün Avurapa ilkelerini kutsal vatanımızın yaşam şekli haline getirmiş.
O zaman nerden başlamak lazım.
Şuradan başlayacaksınız.
M. Kemal´i putlaştırmayacak, kutsallaştırmayacak, normal bir lider ve insan olarak kabul edeceksiniz. Etmediğiniz müddetçe, hangi filmi yaparsanız yapın, hangi tiyatroyu çevirirseniz çevirin çuvallayacaksınız.
Siz Gazi´nin her yaptığını doğru kabul eder ve halka öyle sunarsınız hata yapmış olursunuz.
Hele de mesele dini bir konu olunca.
Filmde öyle bir sahne var ki, izleyenlerin şok olmaması elde değil.
M.Kemal ilk göz ağrısı ve aşkı olan Almanya´dan döndükten sonra da intihar edecek Fikriye hanıma diyor ki; ´´Benim için başını açarmısın? Bundan sonra batılı bir yaşam tarzı benimseyeceğiz. Buna da ilk olarak kendi çevremden başlamak isterim...´´diyor.
Ayrıca ´´çarşafın kaldıralacağı´´ ilk saydığı maddeler arasında yer alıyor.
´´Mealen söyleyenen bu sözler kusura bakmayın ama tamamen halkın Atatürk düşmanı olmasına yarar, başka da hiç bir işe yaramaz´´
Yahu, siz inansanızda inanmasanızda, başörtüsü ALLAH´ın emridir. Ve on beş asırdır´da Müslümanlar tarafından böyle kabul edilmiştir.
Bunu eğer M. Kemal söylemişse, sizde kalkar bunu filme çevirir halkın gözüne sokarsanız hata etmiş olursunuz. Atatürk hakkında milleti su-i zanna sevk edersiniz.
Ve ayrıştırmaktan başka da bir fiiliyatta bulunmamış olursunuz.
M.Kemal bir askeri dahi´dir. Zeki´dir. Vazifelidir. Görevli olarak gönderilmiştir, görevini yapmıştır ve her fani gibi dar-ı bekaya iltihak etmiştir. Onu dışarıya karşı koruyacak, içeride ise hataları varsa, hatalarını kabul edecek, komutanımız diyecek sahip çıkacağız. Ancak sahip çıkarken de, gerçekleri konuşarak sahip çıkacağız.
Ergenekon ekibi gibi; ´´Zaten kullanılacak bir Atatürk kaldı, kullanabildiğiniz kadar kullanın´´ diyen örgüt elemanı gibi kullanmaya ve her fırsatta Anıtkabire gidip sahte Atatürkçülük yapmakla bu iş yürümez...
Gerçekçi ve samimi olacaksınız.
Bu eleştirilerimin tamamı Livaneli´ye karşı değildir.
Emek vermiştir ve bir film yapmıştır. Saygı duymak gerekir.
Burada eleştirimiz, film üzerinden Atatürkçülük oyanayan sahtekarlaradır. Ve film´deki yapılan bazı egosantrik hamleleredir.
Bunlar yanlıştır.
Ülkeye hiçbir menfaat getirmez.
Nefes filmindeki gibi ORDU´yu birkaç PKK´lı it karşısında aciz gösteren bir milliyetçilik anlayışı olamayacağı gibi Atatürk´ü de durup durup milletin gözüne aynı nüanslarla sokmanın bir alemi yok.
Bırakın M.Kemal mezarında rahat uyusun.
Nasıl olsa gün geldiğinde hepimiz oraya gideceğiz. Sanmayın ki ebedi olarak burada kalacağız. Kurtuluşumuz yok. Eğer aynı mekanda karşılaşırsak ve müsaade edilirse, otururur her şeyi konuşuruz.
M.Kemal´i kullanmasını biliyorsunuzda, onun yattığı yere gideceğinizi neden düşünmezsiniz be adamlar?
Fazla uzatmadan...
Şimdilik tek isteğimiz, gerçek milliyetçi ve vatansever Türk evlatlarının bir an önce Atatürk´ü bu istismarcılardan kurtarıp, hak ettiği yere koymasıdır.
Yok eğer böyle devam ederse, Gazi Anıtkabir´de acı çekmeye devam edecektir...
raufatillapolat@hotmail.com
Yorumlar
Kalan Karakter: