Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında

Erdoğan: (7) -"Almanya'nın Şansölyesi de Hollanda'nın yanında yer alıyor. Sana yazıklar olsun ya! Demek ki sen de aynı kafadasın. Bu, bu demektir. 'Yanındayım' dediğine göre demek ki o da aynı kafada" "Özellikle vatandaşlarıma buradan sesleniyorum; elinizden geldiğince ne kadar yabancı, ne kadar Müslüman, ne kadar Türk varsa, oralarda biliyorsunuz, Afrika ülkelerinden Müslüman kardeşlerimiz var. Bunların hepsiyle çalışmalar yapmaları lazım. Şu an da İslam İşbirliği Teşkilatı, Hollanda'ya çok ciddi bir kınama yayınladı, bu tavırları sebebiyle. Hepsinin, özellikle yabancı düşmanı olarak davranan bu iki partiye kesin tavır koymaları lazım" "Şimdi göreceksiniz, AİHM'e de gideceğiz, bütün bakan arkadaşlarımızın hepsi gerekli yerlere müracaatları yapacaklar, verilecek kararı, neticeyi de şimdiden biliyorum ama biz gereğini yapacağız. Biz yapalım, onlar yine bildiklerini okusun, sonra biz de bildiğimizi okuruz. Türkiye artık güçlenen bir ülke ve güçlenmeye devam ediyoruz. Onları çıldırtan da bu zaten. 'Bu kadar güçlenemezsiniz' diyorlar. Biz de 'güçleneceğiz' diyoruz" "Hayır diyenlerin şu anda oturduğu nokta bu. Kandil, terör örgütleri, bunların hepsi hayır diyor. FETÖ hayır diyor. Yani Türkiye'ye darbe girişiminde bulunanların hayır dediği bir sürecin içerisinde benim yerli, milli, samimi vatandaşlarım, kardeşlerim bu ülkenin birliği, beraberliği için evet kampanyasına gerekli desteği vereceğine inanıyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında
Editör: Turkinfo.nl
13 Mart 2017 - 15:20
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in de Hollanda'nın yanında yer aldığını belirterek, "Sana yazıklar olsun ya! Demek ki sen de aynı kafadasın. Bu, bu demektir. 'Yanındayım' dediğine göre demek ki o da aynı kafada." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber-ATV ortak canlı yayınında "Cumhurbaşkanı ile Gündem Özel" programına katıldı.

Erdoğan, çarşamba günü Hollanda'da yapılacak seçimlerdeki adaylardan birinin tam anlamıyla dört dörtlük ırkçı olduğunu kaydederek, bu kişinin "Hollanda'yı terk edin" şeklinde tehditlerde bulunduğunu söyledi.

"Hollanda'ya o insanları sen mi getirdin ki tehdit ediyorsun? Sen kimsin? Haddini bil." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir diğeri de başbakan iken münasebetlerimizin iyi olduğu birisiydi. O da kalkmış olayın olduğu gece bizim Başbakanımıza meydan okuyor. 'Burayı terk etmesi lazım' diyor. Peki sen bundan sonra Türkiye'nin kapısını nasıl çalacaksın? Şu anda biz oturacağız, Sayın Başbakan ile bunları konuşacağız, kesinlikle bizler de diplomatik yaptırımlarımız neyse bunları yaptıracağız. Ben öyle kuru kuruya özür dilemeyi, hiçbir şeye değişmem. Bunların ne olduğunu, cemaziyelevvellerini biliriz. Bugün bir İsviçre gazetesinde atılan başlık, çok çok manidar. Şuraya baksanıza. Ama seviniyorum, mutluyum. Niye? İsviçre bu gazetelerle Türkçe'yi öğreniyor. Ne diyor burada, 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın' Şimdi burada doğru söylüyor biliyor musunuz? Niye? Diktatörlüğüm yok ki. Bu ne demektir, aslında tersinden okursanız evet demektir. Bunlar Türkçe'yi öyle veya böyle öğrenecekler. Bunlar özellikle de hesaplarını er veya geç verecekler ama süratle Hollanda olayının hesabını, diplomatik açıdan bir defa soracağız. Bunu ortada bırakamayız."

-"Bunların Viyana sözleşmesi faşistlikleridir"

Erdoğan, "Hollanda Büyükelçisi gelmesin" diye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun gereğini söylediğini belirterek, "Bizim zaten şu anda orada büyükelçimiz yok. Oradaki büyükelçi benim şu andaki danışmanım. Şu anda orada maslahatgüzarımız var ve görevinde. Fakat bunu hemen görüşeceğiz Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanımızla. Bunlar tabii öyle Viyana Sözleşmesi, şu, bu diye öyle bir derdi yok. Hepsi bunların ayakları altında. Bunların Viyana Sözleşmesi faşistlikleridir. Nazizm. Bunlar neonazizm diyebiliriz. Yeni nazi akımı diyebiliriz. Bunların Viyana Sözleşmesi anlayışı budur. Ya biz ne yapıyoruz? Viyana Sözleşmesinde bu var. Bu başkonsolosluk nedir? Bunların toprağıdır ya! Gelen kim? Dokunulmazlığı olan bir bakandır. Araç dokunulmazlığı olan bir araçtır. Diplomatik bir araçtır. Bu gelip de kendi binasına giremeyecek de nereye girecek? Bunlar yani uluslararası bir hukuk var, hukuk çerçevesinde adım atalım, böyle bir şey yok." diye konuştu.

- "İşlerine geldiği zaman, kendilerine göre uluslararası hukuk derler"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda'nın ne kadar atı, iti varsa hepsini oraya topladığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O iti ne yaptı? Hüseyin kardeşimiz, evladımızın af edersiniz baldırını ısırdı. Dün gece kendisiyle konuştum, '3 ay kadar işe gidemezsin' dendi. Orada 32 vatandaşımız yaralandı. Bunların 7'sinin durumu ağır, diğerleri demir coplarla aldıkları darbeler vasıtasıyla yaralandı. Yine A Haberin muhabirine coplarla vurdular. Ondan sonra bir de kamerayla yerlerde sürülen bir basın mensubu vardı. 17 gözaltı yaptılar. O atları vatandaşın üzerine sürmeleri, köpeklerle saldırmaları, onların gerçek yüzünü gösteriyor. Orada at izi, it izine tam karıştı, yaptıkları iş bu ve ne yazık ki Batı'nın gerçek yüzünü gösteriyorlar. Biz böyle görmek istemezdik. Almanya'nın Şansölyesi de Hollanda'nın yanında yer alıyor. Sana yazıklar olsun ya! Demek ki sen de aynı kafadasın. Bu, bu demektir. 'Yanındayım' dediğine göre, demek ki o da aynı kafada. Biz kişinin sevdikleriyle yan yana olduğuna inananlardanız ve bunların yaptıklarının kesinlikle ne Avrupa Birliği müktesebatına ne de Venedik, hiçbir yere uyar tarafı yoktur. Ne İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine, hiçbir yerde bunların yeri yoktur. Zaten bunlar aslında hukuk ve kanun tanımazdır. Bunlar işlerine geldiği zaman kendilerine göre uluslararası hukuk derler. Biz bunları AİHM'de yaşamadık mı? Yaşadık. Şimdi göreceksiniz, AİHM'e de gideceğiz, bütün bakan arkadaşlarımızın hepsi gerekli yerlere müracaatları yapacaklar, verilecek kararı, neticeyi de şimdiden biliyorum ama biz gereğini yapacağız. Biz yapalım, onlar yine bildiklerini okusun, sonra biz de bildiğimizi okuruz. Türkiye artık güçlenen bir ülke ve güçlenmeye devam ediyoruz. Onları çıldırtan da bu zaten. 'Bu kadar güçlenemezsiniz' diyorlar. Biz de 'güçleneceğiz' diyoruz."

- "Beni bütün Alman halkına tanıttılar, bundan dolayı çok mutluyum"

Avrupa medyasında manşetlerde sürekli kendi fotoğrafının olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Çok sağolsunlar beni bütün Alman halkına tanıttılar, bundan dolayı çok mutluyum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda'daki olayın çarşamba günü yapılacak seçim olduğunu aktararak, "Şimdi orada başabaş noktasına gelmişler bu ikisi. 'Bu arada bir, iki, üç milletvekili daha koparabilirsem hükümet kurma görevini alırım.' Hükümet kurma görevini alırsın da sen acaba yeter sayıya ulaşabilecek misin? Ulaşamadığın takdirde koalisyona mahkumsun. Zaten buralar hep koalisyonla yönetiliyor, öyle bir durumları da var. Öyle veya böyle, özellikle vatandaşlarıma buradan sesleniyorum; elinizden geldiğince ne kadar yabancı, ne kadar Müslüman, ne kadar Türk varsa, oralarda biliyorsunuz, Afrika ülkelerinden Müslüman kardeşlerimiz var. Bunların hepsiyle çalışmalar yapmaları lazım. Şu an da İslam İşbirliği Teşkilatı, Hollanda'ya çok ciddi bir kınama yayınladı, bu tavırları sebebiyle. Hepsinin, özellikle yabancı düşmanı olarak davranan bu iki partiye, kesin tavır koymaları lazım. Bunları oylarıyla kesin desteklememeleri lazım. En ağır yaptırım bu. Bunu yapmaları, başarmaları ve çalışmaları lazım." değerlendirmesinde bulundu.

- "Sen bir daha benim kapımı çalamazsın"

Erdoğan, evet kampanyası için kendi bakanına konuşma imkanı vermeyenlerin hayır için oraya giden Barolar Birliği Başkanının kampanya yapmasına izin verdiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Barolar Birliği Başkanı, Türkiye'den başladı, Avrupa'yı dolaşıyor ve bu hukukçu. Barolar Birliği Başkanının oralarda böyle bir çalışmayı yapması ne demektir biliyor musun? 'Türkiye'de benim konumum bundan sonra bellidir.' Sen şimdi hukuk içinde bundan sonra Türkiye'de acaba yönetimde olanlarla nasıl bir araya geleceksin? Sen bir daha benim kapımı çalamazsın, kapattın kapıyı. Niye? Çünkü sen Barolar Birliğinin Başkanısın. Yani hukuk nedir, bunu bildiğini iddia eden bir kurumun başkanısın. Böyle bir şeyi sen yapamazsın. Sen şu anda siyasetçi değilsin. Böyle bir şeyi yaptığın anda, karşısına yarın bunun faturası çıkar. Nitekim birçok baro bu noktada isyanda, artık o bizi temsil etmiyor noktasındalar. Gittiği yerlerde ne yazık ki bazı yerlerde terör örgütleriyle iltisaklı olanlarla da beraber oluyor. Tabii burada HDP'li, CHP'li bütün vekillerle birlikte buraları dolaşıyor ve kampanyayı birlikte yürütüyorlar. Dolayısıyla 'hayır' diyenlerin şu anda oturduğu nokta bu. Kandil, terör örgütleri bunların hepsi 'hayır' diyor. FETÖ 'hayır' diyor. Yani Türkiye'ye darbe girişiminde bulunanların 'hayır' dediği bir sürecin içerisinde benim yerli, milli, samimi vatandaşlarım, kardeşlerim bu ülkenin birliği, beraberliği için evet kampanyasına gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Bundan hiç şüphem yok. İşte bakın kimler bize nasıl saldırıyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanına diktatör diyecek kadar ileri giden işte İsviçre'nin en çok satan gazetesi diye geçinenler ve oradaki benim Türk kardeşlerimi aldatmak için de Türkçe başlık atmak suretiyle böyle bir kampanyayı sürdürenlere karşı, ben inanıyorum ki milli, yerli düşünen vatandaşlarım, 16 Nisan'da gereken cevabı 'evet' demek suretiyle sandıkta ortaya koyacaktır."

(Sürecek)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum