Reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan Şili'de

Erdoğan, BM ECLAC Konferansı'nda konuştu: (2) "(Sığınmacı sorunu) Yaşanan krizin çözümü için katkıda bulunmak tüm insanlığın ortak görevidir. Küresel düzeyde kalkınmanın yolu, barış ve istikrarın tüm dünyada hakim olmasından geçiyor. Uluslararası toplum bu insani krize çözüm bulamazsa, küresel kalkınma çabalarının meşruiyeti vicdanlar tarafından sorgulanmaya başlanacaktır" "Sığınmacı krizi, bugün bölgesel gibi görünse de aslında küresel bir sorun. Dün olayları dışarıdan izleyen Avrupa ülkeleri, bugün sığınmacı krizini kendi içlerinde en derin şekilde yaşıyorlar. Şimdi bağırmaya başladılar, 'bize gelmesin' diyorlar. Peki 2,5 milyon insanın ülkesine sığındığı Türkiye ne yapsın?" "Alınan güvenlik önlemleri ve kapatılan kapılar sığınmacı ve göç akımlarını engellemeye yetmiyor. Almanya bizden daha mı fakir? Fransa bizden daha mı fakir? Hollanda, Belçika bunlar bizden daha mı fakir? Bunlar kapılarını kapatıyor, biz ise tam aksine kapılarımızı açıyoruz. Niye? Gökten yağdırılan tüm o bombalara karşı, kaçan insanlara bizim başka yapacak hiç bir şeyimiz yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan Şili'de
Editör: Turkinfo.nl
01 Şubat 2016 - 20:34
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sığınmacı krizinin çözümü için katkıda bulunmanın tüm insanlığın ortak görevi olduğunu belirterek, "Küresel düzeyde kalkınmanın yolu, barış ve istikrarın tüm dünyada hakim olmasından geçiyor. Uluslararası toplum bu insani krize çözüm bulamazsa, küresel kalkınma çabalarının meşruiyeti vicdanlar tarafından sorgulanmaya başlanacaktır" dedi.

Erdoğan, Şili'de Birleşmiş Milletler (BM) Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu'ndaki (ECLAC) konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye olarak, Suriye'de iç savaş öncesinde Esed rejimini "halkın demokratik taleplerine kulak vermesi ve gerekli reformları yapması" için defalarca uyardıklarını, ancak Esed rejiminin uyarıları dinlemediği gibi sivil halka karşı varil bombası, balistik füzeler ve kimyasal silahlar kullanarak başlattığı savaşın şiddetini artırdığını söyledi.

Rusya ve İran'ın da Suriye rejiminin yanında yer aldığını, birlikte insanları öldürdüklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye'deki insani kriz, beraberinde ciddi bir sığınmacı akımı getirmiştir. Burada BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre 'dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke' cumhurbaşkanı olarak bulunuyorum. Latin Amerika ve Karayipler coğrafyasının bu krizin çözümü konusunda uluslararası alanda yapabileceği önemli katkılar olduğuna inanıyorum. Sığınmacı krizi, bugün bölgesel gibi görünse de aslında küresel bir sorun. Dün olayları dışarıdan izleyen Avrupa ülkeleri, bugün sığınmacı krizini kendi içlerinde en derin şekilde yaşıyorlar. Şimdi bağırmaya başladılar, 'bize gelmesin' diyorlar. Peki 2,5 milyon insanın ülkesine sığındığı Türkiye ne yapsın? Bize kimseden maddi bir destek de gelmiyor, Türkiye'ye şuana kadar gelen destek dışarıdan 420 milyon dolardır. Yaptığımız harcama 9 milyar doları aşmıştır. Fakat Türkiye, 'acaba bize bir yerden yardım gelir mi gelmez mi' buna bakmıyor. Kapılarını kimseye kapamadı, gelen kim olursa olsun, ırkı, dini, dili bunlara bakmadı, kapısını açtı."

Türkiye'nin sınırlarına gelenlere insan nazarıyla baktığını, 7'den 70'e ölümden, bombalardan kaçan insanlara kapısını kapatamayacağını dile getiren Erdoğan, çadır kentlerin, konteyner kentlerin kurulduğunu, Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarla eğitimden sağlığa, giyimden yemeğe kadar, Suriye ve Irak'tan gelen insanlara her türlü desteği verdiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bakımdan yaşanan krizin çözümü için katkıda bulunmak tüm insanlığın ortak görevidir. Küresel düzeyde kalkınmanın yolu barış ve istikrarın tüm dünyada hakim olmasından geçiyor. Uluslararası toplum bu insani krize çözüm bulamazsa, küresel kalkınma çabalarının meşruiyeti vicdanlar tarafından sorgulanmaya başlanacaktır" diye konuştu.

Bir tarafta masum insanlar kitleler halinde öldürülürken, diğer tarafta ekonomik gelişmelerden söz edilmesinin de insani ve sürdürülebilir bir durum olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Sınırları sermaye, mal ve enerji akımlarına açan ancak hayatlarını kurtarmak için gelen insanlara kapatan bir anlayışı biz asla kabul edemeyiz, böyle bir anlayış olamaz" dedi.

Türkiye'nin dönem başkanlığında Kasım 2015'te Antalya'da toplanan G-20 Liderler Zirvesi'nde, sığınmacı krizinin gündemde yer almasına özel önem verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Mevcut resim küresel sınamalara karşı, küresel çözümler getirilmesi ilkesinin doğruluğunu bizlere bir kez daha gösteriyor. Alınan güvenlik önlemleri ve kapatılan kapılar sığınmacı ve göç akımlarını engellemeye yetmiyor. Almanya bizden daha mı fakir? Fransa bizden daha mı fakir? Hollanda, Belçika bunlar bizden daha mı fakir? Bunlar kapılarını kapatıyor, biz ise tam aksine kapılarımızı açıyoruz. Niye? Gökten yağdırılan tüm o bombalara karşı, kaçan insanlara bizim başka yapacak hiç bir şeyimiz yok. Biz kapılarımızı da açtık, gönlümüzü de açtık ve onları şu anda misafir ediyoruz.

İnsanların canları pahasına çıktıkları yolculuklar, içinde bulundukları durumun vahametini acıkça gösteriyor. Geçen yıl BM Mülteciler Yüksek Komisyonu Başkanı Guterres misafirimdi, kamp ziyaretinde bulunduk. O gün orada akşam yemeğinde bir konuşma yaptı, 'dünyanın hiçbir yerinde bu kadar mükemmel bir kamp görmedim' dedi. Yaparsak en güzelini yapacağız ve biz bunu başardık, keşke gücümüz yetse de bütün kampları konteyner kamp haline dönüştürsek ama bunu yapmanın ötesinde ben Sayın Obama'ya da Sayın Putin'e de diğer AB üyesi ülkelerin liderlerine G-20'de hepsiyle tek tek konuştum ve 'gelin Suriye'nin topraklarının kuzeyinde, orada bir şehir kuralım' dedim. Biz inşaatta mahir bir ülkeyiz ve donörler oluşsun, devleti destekler, biz oralarda konutlar inşa ederiz. Gerek Suriye'den çıkacak olan mültecilere gerekse Türkiye'deki mültecilere biz oralarda konutlar yapalım dedik. Bunun için terörden arındırılmış bölge, bir de uçuşa yasak bölge olarak orayı ilan etmemiz lazım ki bu insanlar korku içinde yaşamasınlar. Bu insanlar inanıyorum ki o zaman çok daha huzurlu olacaklardır ama hala cevap bekliyoruz."

Erdoğan, uluslararası toplumun sadece kendini kurtaracak güvenlik önemleri ve geçici acil durum yardımlarıyla yetinemeyeceğine işaret ederek, güçlü bir işbirliği içinde, sorumluluk ve yük paylaşımı ilkesiyle gerçekçi çözümler üretilmesi gerektiğini dile getirdi. Suriye'de yerlerinden edilmiş, ülke nüfusunun yarısına denk gelen, 12 milyon insan bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, bunlardan 2,5 milyonunun Türkiye'de, bir kısmının Lübnan, bir kısmının da Ürdün ve Irak'ta bulunduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'taki istikrarsızlık sebebiyle de yaklaşık 300 bin insanın Türkiye'ye sığındığını belirterek, "Bu Ezidi, bu Hristiyan, bu Müslüman demedik. Biz sadece insan noktasında hareket ettik. Sivil toplum kuruluşlarımızın ve vatandaşlarımızın mültecilere yaptığı doğrudan yardımlar, az önce açıkladığım 9 milyar doların dışındadır. Düzensiz göç hareketleri çok ciddi çalışmalar gerektiriyor. Sadece 2015 yılında denizlerde boğulmaktan kurtarıp, ülkemize getirdiğimiz sığınmacı sayısı yaklaşık 90 bin. Sahil güvenlik botlarımızla bunları denizlerden kurtardık ve ülkemize getirip, ondan sonra ülkelerine gönderdik" diye konuştu.

(Sürecek)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum