Reklam

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)

"Eğer misilleme düşüncesiyle yapıldıysa sadece kendilerini gülünç duruma düşürürler. Yani, Türkiye Cumhuriyeti böyle 3-5 tane teröristin, Frankfurt'ta, şurada, burada bayrak açmasıyla misilleme yapılacak bir ülke değildir" "Almanya'da Alman Anayasasını Koruma Komisyonu ya da komitesi var. Almanya'nın anayasal kurumlarından birisidir bu. Her yıl Almanya'nın temel milli güvenlik meseleleriyle ilgili raporlar yayınlar. Bunlar bağlayıcı raporlardır. Devletin çok ciddi, üst düzey raporlarıdır bunlar. Herhangi bir düşünce kuruluşunun ya da bir araştırmacının raporundan bahsetmiyorum. O komisyonun hazırladığı raporu, biz Sayın Steinmeier'in önüne koyduk. O raporda PKK'nın son 20 yılda Almanya'da nasıl örgütlendiğini, nasıl büyüdüğünü yaklaşık 50 sayfalık bir raporla kendileri anlatıyorlar. Fotoğraflarıyla, adresleriyle, dernekleriyle faaliyetleriyle vesaire... Bu raporu önlerine koyduğumuz halde bize diyorlar ki 'Ya evet doğru, yani bunlara bizim müdahale etmemiz lazım ama...' Bir ama geliyor ondan sonra ve bakıyorsunuz karşınıza bu Frankfurt'taki gösteri olarak çıkıyor"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)
Editör: Turkinfo.nl
19 Mart 2017 - 05:52
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya'nın Frankfurt kentinde terör örgütü PKK yandaşlarının miting yapmasına ilişkin "Eğer misilleme düşüncesiyle yapıldıysa sadece kendilerini gülünç duruma düşürürler. Yani, Türkiye Cumhuriyeti böyle 3-5 tane teröristin, Frankfurt'ta, şurada, burada bayrak açmasıyla misilleme yapılacak bir ülke değildir." dedi.

CNN Türk'te Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kalın, Türkiye düşmanlığının rasyonel bir tutum olmadığını söyledi.

Avrupa'nın genel olarak Türkiye için önemli bir ekonomik partner olduğuna işaret eden Kalın, ticaretin yüzde 45'ten fazlasının Avrupa ile yapıldığını, bu konularda bir sorun olmadığını, son 12-13 yıldır bu anlamda ciddi adımlar atıldığını söyledi.

İbrahim Kalın, Türkiye düşmanlığının ekonomi ve güvenlik açısından bakıldığında bir anlamı olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Yani Türkiye karşıtlığının, düşmanlığının, Erdoğan düşmanlığının Avrupa'nın güvenliği açısından da hiçbir rasyonel tarafı yok. Tam tersine, bazen bakıyorsunuz Türkiye istikrarsızlaşsa, Türkiye PKK, DEAŞ terörüyle uğraşmaya devam etse, Suriye, Irak kaynaklı güvenlik sorunlarıyla uğraşmaya devam etse, bundan Türkiye kadar Avrupa güvenliği de zarar görecek. Avrupa'daki aklı başında insanlar aslında bunu görüyorlar. Bunları kimler görmüyor? Popülizm yapan siyasiler görmüyor. Çünkü Avrupa'da yükselen aşırı sağcı popülist bir dalga var. Bu dalga Avrupa'daki ana akım siyasetin rengini belirlemeye başlamış durumda. İşte Hollanda'da bunun örneğini gördük. Buna karşı alternatif siyasetler üretmek yerine, ana akım siyasiler aşırı sağcı yaklaşımlara prim vererek, onlardan rol çalarak kendilerine bir konum elde etmeye çalışıyorlar. Bunun birinci hedefi de bu tür gerilimler olduğu zaman orada yaşayan Müslüman azınlıklar, hassaten de Türkler."

Hollanda'da yaşanan hadisede köpeğin ısırdığı Hüseyin Kurt'un boynunun da kırıldığı haberini aldıklarını dile getiren Kalın, "Bakıyorsunuz bu muameleyi hak edecek ne yaptı bu arkadaşımız orada? Ki Hollanda, Avrupa'da özgürlüklerin en sınırsız olduğu ülkedir. Değil mi? Ama burada bir anda bakıyorsunuz ırkçı bir tepkinin bir anda ortaya çıktığını görüyorsunuz. Bu neyle izah edilebilir? Bu sadece 15 Mart Hollanda seçimiyle izah edilebilecek bir konu değil. Zaten bizim siyasilerimiz hangi partiden olursa olsun oraya Hollanda ya da Almanya seçimlerini konuşmaya gitmiyor, Türkiye'deki referandumu konuşmaya gidiyorlar. Dolayısıyla Hollanda siyasetini ilgilendiren bir konu yok burada."

Türk siyasiler tarafından yurt dışında yapılan programların vatandaş buluşması şeklinde gerçekleştirildiğini dile getiren Kalın, "Herkes gidiyor yapıyor. 'Evet' diyenler de 'hayır' diyenler de yapıyor." dedi.

Kalın, çifte standardı göstermesi açısından, Hollanda'nın Londra Büyükelçiliğinde ülkedeki seçimlerle ilgili bir etkinlik yapıldığını hatırlatarak, "Hollandalılar bunu Londra'da yaparken bir sorun yok. Aynısını bizim bakanlarımız ya da siyasilerimiz gidip Hollanda'da yapmak istediği zaman şu veya bu gerekçelerle 'Bunlara izin vermeyiz.' diyorlar. İki, yine Hollanda'da, Almanya'da 'hayır' kampanyası yürütenler var. Şu ana kadar bunların programlarının iptal edildiğine dair bir şey geldi mi?" değerlendirmesinde bulundu.

- Almanya'nın terör örgütü PKK'nın mitingine izin vermesi

Kalın, tüm bu yaşananlardan sonra Almanya'nın dün başka bir skandala daha imza attığını söyledi.

Bölücü terör örgütünün pankartlarının ve paçavralarının Frankfurt'ta yer aldığını ifade eden Kalın, "Geçen hafta bizim yaptığımız baskılar üzerine, Alman İçişleri Bakanlığı, bu tür sembollerin gösterilemeyeceğini, taşınamayacağını güya söylemişti. Bakın bu dün Frankfurt'ta oluyor. Frankfurt'un ortasında ve nevruz bahanesiyle, nevruzun adını da kirletmeye çalışıyor bu adamlar. Nevruz bahanesiyle, nevruz bizim de bayramımız. Yani onların kirleteceği bir bayram değil nevruz. Nevruz bahanesiyle ki dün 18 Mart yani nevruza daha 3 gün var. Nevruz bahanesiyle geliyorlar, orada bütün bölücü terör örgütünün bayrakları vesaire... Konu ne? 'Diktatöre karşı özgürlük mitingi'. Konu direkt Türkiye, konu direkt referandum. Çünkü PKK da referandumda 'hayır' diyor." diye konuştu.

Bunu Alman makamlarına söylediklerinde cevap veremediklerine dikkati çeken Kalın, dün Alman Büyükelçisinin Dışişlerine davet edildiğini, çağrıldığını ve en sert şekilde burada kınandığını söyledi.

Kalın, kendisinin de bu olayla ilgili akşam açıklama yaptığını anımsattı.

Çelik'in "Türkiye'nin son dönemde aldığı sert tutuma karşı bu bir misilleme mi? Çünkü uzunca bir süredir bu ölçekte pek bir yürüyüş, miting bu havada fazla hatırlamıyorum. Misille mi yapıyorlar?" sorusuna Kalın, "Eğer misilleme düşüncesiyle yapıldıysa sadece kendilerini gülünç duruma düşürürler. Yani, Türkiye Cumhuriyeti böyle 3-5 tane teröristin, Frankfurt'ta, şurada, burada bayrak açmasıyla misilleme yapılacak bir ülke değildir." şeklinde yanıt verdi.

Kalın, şöyle devam etti:

"O yüzden ben dün de söyledim. Bunu basın özgürlüğü, toplantı özgürlüğü vesaire ile izah etmeye çalışan Alman makamlarını biz ciddiyete davet ediyoruz. Ama ilginç olan bakın nedir biliyor musunuz? Şimdi bir taraftan Alman siyasiler ve yetkililer diyorlar ki; 'Türkiye'nin iç siyasi meselelerini bizim ülkelerimize taşımayın.' Tamam, eğer bunu tutarlı bir şekilde uygulayacaksak olabilir ama gerçekten öyle mi diye baktığınızda hiç de öyle olmadığını görüyoruz. İşte bu örnekte olduğu gibi. Yani bütün bu tartışmalardan sonra siz bakanlarımızın, milletvekillerimizin, yani seçilmiş, meşru temsilcilerin programlarını sudan bahanelerle iptal edeceksiniz ama dün Frankfurt'ta böyle bir terör örgütünün eylemine izin vereceksiniz. Onları koruma altına almak için binlerce polisi görevlendireceksiniz ve ondan sonra biz tepki koyunca da 'Ya Türkiye çok sert tepki veriyor' diyeceksiniz. Bunun izah edilir bir tarafı yok."

- "Biz durup dururken 'Almanya'da faşizan bir ruh dolanıyor' falan demedik"

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa'da vatandaş buluşmasına katılabileceği ihtimaline ilişkin bir soru üzerine, şu anda Erdoğan'ın yurt içi programlarının çok yoğun bir şekilde devam ettiğini hatırlattı.

Erdoğan'ın kesinleşmiş bir yurt dışı programının olmadığını vurgulayan Kalın, "Tabii şimdi Cumhurbaşkanımız şu ana kadar zannediyorum 10-11 ile gitti. Toplamda 30 il ziyaretimiz olacak. Büyükşehirlerin hepsine, referanduma kadar. Dolasıyla şimdi zaten şurada 26-27 günümüz kaldı, yanlış hatırlamıyorsam. Onu bir programa bakacağız." ifadelerini kullandı.

Devletin yürüyen başka işlerinin de olduğunu, bazı programların devam ettiğini belirten Kalın, "Mesela pazartesi günü, yarın Bakanlar Kurulu var. Salı günü Kuveyt Emiri, Türkiye'yi ziyaret ediyor. İşte çarşamba, perşembe, cuma günü yine il ziyaretleri var. Dolayısıyla bu yoğunluk içinde henüz kesinleşmedi." değerlendirmesini yaptı.

İbrahim Kalın, sunucu Çelik'in "Kesin bir program belli değil ama bir ihtimal de söz konusu olabilir mi? sorusuna karşılık "Tabii, olabilir." cevabını verdi.

Bu işi başlatan Alman makamlarının önce bir adım atması gerektiğini aktaran Kalın, olayların seçilmiş siyasilerin programlarının iptal edilmesiyle başladığını anımsattı.

Kalın, "Durup dururken başlamadı bu. Yani biz durup dururken 'Almanya'da faşizan bir ruh dolanıyor' falan demedik yani ya da Avrupa'da. Bu, Alman makamlarının bu politikasıyla başladı. Bir değil, iki değil, üç değil. Ardı ardına bu programlar iptal edilince haa dedik ki, 'Demek ki sistematik olarak burada başka bir tavır var ve 'evet' kampanyası yürütenlerin programları iptal edilirken, 'hayır' kampanyası yürütenlerin her tür programı yapabilmesi, artı Almanya'da işte PKK gibi, Almanya'nın da terör örgütü kabul ettiği grupların orada bu tür etkinlikleri yapabilmesi... Demek ki Almanya bu konuda tavır alıyor demektir bu."

"PKK'nın terör örgütü listesinden çıkarılması gibi bir girişim var. Bu böyle ete kemiğe bürünüp çok daha ciddi bir noktaya doğru gidiyor mu?" sorusunu Kalın, şöyle yanıtladı:

"Zaman zaman çeşitli Avrupa Birliği ülkelerinde milletvekillerinin bu tür teklifler verdiğini görüyoruz ama şu anda devletler düzeyinde, hükümetler düzeyinde bunun ciddiye alındığına dair bir emareyi görmedik. Fakat şöyle bir şey var. Şimdi bakın, aslında dün Almanya'da yaşanan en kötüsü. Bir tarafta siz diyorsunuz ki, 'PKK terör örgütüdür, benim de terör örgütleri listemdedir.' Ama arka planda, arka kapıdan bu adamları yine içeriye alıyorsunuz. Bunlara her türlü imkanı veriyorsunuz. Bakın, herhalde Avrupa'nın en güçlü istihbarat örgütlerinden birine sahip olan ülke Almanya'dır, değil mi? Aksi düşünülebilir mi? Şimdi mesela dün Frankfurt'ta yaşanan bu olayı Almanya çıkıp 'Ya yok, bunların PKK ile bir ilgisi yok. Bunlar başka gruplar' dese kim inanır buna? Hiç kimse inanmaz. Daha çarpıcı bir şey söyleyeyim size. Geçen sene Steinmeier ki şu anda Alman Cumhurbaşkanı oldu. Sayın Steinmeier, buraya geldiğinde, sayın Cumhurbaşkanımız kabul ettiklerinde, bu konuyu gene konuştuk. Bu yeni bir konu değil. PKK'nın Almanya'daki örgütlenmesi. Dedik ki bakın. Cumhurbaşkanımız bunu sayın Merkel'e de bunu defaatle söyledi. 'Bu adamlar sizin ülkenizde örgütleniyorlar, para topluyorlar, adam topluyorlar, propaganda yapıyorlar ve bütün bunları Türkiye'ye gönderip terör eylemleri yaptırıyorlar.' Delil nerede derseniz, 'Bakın bizim kendi istihbarat örgütlerimizin, Milli İstihbarat Teşkilatımızın ortaya koyduğu dosyalar var.'

Bunları koyduk, bakın bunların yanında size başka bir şey daha vereceğiz, Almanya'da Alman Anayasasını Koruma Komisyonu ya da komitesi var. Almanya'nın anayasal kurumlarından birisidir bu. Her yıl Almanya'nın temel milli güvenlik meseleleriyle ilgili raporlar yayınlar. Bunlar bağlayıcı raporlardır. Devletin çok ciddi, üst düzey raporlarıdır bunlar. Herhangi bir düşünce kuruluşunun ya da bir araştırmacının raporundan bahsetmiyorum. O komisyonun hazırladığı raporu, biz sayın Steinmeier'ın önüne koyduk. O raporda PKK'nın son 20 yılda Almanya'da nasıl örgütlendiğini, nasıl büyüdüğünü yaklaşık 50 sayfalık bir raporla kendileri anlatıyorlar. Fotoğraflarıyla, adresleriyle, dernekleriyle faaliyetleriyle vesaire... Bu raporu önlerine koyduğumuz halde bize diyorlar ki 'Ya evet doğru, yani bunlara bizim müdahale etmemiz lazım ama...' Bir ama geliyor ondan sonra ve bakıyorsunuz karşınıza bu Frankfurt'taki gösteri olarak çıkıyor."

(Sürecek)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum