Reklam
Reklam

Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi !

Avrupa halkları, siyasiler ve medya tarafından koyun gibi bilgilendirilir (!). Medya tarafından tek taraflı, sığ ve bilinçsizce bilgilendirilen (!) Avrupa halkı ile, dağdaki çobanın bile siyaset ve spor konularında tilki gibi bilinçli Türkler’i aynı kefeye koyamayız.

Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi !
Editör: Turkinfo.nl
22 Ocak 2020 - 06:01
Reklam

Örneğin, benim yaşadığım Hollanda’da halk, dünyada yaşanan gelişmeleri çok sığ bir şekilde takip edebiliyor.
İsterseniz, en son yaşanan, ABD’nin İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürmesi ve Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme konularını ele alalım.

Dünyada pek çok kişi, her gün daha da derinleşen olaylar karşısında korku ve huzursuzluk içindeyken, Hollanda’daki halk, medya ve siyasetçilerin kasıtlı söylemleri ile oyalanmaktadır. Hoş, ben buna kasıtlı yerine ‘bilgisizce’ de diyebilirim.
Hollanda medyası, ‘Türk askeri, petrol ve gaz için Libya’da’ ve ‘Amerika İranlı General’ı öldürdü’ başlıklı sığ haberler ile yetinirken, Türk medyasına baktığımız zaman, bu haberlerin ne kadar detaylı bir şekilde bilgilendirici olduğunu görüyoruz.

 

Olayların yaşandığı günlerde, Hollanda televizyonlarında genellikle, eşcinsellik, seks ve çok az iç siyaset konuları işlenirken, Türk televizyonlarında en az 10 tartışma programı vardı.
İç siyaset konularında çok çirkinleşen bizim tartışmacılar, dış siyaset konusunda daha ağırbaşlı görüldüler. Libya’yı anlatırlarken, Libya’nın Birleşmiş Milletler’deki konumu, resmi hükümet ile isyancı Hafter arasındaki savaş gibi konularda çok bilgili görünen tartışmacılar, Ortadoğu konusunda da birbirleriyle yarıştılar. Hoş, işin ucu iç siyasete dokunduğu zaman aynı tartışmacılar yine çirkinleştiler. (Bazıları da bocaladıkları zaman, karşısındakinin anlattıklarının anlaşılmaması için avazı çıktığı kadar bağrırılar. Bir tartışmacı açık açık, ‘Sırf söyledikleri duyulmasın diye bağırıyorum’ itirafında bile bulundu. İşte bu gibi durumları Hollanda televizyonlarında göremezsiniz.)

Ben şahsen CNN TÜRK ve HABER TÜRK’teki tartışmaları zaplarken, arada bir eşimin seyrettiği Hollanda televizyonuna da bakıyordum. Ne yalan söyleyeyim,eşim ile yaptığım kısa konuşma sırasında kendimi çok ayrıcalıklı hissettim. Hollanda televizyonlarındaki içi boş programlar ile Türk televizyonlarındaki programları değerlendirirken, Hollanda halkının koyun gibi bilgilendirildiğini, Türk halkının ise verilen bilgier ile tilkileştirildiğini düşündüm. 

Biliyorum, bazıları ‘Bu kadar da abartma Karaçay’ diyecekler. Hollanda gazetelerindeki köşe yazarları arasında tabii ki, konularında uzmanlaşmış yazarlar vardır. Bazı TV tartışmalarına katılan uzmanlar da vardır. Ama ne yalan söyleyeyim, ben şahsen Türkiye’deki uzman yorumcular ile Hollandalı yorumcular arasında, Türkler lehinde dağlar kadar fark olduğunu gözlemliyorum.

Ama bir fark var tabii. Türkiye’deki gazeteciler ve yorumcuların çoğu (yani hepsi değil), konuşma yaptıkları sıfata göre davranıyorlar ve adım atıyorlar. Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile söyleşi yaparlarken, tartışmaya hiç yeltenmiyorlar. Ne var ki, pozisyonu ne olursa olsun değişik sıfatlara karşı aslan kesiliyorlar. Örneğin, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile söyleşi yaparken, adeta aslan kesildiler ve saygıdan da uzak tartışmayı yeğlediler. Bu konuda en çok eleştirilen de Nagehan Alçı oldu..
Hollandalı gazeteci ve yorumcularda bunu göremezsiniz.

Çanlar çalıyor

Dünyadaki gelişmeleri yorumlayanlar arasında yer alan yazar Salim Koçak, ‘Çanlar kimin için çalıyor’ başlıklı yazısında bakınız ne diyor: 

Dünyanın en önde gelenlerinden kabul edilen Lübnanlı yazar ve fikir adamı Amin Maalouf, Uygarlıkların Batışı adlı son kitabında feryat etmekte, belki de dünyadaki her aydından daha da fazla bu gidişe dikkat çekmekte.

Adı geçen kitabının sayfalarında diyor ki Amin Maalouf:

’Tarihte ilk kez insan türünü başındaki her türlü felâketten kurtarıp bir özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.’

Demek ki binmişiz alâmete, gidiyoruz kıyamete. Buna toplu intihar da denilebilir. 
Ve demek ki çanlar insanlık için çalıyor.. 
O nedenle ve özellikle Irak’taki şu son ABD operasyonunun nelere gebe olduğundan da hareketle Amin Maolouf’un söyledikleri üzerinde ne kadar durup düşünülse, kafa yorulsa fazla olmayacaktır. Hiç olmazsa çocuklar ve torunlar için... ”


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum