Neden Hepimiz Dedikodu Yaparız ve Bu Aslında Neden Faydalıdır?
Büyük ihtimalle bugün hiç farkında olmadan dedikodu yaptınız. Belki sürekli geç kalan bir iş arkadaşınızdan bahsettiniz ya da bir arkadaşınızla başka birinin davranışları üzerine konuştunuz. Araştırmalara göre, insanlar günde ortalama 52 dakika boyunca dedikodu yapıyor. Üstelik bu sandığınız kadar kötü bir şey değil.
Dedikodunun itibarı genellikle kötüdür. Kötücül, arkadan iş çeviren ve yıkıcı bir davranış olarak görülür. Ancak Stanford Üniversitesi profesörlerinden Michele Gelfand'ın da aralarında bulunduğu bir araştırma ekibine göre, bu düşünce fazla yüzeysel. Aksine, dedikodu, neredeyse tüm insan topluluklarında görülen önemli bir sosyal mekanizma. Amacı, başkalarını kötülemek değil; iş birliğini güçlendirmek.
Mezopotamya’dan Modern Ofislere: Dedikodunun Yolculuğu
Dedikodu, insanlık tarihi kadar eski. Avcı-toplayıcılardan Antik Yunan’a kadar her toplumda, ortamda bulunmayan kişiler hakkında konuşuldu. Evrimsel açıdan bakıldığında bu durum şaşırtıcı olabilir. İnsanlar, kendilerine doğrudan fayda sağlamayan bilgileri neden paylaşsın?
Michele Gelfand ve ekibi bu sorunun cevabını oyun teorisine dayalı bir modelle araştırdı. Binlerce sanal insanı bazen dedikoducu, bazen fırsatçı, bazen de bencil olarak modellediler. Sonuçlar çarpıcıydı: Dedikoducular sadece hayatta kalmadı, aynı zamanda sistemin hâkim gücü haline geldi. Toplumların %90’ında, dedikoducular çoğunluğu oluşturdu.
Dedikodu, Aslında Bilgi Paylaşımıdır
Bu sonuç oldukça mantıklı: İnsanlar (ve bu durumda algoritmalar da) başkalarının kendileri hakkında konuştuğunu bildiklerinde daha az bencil davranıyor. Dedikoducular, güvenilirlik, iş birliği yeteneği veya bencillik gibi konularda bilgi paylaşarak sosyal davranışları şekillendiriyor. Bu da insanların daha düzgün davranmasına neden oluyor.
Elbette, bu mekanizma ancak bilgiler doğru olduğunda işe yarıyor. Yanlış veya kötü niyetli dedikodular kimseye fayda sağlamıyor. Ancak doğru gözlemler, insanlar arasındaki iş birliğini bile teşvik edebiliyor. Simülasyonda, insanlar özellikle tanınmış dedikoducularla iş birliği yapmayı tercih etti — hem kendi çıkarları için hem de toplum yararına.
Model ayrıca, "fırsatçı" denilen kişilerin de önemli bir rol oynadığını gösterdi. Fırsatçılar, dedikoducularla iş birliği yaparak kendi davranışlarının izlendiğini bildiklerinden daha dikkatli oluyor. Böylece, normların korunmasına dolaylı olarak katkıda bulunuyorlar.
Gelfand’a göre bu, son derece ilginç bir dinamik: Dedikoducular ve fırsatçılar birbirine ihtiyaç duyuyor. Dedikoducular güvenilir kaldığı sürece, toplum içindeki sosyal bağlar daha da güçleniyor.
Günde ortalama 52 dakika dedikodu yapıyoruz! Stanford araştırmasına göre, dedikodu aslında iş birliğini güçlendiriyor ve sosyal normları koruyor
Yorumlar
Kalan Karakter: