Yabancı gazetecilerce Türkiye

Yabancı gazetecilerce Türkiye

Yabancı gazetecilerce Türkiye
Editör: Turkinfo.nl
24 Ekim 2010 - 11:06
Jessica Maas (Hollanda Haber Ajansı) 3 yıldır Türkiye’de

Gücü elinde tutan elit kesim gücünü kaybediyor,

- Türkiye’deki değişimi nasıl yorumluyorsunuz? - Türkiye demokrasi yolunda hızla ilerliyor. Bazı insanlar bu değişimden korkuyor. Çünkü değişim çok hızlı gerçekleşiyor. - Sizce neden korkuyor insanlar? - İnsanlar, genel olarak değişimden korkar. Türkiye’de gücü elinde tutan elit kesim artık gücünü kaybetmeye başladı. Seçkinler, halkı fakir ve eğitimsiz olarak görüyordu ve bu nedenle onların yerine karar verme yetkisini kendilerinde buluyordu. Fakat günümüzde muhafazakâr halk, ekonomik gelişmeyle beraber gücü eline geçirmeye başladı. Bu değişim elit kesimi korkutmaya başladı. Elit kesim gücünü kaybetmek istemediği için bir kargaşa oluşuyor. - Sizce Türkiye’nin en önemli sorunları neler? - Bence Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, kutuplama. Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda yaşadığı sorunlar ve Kürt sorunu da önemli.

Referandum sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bence Türk demokrasisi adına önemli bir adım. Fakat açık olan şu ki Türkiye’nin tamamen yeni ve modern bir anayasaya ihtiyacı var. Avrupa, Türkiye’de olan gelişmeleri yakından takip ediyor. Referandum sonucunu da olumlu bir şekilde karşıladı. Referandum sonucu Türkiye’nin demokratikleşmesi adına önemli bir adımdı. - Türkiye’deki kadın erkek ilişkilerine nasıl bakıyorsunuz? - Bence demokratikleşme sürecinde yaşanan değişimlerin kadın haklarına da olumlu etkisi olacak. Fakat şu anda çözülmesi gereken çok sorun var; kadına karşı şiddet, töre cinayetleri, çocuk hakları, kadınların aktif politikaya katılması gibi.

Evet, Türkiye’nin AB üyesi olacağına inanıyorum. Fakat şu anda Avrupa’da rüzgârlar tersine dönmeye başladı. Birçok ülke daha milliyetçi ve İslamfobik hale gelmeye başladı. Türkiye bunun kurbanı oluyor. Ama her iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. - Türkiye’nin eksen kayması yaşadığını düşünüyor musunuz? - Türkiye’nin eksen kayması yaşadığına inanmıyorum. Ama Türkiye dış politikası çok büyük bir değişim geçiriyor, ülke daha çok dışa açılıyor ve bölgesel bir güç olma çabası içinde. Hem Müslüman hem batılı olması, kültürü, ekonomisini güçlendirmesi ve yapılan yeniliklerden dolayı dünya basını da Türkiye’ye akın ediyor. Hemen her gün haberlerde Türkiye hakkında bir analiz çıkıyor.

Amer Lafi (El Cezire muhabiri-Filistinli gazeteci) 16 yıldır Türkiye’de

Ülkeniz, bazı Arap devletlerine örnek oluyor

- Arap dünyası Türkiye’ye nasıl bakıyor? - Arap devletleriyle halk arasında farklı bakış açıları mevcut. Türkiye’yi rakip olarak görmeye başlayan ülkeler var. Çünkü Arap halkı, ‘Türkiye’deki hükümet az bir zamanda Türkiye’yi geliştirdi. Ama siz halkınız için hiçbir şey yapmıyorsunuz. Sadece koltuk derdindesiniz,’ diyor. Bu yüzden Türkiye, daha da başarılı olursa iktidarları için tehlikeli olacağını düşünüyorlar. Türkiye’nin uluslararası ve bölgesel rolünün iyiye gitmesini istemiyorlar. - Peki, Arap halkının bakış açısı... - Özellikle Başbakan Erdoğan’ın Filistin ile ilgili duruşu halk için çok önemli. Arap dünyasında o kadar popüler ki, Sayın Erdoğan seçimde aday olsa yüzde 100 oy alır. - İsrail ve Türkiye’nin arasındaki gerilimi nasıl yorumluyorsunuz? - İsrail’in Mavi Marmara ile ilgili özür dilemesi ve maddi-manevi tazminat vermesi gerekiyor. Türkiye bu taleplerinden geri adım atmamalı.

Türkiye’nin sorunlarına gelirsek... - Eğer Türkiye bölgesindeki devletler arasında arabulucu olmak istiyorsa, ilk başta iç sorunlarını çözmesi gerekiyor. Birinci sorun, Kürt sorunu. Oturup konuşarak, anlaşarak çözülür. İkinci sorun ise muhalefet ve hükümetin birbirine güvenmiyor olması. Hükümet ne yaparsa yapsın, altında başka şeyler aranıyor. Güven sorununun halledilmesi gerekli. - Türkiye’deki başörtüsü meselesini nasıl göruyorsunuz? - Yurtdışına çıktığımızda ‘Kim karşı başörtüsüne? Neden çözülmüyor?’ diye soruyorlar. Biz de, ‘Biz de anlamadık,’ diyoruz. Halk arasında böyle bir sorun yok. İdeolojik bir sorun hiç değil. Sadece siyasetin oluşturduğu bir sorun. Artık en kısa zamanda başörtüsü sorununun çözülmesi gerek. - Referandumu nasıl değerlendirirsiniz? - Bence referanduma ‘Evet,’ diyenlerin büyük bir kısmı, anayasa değişikliğindeki ilk aşama olduğu için ‘Evet,’ dedi. Bu yüzden hükümetten bir bekleyiş içindeler. Eğer AK Parti tek başına yeni bir anayasayı yapmaya kalkarsa, Türkiye için zor olur. - El Cezire televizyonunda Türkiye nasıl işleniyor? - Düzenli olarak Türkiye hakkında siyasi, ekonomik, kültürel haberler yapıyoruz. Hatta referandumdan bir hafta önce yorumları canlı yayınlarda vermeye başladık. Türkiye’nin rolü, bölgede çok önemli. Arap medyası da eskisi gibi değil. Eskiden çok nadiren söz ediliyordu. Şimdi ilk haber olarak Türkiye veriliyor.

Anna Kouvaraki (Atina Haber Ajansı muhabiri - Yunan gazeteci) 3 yıldır Türkiye’de

Türkiye vatandaşlığı kimliğinde buluşulmalı

- Türkiye hakkında gözlemleriniz neler? - Türkiye, gelişmiş bir ülke ve yükseliyor, insanlar çok çalışıyor. Hem Doğu ülkesi hem de Batı ülkesi ama tam olarak Avrupalı değil. Geldiğimde bazı temel şeyler beni rahatsız etti. - Neler rahatsız etti? - Gelmeden önce ‘Türkiye’de özgürlük yok,’ diye düşünüyordum. Geldikten sonra özellikle kadın hakları konusunda yanlış düşünmediğimi gördüm. Türkiye’de birçok erkeğin kadınlara şiddet uygulaması inanılmaz. Ayrıca örneğin başörtüsünde de; herkes istediği gibi giyinebilmeli.

Türkiye’de hangi sorunlar ilk sırada? - Türkiye’de azınlıkların sorunları var ama bunun dışında ciddi bir problem de birçok vatandaşın ölümüne sebep olan PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışma. Ayrıca siyasi ve toplumsal konularda fikir ayrılıkları var. Siyasi partiler bir türlü bir araya gelemiyor. - Azınlıklar konusunda ne düşünüyorsunuz? - ‘Sen Rumsun, sen Yahudisin,’ ayrımı olmamalı, insanlara farklı davranılmamalı. Oturduğu mahallede Rum olduklarının bilinmesini istemeyenler var. Bu insanlar korkuyor. 6-7 Eylül olayları hâlâ hafızalarda çünkü. Herkesin Türkiye vatandaşlığı kimliğinde buluşması lazım. Ruhban Okulu’nun açılması da bir gereklilik. Bir ülkede birçok kültürün bir arada olması medeniyetin göstergesi olabilir.

- Referandum sonuçları için neler diyeceksiniz? - Bence yapılan değişiklikler yeterli değil ama demokratikleşme yolunda olumlu bir adım. Anayasanın tümden değiştirilmesi gerekiyor. Bütün partilerin bir araya gelmesi gerekli. Yunan gazeteleri referandum sonuçlarına çok olumlu baktı. - AK Parti’yi Batı nasıl algılıyor? Sizce Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olabilir mi? - Batı’daki çoğu ülkenin, iktidar partisinin İslami veya dindar kimliğiyle ilgilendiğini zannetmiyorum. AK Parti, Türkiye’de AB’ye girmeye çalışan tek parti gibi. - Türkiye’deki yaşam nasıl, zorlukları neler? - Türkiye’deki insanlarla Yunanistan’daki insanlar arasında bir fark yok, benziyoruz. Ama erkeklerin tavrı garip. Türkiye’de kadın olarak yaşamak çok zor.

Jerome Bastion (France Radio Internationalle - Fransız gazeteci) 15 yıldır Türkiye’de

Burada mahalle baskısı değil, mahalle psikolojisi var

- Senelerdir Türkiye’de yaşıyorsunuz. Türkiye, Avrupa’dan nasıl görünüyor? - Meslektaşlarım Türkiye’ye ilk kez geldiklerinde çok şaşırıyor. Böyle modern bir ülke beklemiyorlar. Daha Doğulu, daha az gelişmiş ve daha dindar bir ülke sanıyorlar. - Türkiye’de bir kesimin Türkiye’ye şeriat gelecek korkusu var. - AK Parti için gizli bir ajandadan söz ediliyor. Neredeyse 10 senedir iktidardalar ve ülkeyi daha dindar yapmak istiyorlarsa daha önce başlarlardı. Şüphe etmeye gerek yok. Muhafazakârlar ama gördüm ki 10 senedir hiçbir şey değişmedi. ‘Yargıyı kontrol altına alıyorlar,’ deniyor ama her ülkede bu böyle. Hep mahalle baskısından söz ediyoruz. Bence mahalle baskısı değil de, mahalle psikolojisi diyebiliriz. - Türkiye’nin sorunları nedir sizce? - Siyasetteki kamplaşma, anlaşmazlık, kutuplaşma, iktidar ve muhalefetin beraber çalışmaması bence Türkiye’nin önemli sorunları. Türkiye, bu kamplaşmadan kurtulabilseydi daha demokratik ve güçlü bir ülke olurdu. Ayrıca Kürt sorunu da önemli bir problem.

Başörtüsü konusunda ne düşünüyorsunuz? - İlk Türkiye’ye geldiğimde başörtülü başörtüsüz, modern muhafazakâr insanların iç içe yaşadıklarını gördüm. İnsanlar arasında bir gerginlik yok. Sadece siyasi bakımdan sorunlar var. Bence başörtülü kadınlara üniversitelerin açılması lazım. - ‘Laiklik Türkiye’de tehlikede değil,’ diyorsunuz yani? - Evet, laiklik Türkiye’de tehlikede değil. ‘Türkiye, Fransa’ya benziyor,’ deniyor ama iki laiklik birbirine benzemiyor. Her ülkedeki durum farklı. Fransa bile Türkiye’yi örnek olarak görüyor. Laiklik kavramı zamanla ülkenin ya da toplumun değişimiyle de değişiyor. Kesinlikle laiklik modelinin de değişmesi ve dünyaya adapte olması lazım.

Referandum sonuçları için neler diyeceksiniz? - Avrupa’da referandum sonuçları sonucunda Erdoğan, ‘durdurulamaz bir adam’ olarak görüldü ve kazandı diye bakıldı. Ama anayasa değişikliği bence yeterli değil. Demokrasi için bir ilk adım olarak görüyorum. Hükümet, muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte tamamen sivil bir anayasa için çalışmalar yapmalı. BDP’nin de dahil olması lazım. - Türkiye’nin eksen kayması yaşadığını düşünüyor musunuz? - Türkiye’yi Avrupa’da istemiyorlar ve çoğu lider bunu bahane olarak kullanıyor. Türkiye, daha dengeli bir tutum sergiliyor. Bence eksen kayması yok. Hâlâ Avrupalı olmak istiyor, elinden geleni de yapıyor. Ama bölgesindeki ülkelerle daha yakın bir diplomasi sağlıyor. Bence bu, Türkiye için çok iyi.

Andrew Finkel (Today’s Zaman yazarı - ABD’li gazeteci) 20 yıldır Türkiye’de

Bir birey başörtüsü örtmek istiyorsa bırakın örtsün

- Türkiye’nin değişimini nasıl yorumluyorsunuz? - Türkiye’nin geçmişte gücü yoktu. Zayıf olduğu için istikrarsızlıktan güç alıyordu. Avrupa’dan takdir bekleyen bir çocuk gibiydi. Bu kompleksten kurtuldu ama Türkiye hâlâ bir ikilem yaşıyor. Bu da, genç bir ülke olmasından kaynaklanıyor. Olgunlaşacak ama daha zaman var. Şu anki gücünü de ekonomisinden alıyor. Artık ‘Coğrafi konumumuz önemli,’ söylevinden ‘Biz önemliyiz,’e geçmeye başladı. - AK Parti’nin İslami geçmişine Avrupa nasıl bakıyor? - Avrupa için AK Parti’nin İslami bir geçmişten gelmesi büyük bir engel teşkil etmiyor. Çünkü Türkiye çok farklı bir ülke. Öyle şeriat hükümleriyle yönetilecek bir ülke değil. Avrupa’nın korkusu Türkiye’de hükümet ve muhalefet sisteminin iyi çalışmaması.

- Referandum sonuçları için neler diyeceksiniz? - Herkesin ‘evet’ verme nedeni farklıydı. Avrupa, ‘Hükümet güven oyunu geçti,’ diye baktı. Ülkeler, Türkiye’nin dindarlaşıp dindarlaşmadığına bakmıyor. İstikrarlı bir Türkiye mi, değil mi, buna bakıyor ve istikrarlı bir Türkiye istiyorlar. - Türkiye’nin başlıca sorunları sizce nasıl çözülür? - 89 yılında ‘Türkiye hukuk dışındaki eylemlere izin vermemeli ama aynı zamanda Kürtlerin doğal haklarını da korumalı,’ diyorduk. O dönem Türkiye bunu yapmadı. Bu durumu çok eleştirdiğim için bu memleketten beni bile kovmaya çalıştılar. Bu sorun ancak herkese demokratik hakların verilmesiyle çözülür. Kürtçe konuşmak isteyen konuşmalı, başörtüsü takmak isteyen takmalı, istemeyen de takmamalı. - Ergenekon için ne dersiniz? - ‘Ergenekon iyi kurulmuş bir komplo,’ diyenler var. Bence bir gerçek var ki o da, 90’lı yılların o meçhul döneminde ben bile mahkemeye verildim. Derin devlet aileme bile saldırdı. İşten attırıldım. Neden atıldım? Devlet içindeki bir adam yaptırdı bunu. O dönem ülkede yapılan şeylerde kim neyi yapmış ispatlanamıyordu.

AK Parti hakkında ne düşünüyorsunuz? - İstikrar, tek partinin iktidarda olmasından kaynaklanıyor. AK Parti orta bir yol buldu. Dünyaya kendini kabul ettirmek istedi. IMF ve Avrupa Birliği müzakerelerinde yer aldı. Ama bugünkü AK Parti dünkü AK Parti değil. Kendi politikasını yaratıyor. ‘IMF’ye ihtiyacımız yok. Avrupa Birliği’ni biz istersek seçeriz, şart değil,’ diyen bir özgüvene sahip. - Peki, muhalefet partileri... - CHP’nin işi biraz zor. CHP’nin, Türkiye’nin orta alanında durması gerekiyor. Kendini değiştirmesi lazım. Böyle devam ederse bir daha seçim kazanamayacak. Kemal Kılıçdaroğlu kusursuz bir lider değil. Ama gene de değişimi sağlayabilir ve ileride seçimleri kazanabilir.
Kaynak: Sabah

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum