Bununla birlikte pozitif bakış açısı denilince sanki bir anlam kargaşası mı oluşmaya başladı?
Ne yaşarsak yaşayalım, hangi durum ile karşılaşırsak karşılaşalım, olumsuz taraflarını görmezden gelip hiç üzerimize alınmadan hayata pembe gözlüklerle bakmak, ya da etrafımızda sadece çiçek, böcek ve kelebeklerin uçuştuğunu varsayıp, yılan ve çıyanı görmezden gelmek midir pozitiflik?
Sürekli sevgi pıtırcığı rollerine girip çevrenizdekilere sahte gülücükler yaymak mıdır?
Yüzünüz gülerken, gözleriniz öfke saçıyor, kalbiniz hâlâ kin tutuyorsa burada pozitiflikten bahsedilemez.
Bu öfkenin kaynağına inip, orası onarılmadan gerçek bir gülümseme olamaz.
“Çok mutluyum, güzelim, huzurluyum, yaşamak harika” ifadelerini diliniz söylerken kalbiniz buna ikna olmuyorsa, orada bir durun. Bir yerlerde bir şeyi eksik ya da yanlış yapıyorsunuzdur.
Sahte pozitiflik, sorunlarını çözemeyen insanlar için geçici bir kaçıştır.
Çoğu zaman sosyal medyada görüyorum. Kişi sevgilisinden ya da eşinden yeni ayrılmış, belli ki yarası daha taze, ona göndermeler yapıyor.
Paylaşımlarındaki temalar şu şekilde:
“Yıkılmadım, ayaktayım, sensiz de çok mutluyum!”
Kimi kandırıyorsun? Ya da buna gerek var mı?
Önce bir yıkıl, ne olacak? Bundan doğal ne var? Sevdiğinden ayrılmışsın. Ya da yuvan dağılmış. İnsan duyarsız kalabilir mi? Kal biraz orada, yasını doya doya tut. Öfken varsa boşalt. Gerekiyorsa biraz depresyona gir (abartmadan, geri çıkmasını bilmek koşuluyla tabii ki 😊), duygularına izin ver, doğal olan sürece bırak yaşansın.
Kal orada, diplerde gezin biraz ki sıçraman kolay olsun.
“Enerji yasasına göre, dibin daha dibi olmadığı için, bir şey ne kadar hızlı yere çakılırsa o kadar hızlı yükselir.”
Duygularının tamamen topraklanmasına izin ver. İşte o zaman ne kendini ne de başkalarını kandırmadan, yepyeni bir enerji ile daha sağlam, dimdik ayağa kalkarsın.
Pozitiflik negatife direnmek değildir!
Olan ya da yaşanan ne ise, bize verdiği duyguyu acı ya da tatlı ayırımı yapmadan olduğu gibi kabul etmek, onunla yüzleşmek, onu sindirmek, şerrin içindeki hayrı fark etmektir.
Yani negatifi yaşarken içindeki pozitifi damıtmaktır!
Olumlu bakış, kontrolü duygularımızın eline verip sahte bir teselli ile rüyalarda gezinmek değil; aynı zamanda mantığımıza da söz hakkı verip, hakikat penceresinden bakarak ayaklarımızın gerçek dünyaya bastığını hissetmektir.
Bu bir yaşam tarzı ve bir duruş şeklidir. Düşünceyi hâle çevirmektir.
Dış etkenler değişse de içindeki huzurun her şeyden bağımsız daimiliğidir.
Yasınızı tutarken, yaşama bağlılıktan kopmamaktır.
Acının içindeki teselliyi duyabilmektir!
“Artık yoruldum, ben de mutluluğu ve huzuru hak ediyorum” diyorsanız, öncelikle kurban psikolojisinden çıkmalısınız.
Her şer de gelip sizi bulmuyor.
Suçlu doğuştan yazılan kötü kaderiniz, sizi anlamayan insanlar değildir.
Suçlu sizin bakış açınızdır!
Suçlu sizin yaşama karşı duruşunuzdur!
Bu nedenle, pozitif kalın!
Ama sahtesine değil, orijinaline sarılın! 😊
Hoşça kalın.
Yaşam ve Nefes Koçu
Ülkü Doğmuş
Yorumlar
Kalan Karakter: