Amerikan Gallup araştırma şirketinin yaptığı refah anketi, Ermenistan ve Ermeni diasporasının soykırım ipine neden sıkı sıkıya sarıldığını bir kez daha ortaya koydu. Araştırmaya göre Ermenistan halkının sadece % 12si hayatından memnun. Bir başka deyişle her sekiz Ermenistan vatandaşından sadece birisi hayatından memnun. Tabi bunun nedenini Ermeni yetkililere soracak olursanız yine suçlu olarak Türkiyeyi ilan ediyorlar.
Tarihi gerçekleri ellerinin tersiyle itip, kurdukları hayal dünyasında yaşamaya alışık Ermenistan yönetimine de hak vermek(!) gerek. Komşularıyla sorunlu, içine kapanık, ekonomisi perişan, beceriksiz yöneticilerin elinde kalmış, Rusyanın kanatları altında yaşamayı alışkanlık haline getirmiş, özgüveni yerlerde sürünen minicik bir ülke. Rusya´nın yap dediğini yapan, bir yandan da son bir yüzyıldır ABDyi idare etmeye çalışan, medet uman bir ülke Ermenistan.
Arjantinli Ermeni iş adamı Eduardo Ernekyanın Azatutyun radyosuna verdiği demeçte Ermeni ekonomisinin bugünkü durumunu değerlendirirken, Ermenistanın izole edilmiş bir ülkeye göre ekonomisinin oldukça iyi olduğunu söylemesini ise hoş bir latife olarak kabul ediyoruz.
Obamadan yüz bulamadılar, umut Kardashianda...
24 Nisan dolayısı ile soykırım propagandasının gazına sonuna kadar basan Ermenistan, her zamanki gibi ABD yönetiminden sıcak mesajlar bekledi. Amerika Ermeniler Ulusal Kongresi (ANCA) doğu kanadı başkanı Andrew Kiziryan, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Barack Obamaya bir mektup yazarak Montebelloda bulunan Ermeni Soykırım kurbanlar anıtına çelenk koymasını rica etti. Beyaz Sarayın Andrew Kiziryana dalga geçercesine verdiği program yoğunluğu cevabı Ermenileri iyice çileden çıkarttı.
Tabi, Ermeniler, Başkanlık seçimi öncesinde oy almak için soykırım konusunda sıcak mesajlar veren Obamanın bunun devamını getireceğini sanıyorlardı. Kiziryanın, Amerika Ermeni cemaati Obamanın seçim kampanyasında 2008 yılında verdiği sözünü tutacağını ve 24 Nisanda Soykırım sözünü dile getireceğini bekliyordu sözleri Ermenilerin çaresizliğinin bir kanıtı olarak tarihe not düştü. 21 Nisanda da ABDnin Calver Cityde bulunan Sony sineması önünde bin 500 Ermeni Sözünüzü tutun, Ermenilere adaleti ulaştırın pankartı ile Obamadan yardım istediler.
Ancak daha trajikomik olanı, artık keçiboynuzu tadı veren soykırım masalının pop kültürüne kurban edilmesi. Dünya sosyete camiasında pek de iyi ün sahibi olmayan Ermeni asıllı Amerikalı model ve talk şov yıldızı Kim Kardashian, Twitterda Ermeni Soykırımını tanıma zamanı geldi diye yazdı. Çaresizlik, insana neler yaptırıyormuş. Bunu da, bu 24 Nisanda öğrenmiş olduk.
Nankörlüğün Fransızcası
24 Nisandan söz açılmışken, geçtiğimiz günlerde Strasbourgdaki Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulunda yaşanan bir olayın ayrıntısını hatırlatmakta fayda var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğana, Türkiyedeki azınlıkların din özgürlüğü olmadığını söyleyen Fransız parlamenter Muriel Marland-Militellodan söz ediyoruz. Erdoğanın bu provokatör çıkışa cevabı, Arkadaşımız galiba Fransız. Ama Türkiyeye de Fransız oldu. (Aslında Fransız Parlamenter, öncelikle Fransadaki vatandaşlarının din ve düşünce özgürlüğünü sorgulamadığı için, Fransaya da biraz yabancı kalmıştı bizce) Sonradan öğrendik ki, parlamenter aslında İstanbul Ermenisiymiş. Sık sık da Türkiyeye geliyormuş. Fransız parlamenter Muriel Marland-Militello, ailesinin Fransaya nasıl geldiğini şöyle anlatmış:
Ailemizin adı Selian. Dedem Türk Ermenisi. Çok güzel Türkçe konuşurdu, Ermenice bilirdi. Ama Fransızca bilmezdi... Dedemin, Kadıköyde halı fabrikası vardı. 1915te tehcir sırasında ailem de İstanbul Kadıköydeymiş ve ailemi Müslüman bir Türk ailesi kurtarmış. Olaylar başlar başlamaz ailemi hemen alarak hızla Boğazdan bir gemiye bindirmişler ve biz Nicee gelmişiz.
Ancak İstanbul Ermenisi Fransız parlamenterin, ailesi hakkındaki anlatımında atladığı bir şey var; 1915teki tehcir kararı İstanbulu kapsamıyordu. Bu açıdan, çok güzel Türkçe konuşan ama Fransızca bilmeyen, Müslüman Türk komşuları tarafından sevilen, halı fabrikası sahibi, sade bir vatandaş olan dedesi ve ailesinin, neden durduk yere korkuya kapılıp, Fransaya kaçtığını anlamakta zorlanıyoruz.
Şöyle ki; 24 Nisan 1915, Osmanlı İmparatorluğunun Ermeni terörist grupların üyelerine yönelik tutuklama kararı aldığı gündür. Haklarında tutuklama kararı çıkarılanlar, Doğu Anadolu Bölgesini işgal eden Rus askerlerine yardımcı olan, Ermeni halkını isyan için kışkırtan ve isyancıların faaliyetlerine katılmayı reddeden Ermeni vatandaşlarını cezalandıran şahıslardır.
Bazı Ermeniler tarafından iddia edilenin* aksine, 24 Nisan, tehcir kararının alındığı gün değildir. Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütlerine mensup olduğu tespit edilen komitacıların tutuklandığı gündür.
Ancak Osmanlı yönetimi tarafından tutuklama kararının yürürlüğe konulması, Ermeni terörünün azaltılmasını sağlayamamıştır. Bu nedenle İttihat ve Terakki Komitesi kontrolündeki hükümet, Ermenileri başka yerlere taşımayı (tehcir) öngören yasayı kabul etmiştir ve bu yasa 15 Mayıs 1915´te yürürlüğe girmiştir. Buna göre; tehcir, İstanbul, İzmir, Edirne ve Antalya gibi şehirlerde yaşayan Ermenileri kapsamamıştır.
Ne diyelim, soykırım masalını dünyaya yutturmak için akıl tutulmasının zirvesinden inmeyen Ermeniler, umarız bir gün gerçeklerle yüzleşebilecek kadar kendilerine güvenirler.
*Ermeni propaganda çevreleri, tehcir kararının 24 Nisan 1915te alındığını ve bunun bir soykırım kararı olduğunu bütün dünyaya anlatmaktadırlar. Bu çevreler, tehcirin 24 Nisan 1915te İstanbul´daki gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve din adamlarından oluşan Ermeni halkının ileri gelenlerinden yaklaşık 230 entelektüelin tutuklanarak Anadolu içlerine sürülmesi ile başladığını iddia etmektedir.
Fırat KÜÇÜKKÖMÜRCÜ
Yorumlar
Kalan Karakter: