İlhan KARAÇAY analiz etti ve sordu:
(Haberimi okuyan değerli düşünür Sadık Kemal Tural bakın nasıl değerlendirimiş:
DEĞERLİ AYDINLARIMIZ
BU ANLAMLI ÇIĞLIK YANKILANMALI… HOLLANDA, ALMANYA, BELÇİKA VE FRANSA’DA bulunan BÜYÜKELÇİLİKLERİMİZ DE, KONSOLOSLUKLARIMIZ DA, TEFRİKA’dan BESLENMEYEN ETKİLİ DERNEKLERİMİZ DE BİLGİ VE BİLİNCE DAYANAN DUYARLI TEPKİLER VERMELİDİR.
SAYIN İLHAN KARAÇAY’IN DUYARLILIĞINI SAYGIYLA SELAMLIYORUM.)
…ve haberim:
Son günlerde bazı gazeteciler, köşe yazarları ve ekran yorumcuları yine gurbetçiyi hedefe koydu. Biri çıkıp, “gurbetçiler oy kullanmasın” diyor; öteki de, “oy kullanacaksa bin euro versin” diye konuşuyor. Açık konuşayım: Bu sözler milyonlarca gurbetçiyi aptal yerine koymaktır.
Bu sözleri söyleyenler arasında sıradan sosyal medya trolleri değil, Türkiye’nin tanınmış yazarları ve politikacıları da var. Kendilerine saygım var; ama bu kez öyle potlar kırıyorlar ki, neresinden tutsanız elinizde kalır.
BİZ TÜRKİYE’NİN ASLİ EVLATLARIYIZ.
Oy hakkımız kimsenin lütfu değil, anayasayla tanınmış bir haktır. Kimse bunu pazarlık masasına koyamaz, kimse “parayla vatandaşlık” icat edemez.
Unutmayın: Biz bu ülkeye yalnız oy getirmiyoruz; yıllardır döviz de getiriyoruz. 1960’lardan bugüne yüz milyarlarca mark, gulden, frank, dolar ve euro gönderdik. Bugün ise tatillerde Türkiye’ye gelen milyonlarca gurbetçi, her yaz esnafın, turizmcinin, memleket ekonomisinin can simididir. 2023’te turizm gelirinin kayda değer kısmı, 2024’te ise daha da artan oranı bizim cebimizden çıkan paradır. Bizim harcamamız olmasa hangi rekorlar kırılırdı?
Ama mesele yalnız para değil.
Yıllardır yazdığım haberlerde gördüğünüz gibi Avrupa’nın dört bir yanında başarı hikâyeleri yazan gurbetçiler var. ilhankaracay.nl’ye girin, onlarcasını göreceksiniz. Profesör olan, iş insanı olan, dünya çapında sporcu olan; sanatta ve bilimde ülkemizi gururla temsil eden yüzlerce evladımız var. Gurbetçi dediğiniz, yalnızca bavuluyla köyüne dönen biri değildir; o aynı zamanda köprü kurandır. Hem yaşadığı ülkeye değer katar hem de Türkiye’nin onurunu taşır.
Bizi “tatilci müşteri” sananlar yanılıyor. Katkımız yalnız yazın yaptığımız alışveriş değildir. Biz, Avrupa’da Türkçeyi yaşatan, Türk bayrağını stadyumlarda ve meydanlarda dalgalandıran, memleketin kötü gününde dövizini bankaya yatıran koca bir toplumuz.
Fatih Altaylı diyor ki: “Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları eğer Türkiye’de oy kullanmak istiyorsa, yılda en az 1000 avro vergi ödesin.”
Dahası: “Ne haddine senin Türkiye’de oy kullanmak lan? Gelip burada benim kaderim hakkında karar veriyorsun…”
İTİRAZIM VAR!
Ey Fatih kardeşim, biz 60 yılı aşkın süredir bu ülkeden binlerce kilometre uzakta ter döken, fedakârlık eden, memleket aşkıyla yanan insanlarız. Bu ülkeye yalnız para göndermedik; gençliğimizi, emeğimizi, dualarımızı da yolladık.
Söyler misiniz: Böyle bir topluma “bin euro ver, oy kullan” demek hak mıdır?
Ayıptır, haksızlıktır. Zaten vergi de harç da ödüyoruz. Türkiye’de evimiz varsa emlak vergimizi; arabamız varsa motorlu taşıtlar vergimizi; her alışverişte KDV’yi ödüyoruz. Yani cebimiz Türkiye’ye akıyor. Buna rağmen hâlâ bize tepeden bakılmasına kimsenin hakkı yok.
Bizim oyumuz, bizim sözümüz, bizim hakkımız var.
Ve bu hak parayla ölçülmez, pazarlığa açılmaz.
Bizi dışlamaya çalışanlara sesleniyorum: Biz kum torbası değiliz. Biz bu ülkenin asli unsuruyuz.
Bizim oyumuz da onurumuz da satılık değildir.
GURBETÇİLERİN BAŞARI HİKÂYELERİ
Biz gurbetçiler sadece para gönderen, yazın memlekete tatil için gelen insanlar değiliz. Bizim aramızdan çıkan yüzlerce başarı hikâyesi var. Benim yıllardır yazdığım haberlerde de görebileceğiniz gibi, bu toplum her alanda gurur verici isimler yetiştirdi.
(ilhankaracay.com’a göz atarsanız onlarcasını bulacaksınız),
Kısacası biz gurbetçiler, sadece memleketimize döviz gönderen insanlar değiliz. Biz, bulunduğumuz ülkelerde başarıdan başarıya koşan; bilimde, sanatta, sporda, siyasette söz sahibi olan; Türkiye’nin onurunu Avrupa’da dalgalandıran koca bir aileyiz.
AVRUPA’DAN SOMUT BAŞARI ÖRNEKLERİ
Benim yıllardır yazıp yayınladığım başarı hikâyelerinden sadece birkaçı şunlardır:
Necla Kelek: Almanya’da tanınmış sosyolog, yazar ve kadın hakları savunucusu.
Kader Sevinç: Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye kökenli ilk danışmanlardan; Brüksel’de etkin bir siyasetçi.
Emine Bozkurt: Avrupa Parlamentosu’na giren ilk Türk kökenli kadın milletvekillerinden.
Tuna Bekleviç: Avrupa iş dünyasında genç yaşta girişimleriyle ses getiren bir isim.
Hamza Yerlikaya: Dünya ve Olimpiyat şampiyonu; Türk sporunun Avrupa’daki efsanelerinden.
Mesut Özil: Dünya futbolunun zirvesine çıkan gurbetçi evladımız.
Feridun Zaimoğlu: Almanya’da ödüllü yazar.
Selçuk Özer: Hollanda’da büyük yatırımlar yapmış, istihdam sağlayan iş insanı.
Özlem Çerçioğlu: Avrupa’da yetişip Türkiye’de siyaset sahnesinde başarı kazanan isimlerimizden.
Nihat Kahveci: Avrupa’da üst düzey futbol oynayıp Türkiye’ye gurur yaşatan isimlerimizden.
Bunlar sadece birer örnek. Eğitimden bilime, siyasetten sanata, spordan iş dünyasına kadar yüzlerce isim, gurbetçilerin “başarı hikâyesi”nin canlı kanıtıdır.
HOLLANDA’DAN GURUR KAYNAKLARIMIZ
Hollanda’daki Türk toplumu yalnız esnafıyla değil; kadın liderleri, iş insanları, siyasetçileri, sanatçıları ve akademisyenleriyle de gurur kaynağıdır. Benim web sayfamda da sitayişle söz ettiğim bazı isimler şunlardır:
Özcan Akyol (Eus): Edebiyat ve medyadaki başarısının yanında fikir ve ekonomi dünyasında etkili bir figür.
Hikmet Gürcüoğlu: Hollanda’da et memülleri üretem Koç firmasının sahibi ve Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ın başkanı.
Selçuk Özer: Hem Hollanda’da hem Türkiye’de istihdam sağlayan öncü iş insanımız.
Genç girişimcilerimiz: Start-up’larıyla Avrupa çapında başarı elde eden yeni nesil.
Aile şirketlerimiz: Küçük dükkânlardan büyük işletmelere dönüşerek Hollanda ekonomisine milyarlarca avro katkı sunan girişimler.
Bu isimler sadece birkaç örnek. Bugün Hollanda’da yaşayan Türkler, siyasette, ekonomide, medyada, sanatta ve akademide önemli mevkilere gelmiş, hem yaşadıkları ülkeye hem de Türkiye’ye değer katmışlardır.
HOLLANDA’DAKİ BAŞARILI KADINLARIMIZ
Günay Uslu: Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Sekreteri olarak görev yapmış; akademi ve iş dünyasında da güçlü bir lider.
Emine Bozkurt: Avrupa Parlamentosu’na seçilen ilk Türk kökenli kadın siyasetçilerden; Hollanda ve Avrupa siyasetinde iz bırakmış bir öncü.
Akademisyenlerimiz ve sanatçılarımız: Üniversitelerde profesörlüğe uzanan kariyerler; tiyatrodan konsere uzanan sahnelerde ödüller.
Gazetecilik, Televizyon, Yazarlık ve Sahne Dünyasında yükselenler.
Nilgün Yerli – Hollanda’da ün kazanmış en önemli kabare sanatçılarımızdan ve yazarlardan biridir. Sahne gösterilerinde mizahla göçmenlik ve kimlik meselelerini işledi. Het Parool ve NRC gibi gazetelerde yazdı, kitapları çok sattı. Hem kültür hem medya alanında yıllardır en bilinen Türk kadın figürü olmuştur. Sahnelerde yıllarca izleyiciyi güldürürken düşündürdü.
Funda Müjde – Oyunculuk, kabare ve yazarlık kariyerini bir arada yürüten Müjde, 2007’de geçirdiği trafik kazasından sonra tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldı, ama sanatını bırakmadı. Ülkenin en çok satan gazetesi De Telegraaf’taki köşe yazıları, kitapları ve sahne çalışmalarıyla ilham veren bir örnek oldu.
Fidan Ekiz – Günümüzde Hollanda medyasının en güçlü kadın figürlerinden biri. 2010’da “Veerboot naar Holland” belgeseliyle göçmen aileleri anlattı, 2016’da dokuz bölümlük “De Pen & Het Zwaard” serisiyle basın özgürlüğünü işledi. De Telegraaf’ın KADIN ekindeki yazarlığı da çok ses getirdi.
Nazmiye Oral – Yazar ve tiyatro oyuncusu olarak Hollanda kültür hayatında geniş yankı uyandırdı. Kimlik, aile ve toplumsal meseleleri işleyen oyunları ve yazılarıyla edebiyat ve sahne sanatlarında öne çıktı.
Sevtap Baycılı – Hollanda’da edebiyat alanında öne çıkan bir yazar. Romanları ve denemeleriyle entelektüel çevrelerde tanındı.
Ebru Umar – Dobra üslubu ile tanınan bir köşe yazarı. Hollanda basınında sivri çıkışları ve net tavırlarıyla bilinir.
Yeşim Candan – Gazeteci, yazar ve sunucu olarak Hollanda-Türkiye ilişkileri üzerine çalıştı. Medya ve iş dünyasında köprü rolü üstlendi, toplum içi tartışmalarda sıkça moderatörlük yaptı.
Şenay Özdemir – Gazeteci, yazar ve yapımcı. Özellikle kadın hakları, eşitlik ve toplumsal sorunlar üzerine çalışmalarıyla bilinir. Hollanda’da Türk kadınının sesi olmayı başardı.
Tülay Demir Oktay – Hollanda’da gazetecilik kariyeriyle tanındı, ardından Türkiye’de televizyon yıldızı olarak yoluna devam ediyor.
Dilan Yurdakul – Hollanda’nın popüler dizilerinden “Goede Tijden, Slechte Tijden”deki rolüyle ülke çapında ün kazandı. Oyunculuğu sayesinde geniş kitlelere ulaşan genç kuşak temsilcilerimizden biri oldu.
Fadime Demir – (De Telegraaf muhabirliği sırasında, iki yıl önce başlayan İsrail saldırısından hemen sonra, Filistin ve Gazze’ye Hollanda’dan giden ilk gazeteci oldu)
Sevim Çelik – Uuzun yıllar yerel radyo-televizyon programlarıyla tanınmış bir isim.
Hande Karacasu – Özellikle kültür-sanat içerikli yazılarıyla bilinir.
Derya Türkan – Hollanda-Türkiye hattında köşe yazarlığı ve röportajlarıyla tanınır.
Burcu Sahin – Şiir ve edebiyat alanındaki üretimleriyle İsveç’te ödül alsa da, Hollanda’daki Türk medyasında da iz bırakmış bir yazar.
Gamze Tuncel – Özellikle sosyal medya üzerinden Hollanda’daki genç göçmen kadınların sesi olmuş bir gazeteci.
ÇEŞİTLİ ALANLARDA FAALİYET GÖSTERENLER:
Aşağıdaki isimler farklı mecralarda yazarlık, gazetecilik, kültürel üretim veya yayıncılık yapmış; bazıları yerel medya, bazıları edebiyat, bazıları da sivil toplum çalışmalarıyla anılmıştır.
Onlarin isimlerini de burada onurlandırmak önemlidir.
Şenay Tosun, Suzan Yücel, Rukiye Sultan Gür, Elif Işıtman, Çilay Özdemir, Ela Çolak, İffet Subaşı, Zehra Kaya, Ümran Özbalcı Aria, Şüheda Özyar, Nurgül Özkanlı, Meltem Halaçeli, Leyla Çimen, Berrin Kaplan, Güliz Tomruk Kişi, Hale Besen Mouritz, Asuman Roğlu Göl, Şeyda Koç Asyalı, Gülsemin Konca, Neslihan Üre, Jale Şimşek.
SONUÇTA ŞUNLAR SÖYLENEBİLİR
Biz bu ülkenin sessiz gücüyüz: Doların kuruna bakmadan bilet alıp köy yoluna düşen; cenazesinde, düğününde yanında olan; kriz günlerinde dövizini memleket bankasına yatıran; çocuklarına hem Hollandaca/Almanca/Fransızca, hem Türkçe öğreten insanlar…
Bizi dışlayan dil karşısında sözümüz budur: Onurumuza, hakkımıza, emeğimize sahip çıkıyoruz.
Ve tekrar edelim: Bizim oyumuz da onurumuz da satılık değildir.
…VE BENİM SON SÖZLERİM
Sen, medeniyetten yoksun kişi…
Sen, oturmasını, yemesini, içmesini bilmeyen kişi…
Sen, ekranın başına geçip, klavyenin arkasına saklanıp bir toplumu aşağılayan kişi…
Bil ki senin küçümseyen dilin, bizim omuzlarımızdaki emeği, alın terini, hasreti silemez.
Bize “parayla oy” dayatan aklın, medeniyet terazisinde gramı yoktur.
Gurbetçinin onurunu pazarlık masasına sürmeye kalkan, önce kendi vicdanında iflas etmiştir.
Bizim oyumuz anayasanın hakkı, emeğimiz memleketin bereketidir; senin keyfine göre kesilip biçilmez.
Hadi şimdi bir zahmet, ilhankaracay.com’a gir; yılların emeğiyle birikmiş başarıları oku da utan.
Diplomasıyla, icadıyla, sanatıyla, spordaki zaferiyle Avrupa’nın göbeğinde ayakta duran evlatlarımızı gör.
Belki o zaman anlarsın: Biz “tatilci müşteri” değiliz; biz köprü kuran, değer katan, gurur taşıyan bir milletiz.
Ve sana son söz:
Gurbetçinin kapısına “bin euro” faturası kesen dilin, kendi sefaletinin makbuzudur.
Bizim oyumuz da onurumuz da satılık değildir.
Akıl, edep ve insaf sahibi olan anlar; gerisi, kusura bakmasın, medeniyet dışı gevezeliktir.
GÜNAY USLU ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME
Bir insanın hayat hikâyesi, sadece makam ve görev listelerinden ibaret değildir. Onu anlamak için attığı adımlara, kurduğu köprülere, bıraktığı izlere bakmak gerekir.
İşte Günay Uslu tam da böyle bir isimdir.
Yorumlar
Kalan Karakter: