İlhan KARAÇAY yazdı:
Değerli Okurlarım,
Son üç yazımda hep DENK Partisi sorunu yer aldı. Her hangi bir konuyu, hiç bir zaman üst üste irdelememiştim. Ama görülen lüzum üzerine bu defa böyle oldu işte.
DENK’te istifa üzerine istifa yaşanıyor.
Parti Başkanı Ejder Köse’ye kızan kızan Siyasi Lider Stephan van Baarle, adaylık listesinden çekilmişti. Aracılar ortalığı yumuşatmaya çalışırken ilginç ve beklenmeyen bir gelişme yaşandı.
Tahminlerin aksine, yaşanan aday listesi krizinin ardından, Genel Başkan Ejder Köse ve yönetim kurulu topluca istifa etti. Böylece partiyi, olağanüstü kongre yapılana kadar, kurucu lider Tunahan Kuzu yönetecek.
Bu gelişme, hem partinin geleceği hem de Türk ve göçmen kökenli seçmenler için büyük bir sürpriz oldu. Zira kamuoyu yoklamalarında dört-beş sandalye çıkarabileceği öngörülen DENK, tam da seçim öncesinde bir “çözümsüz denklem” içine girmişti.
NE OLDU?
DENK yönetimi, 29 Ekim’de yapılacak seçimler için bir aday listesi hazırlamıştı. Ancak listeye parti içinden sert itirazlar geldi. Hatta fraksiyon başkanı Stephan van Baarle, adaylıktan çekildiğini açıklamıştı. Bu çıkış “parti bölünüyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Krizin daha da derinleşmemesi için araya giren akil insanlar, yönetim kurulu üyelerini istifa etmeye ikna etti. Böylece parti, yeni genel kurula kadar eski lider Tunahan Kuzu’nun kaptanlığında yoluna devam edecek.
UMUT MU, HAYAL KIRIKLIĞI MI?
DENK Partisi, 2015’te Hollanda siyasetinde azınlıkların sesi olmak iddiasıyla sahneye çıkmış, kısa sürede parlamentoda üç sandalyeye ulaşarak büyük ses getirmişti. Ancak yıllar içinde parti içi kavgalar ve koltuk çekişmeleri, umut veren bu hareketi zayıflattı.
Bugün gelinen noktada, yönetimin istifası bir “çöküş” değil, tam tersine yeni bir başlangıç fırsatı olabilir. Ama bu fırsat, yalnızca ilkeler ve kurumsallaşma ön planda tutulursa gerçek bir umuda dönüşecek.
SİVİL TOPLUM KURLUŞLARI NE DEDİLER
Yorumlar
Kalan Karakter: