İlhan KARAÇAY araştırdı ve yazdı:
Birçok insan Baltık ülkeleri ile Ukrayna, Macaristan ve Kırım’ın sadece iki yerli halktan oluştuğunu sanmaktadır. Ancak bu ülkelerde yaşamakta olan sayısız benzersiz milletlerden insanlar, Karaylar, Karayit Yahudiliğinin Türkçe konuşan üyelerindendir. Karayların kökeni hakkında iki anlatım vardır. İlki ve en yaygın olanı, Karayit inancına sahip Türkler oldukları söylenmektedir. Kırımçaklar, Ortodoks Yahudiliğin Türkçe konuşan temsilcileridir. Kırım Tatar dilinin değiştirilmiş bir formu olan Kırımçak dilini konuşmaktadırlar.
“Baltık ülkeleri ile Ukrayna, Macaristan ve Kırım’ın Türklük ile olan ilgileri nedir?” sorusu, basit bir tarih merakıyla açıklanamaz. Hunlar, Avarlar, Peçenekler, Hazarlar, İdil Bulgarları ve Altın Orda üzerinden şekillenen uzun bir tarihsel süreçten söz ediyoruz. Bu coğrafyada bazen devlet kurucu, bazen göçebe akıncı, bazen de bir kültürel iz bırakıcı olarak görünen Türk toplulukları, farklı dönemlerde farklı ağırlıklarda sahneye çıktılar. İşte bu sebeple ben de Macaristan’a ve Fransa’ya giderek yerinde gözlemler yaptım, röportajlar gerçekleştirdim.
HUNLAR VE ATİLLA: AVRUPA’NIN İLK TÜRK ADIMLARI
Hunların batıya yönelen hareketi Avrupa’nın siyasi yapısını değiştirdi. Atilla’nın seferleri, hem Roma dünyasının çöküşünü hızlandırdı hem de bugünkü Macaristan topraklarında kalıcı bir belleğin oluşmasına neden oldu.
FRANSA’DAKİ İZLENİMİM:
Araştırma için gittiğim Fransa’nın doğusunda, Turquestein adlı küçük bir köyde, “Atilla’nın Otağı” olarak bilinen bir alan var. Burada bir vakıf, Atilla’nın ordusunu konaklattığı yerleri yaşatmaya çalışıyor. Vakıf başkanı bana şunları söyledi:
“Burası Atilla’nın otağıdır. Biz burayı yıllardır tanıtıyoruz ama ilk kez Türkler geldiğinde gözlerimiz yaşardı. Çünkü onlar, ‘Demek ki bizim atamız buralardan geçmiş’ dediler.”
MACARİSTAN VE SEKELLER: ATİLLA’NIN TORUNLARI
Hun mirasının en güçlü şekilde sahiplenildiği ülke Macaristan’dır. Macar ulusal belleğinde Atilla önemli bir figürdür. Transilvanya’da yaşayan Sekeller (Szekler) ise kendilerini doğrudan Atilla’nın torunları olarak tanımlar.
Macaristan’daki İzlenimim:
Transilvanya bölgesine gittiğimde, bir Sekel köyünde yaşlı bir öğretmen bana şu sözleri söyledi:
“Bizim atalarımız Atilla’nın yanında savaşan Hun askerleriydi. Onlar buradan ayrılmadı. Bu yüzden biz kendimizi Macar değil, Atilla’nın torunları sayarız.”
Transilvanya’da bir Sekel köyünden görüntü. Evlerin bazılarında hâlâ Göktürk alfabesine benzeyen yazılar ve mavi zemin üzerinde güneş–hilal motifli bayraklar görülüyor.
TURAN KURULTAYI: HUN–TÜRK BULUŞMASININ MODERN SAHNESİ
Macaristan’ın Bugac kasabasında düzenlenen Turan Kurultayı, adeta Hun mirasının çağdaş bir şöleni. Burada Türk dünyasından gelen topluluklarla Macarlar aynı otağın altında buluşuyor.
Macaristan’daki İzlenimim:
Kurultay alanında yüzlerce otağ kurulmuştu. Atlı gösteriler, ok yarışları, Orhun Yazıtlarının replikaları sergileniyordu. Yanımda duran genç bir Macar bana şunları söyledi: “Biz Macarlar Atilla’nın torunlarıyız. Türklerle aynı otağın altında olmak bizim için bir bayramdır.”
Bugac’taki Turan Kurultayı’ndan bir sahne. Otağlar, atlı gösteriler ve şaman davulu eşliğinde Hun–Türk kardeşliği yeniden canlanıyor.
BUDAPEŞTE’DE OSMANLI İZLERİ: GÜL BABA VE ŞEHİTLİK
Hun ve Macar mirasının yanı sıra, Osmanlı da Macaristan’da derin izler bıraktı. 1526’dan 1699’a kadar Budin ve Peşte Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Bu dönemin en sembolik figürlerinden biri Gül Baba’dır.
Macaristan’daki İzlenimim:
Budapeşte’de Gül Baba Türbesi’ni ziyaret ettiğimde, orada dua eden bir Macar kadın bana şunu söyledi: “Ben Müslüman değilim ama Gül Baba bizim için de bir azizdir. Macarlar onu sever, çünkü barış ve hoşgörü getirmiştir.”
Budapeşte’deki Gül Baba Türbesi. Sadece Türkler değil, Macarlar da onu “barışın dervişi” olarak sevgiyle anıyor.
Türk şehitliği
Aynı şehirdeki Türk Şehitliği’nde ise Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’nde şehit düşen 480 askerimizin mezarları var. Burada yapılan törenler, Türk–Macar dostluğunun en somut hatırası olarak karşımıza çıkıyor.
Budapeşte Türk Şehitliği. 480 Osmanlı askeri burada ebedî istirahatte. Her yıl düzenlenen anma törenleri Türk–Macar dostluğunu pekiştiriyor.
UKRAYNA VE KIRIM: TÜRK TOPLULUKLARININ İZLERİ
Ukrayna ve Kırım, Hunlardan Altın Orda’ya kadar pek çok Türk topluluğuna ev sahipliği yaptı. Kırım Hanlığı uzun süre Osmanlı’ya bağlı kaldı. Bugün hâlâ Gagauz, Urum, Karay ve Kırım Tatarları bu coğrafyada yaşıyor.
Genel Not:
Ukrayna’da yaptığım görüşmelerde, özellikle Gagauz kökenli aileler Türkçe’nin farklı lehçelerini konuşuyor ve “biz Türk’üz” demeyi sürdürüyorlardı. Ancak günümüz siyasetinde bu kimlik çoğu zaman gölgede kalıyor.
Ukrayna’daki Gagauz köylerinden bir manzara. Dil ve kültür hâlâ yaşayan en güçlü bağ.
Fransa’da Atilla’nın otağı gibi tarihsel bir iz var ama bu, sadece bir anıdan ibaret. Fransa toplumunda kalıcı bir Türk izi bulunmuyor.
Buna karşılık Macaristan’da durum çok farklı. Sekellerin köken iddiaları, Turan Kurultayı’ndaki coşku, Budapeşte’de Gül Baba ve Türk Şehitliği gibi mekânlar; bu ülkede Türklükle ilgili bir hafızanın hâlen yaşadığını gösteriyor.
Ukrayna ve Kırım’da ise tarih boyunca Hunlardan Altın Orda’ya, Osmanlı’dan Kırım Tatarlarına kadar süren bir Türk varlığı bugün hâlâ topluluklar hâlinde kendini koruyor.
Dolayısıyla, Fransa hariç bu ülkelerde yaşayan insanların Türklükleri ile ilgisinin günümüzde de canlı olduğunu; kimlik, kültür ve hafıza üzerinden sürdüğünü söyleyebiliriz.
YAY ÇEKEN BÜTÜN HALKLARIN BULUŞTUĞU TURAN KURULTAYI (FESTİVALİ)
Turan Kurultayı’nda Atilla’nın Hun İmparatorluğu ve Türk gelenekleri yaşatılıyor.
BUGAC (Macaristan),- Macaristan’ın Bugac şehrinde her iki yılda bir düzenlenmekte olan Hun-Turan Kurultay Festivallerinden birini izledik. Muhteşem bir şekilde gerçekleşen ve 27 Türk boyunu bir araya getiren Kurultay’da, çok sayıda Turan çadırı kuruldu ve yüzlerce atlının yaptığı gösteriler izleyicileri büyüledi.
Macar Turan Vakfı’nın organize ettiği Turan Kurultayı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) desteği ile yapılıyor.
Büyük Kurultay’ın 2007’deki ilk ve 2008’deki ikinci bölümleri, özüne ve formuna uygun olarak her iki yılda bir yapılmaya devam ediliyor.
Kurultay, Orta ve iç Asya, Anadolu ve Kafkaslardaki akraba ilişkilerini güçlendiriyor. Katılımcılar Macar geleneğinde olduğu gibi, akraba milletlerin belleğinde de yer etmiş olan büyük kahramanlar Attila, Bayan Kağan, Madyar Baba, Karçıg Batır ve Arpad’ı birlikte saygıyla anıyorlar.
Macar, Türk ve Hun geleneklerini korumak ve yaşatmak için kurulmuş olan ve
Hun kardeşliğini simgeleyen kurultaya, bu kez de rekor katılım oldu. Büyük ilgi gören organizasyona Macaristan, Kazakistan ve Kırgızistan’dan katılan Bakan, Milletvekili ve sanatçıların yanı sıra, Tuva Cumhuriyeti’nden Dağıstan’a, Yakutistan’dan Azerbaycan’a kadar geniş bir coğrafyadan müzik ve dans grupları katıldı. Gösteri alanında kurultaya gelen her ülkenin sıra ile bayrakları açıldı ve atlılar bu bayraklar ile izleyicileri selamladı.
Türkiye, KKTC ve Uygur bayrakları en çok alkış alan bayraklar arasında yer alırken, Kurultaydaki sanatçıların, atlıların, savaşçıların gösterileri ile ok yarışmaları üç gün boyunca devam etti. Sahnedeki ve büyük gösteri alanındaki programların yanı sıra, farklı ülkelerin çadırlarında çeşitli performanslar sergilendi ve geleneksel el sanatları ürünleri için pazarlar kuruldu.
Kurultay alanındaki Attila çadırının önünde Orhun Yazıtları’nın replikası da yer aldı. Yüz binlerce insan Göktürk alfabesi ile yazılmış dikili taşları ve Attila çadırındaki sergiyi görme imkanı buldu. Kurultaya büyük destek veren TİKA’ya katkılarından dolayı teşekkür belgesi verildi.
Kurultaydaki ortam, 500-1000’li yılların Orta Asya Turan halklarının yaşamını ve Macarlar’ın Karpat Havzası’nda yurt tutuşunu yansıtırken, Türkiye ve Avrupa’dan gelen Türk dernekleri çeşitli konserler verdiler.
Kurultaya 2010 yılından bu yana davet edilen ve katılan KKTC Akdeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin, bu defaki organizasyona getirdiği folklor ekibinin sunduğu gösteri büyük beğeni kazandı.
Kurultayın açılışında konuşan Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Şakir Fakılı’nın, ”Türk halkından kardeş Macar halkı ve kurultaya gelen tüm gruplara selam getirdim” ifadesi büyük alkış aldı.
Büyükelçi Fakılı, Macar Turan Vakfı’nın yaptığı güzel bir organizasyonla, 27 ülkeden Türk boylarını, Türk halklarını bir araya getirdiğini, organizasyonun çok başarılı bir çalışma olduğunu belirterek, “Azeriler, Özbekler, Kazaklar, Çuvaşlar, Yakutlar, çok mutlu olduk. Şenlik havasında çok güzel bir kültür etkinliğiydi. Emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.
Macar-Turan Vakfı Başkanı Biro Andras, atlı geçit töreni esnasında Türk bayrağı açıldığı sırada, Mustafa Kemal Atatürk’ün, yaşanılan savaşlara rağmen, Macarların ve Türklerin kardeş olduğunu ve kardeşlikte birleşilmesi gerektiği sözünü hatırlattı. Vakıf başkanının 200 bin kişilik kalabalığa seslendiği konuşmasında, “Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan elim hadiselere rağmen zafer kazanan demokrasiye inanan Türk halkıdır” dedi.
İzleyici konuklardan bir grup. Bursa’dan gelen folklor grubu
Hun ve Türk kökenli kardeş ülkelerin, akraba toplulukların Bugaç’ta bir araya gelmesiyle gerçekleşen Dünya Turan Kurultayı, düzenlendiği ilk yıldan itibaren Avrupa’nın en önemli gelenek yaşatıcı festivallerinden biri olarak gösterilmektedir.
Macaristan’ın Orta Anadolu (Kayseri) Fahri Konsolosu ve Türk Macar İşadamları Derneği (TÜMİŞAD) Başkanı Osman Şahbaz (Üstteki fotoğrafta) yaptığı değerlendirmede, her yeni kurultaya katılımın bir öncekine nazaran daha kalabalık olduğunu müşahede ettiğini belirtip, ”Macaristan’ın tam ortasında, Budapeşte’den 119 km mesafede gerçekleştirilen bu kurultay, 2007 yılında başlamış olsa da 2010 yılından sonra Hun Türk halklarının buluşması şeklinde gerçekleşiyor. Macar Hükümetinin doğuya açılım stratejisi hedefleri doğrultusunda bu kurultayın da katkısının olacak. Oyunlarla, şölenlerle tarihin yeniden canlandırıldığı, Hun ve Türk kavimlerinin kaynaştığı, uluslararası işbirliklerinin geliştiği kurultayda olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.” dedi.
Makedonya Türk Milli Birlik Hareketi Partisi Genel Başkanı Erdoğan Saraç da Kurultay’a katılanlar arasındaydı.
TURAN KURULTAYI NASIL DOĞDU?
Kurultayın ilk filizleri 2006’da, Macar Antropolog Andras Zsolt Biro tarafından atıldı. Biro, Kazakistan’dayken genetik örnekler toplayarak, analiz edip Kazakistan sınırları içinde varlığını devam ettiren Madjar kabilesi ve Karpat Havzası Macarları arasında genetik bağ olduğunu kanıtlayınca, Kurultay etkinlikleri doğdu.
Macar Turan Vakfı yetkilileri, “Artık birçok araştırmacı, Macarların antropolojik niteliklerinin ve kültürlerinin de daha çok İran ve İskit geleneklerini yaşatan Orta Asyalı ‘Türk’ nüfuslarıyla benzerlik gösterdiğini kabul etmektedir” diyor.
EN BÜYÜK DAVULLA UYANIŞ
Kurultay gösterilerinde, göçebe savaş oyunları, atlı gösteriler, tazı-şahin yarışları, okçuluk gibi gelenekler canlandırılıyor. Demir zırh, deri kıyafetler ve kürk kalpaklar giyen katılımcılar izleyenleri adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Bu defaki Kurultay’da, Orta Asya Türk kökenli 200 otağ kuruldu. 350 süvari de savaş sanatlarını sergileyerek Türk kavimlerinin geleneksel özelliklerini tanıttı. Başkent Budapeşte’nin 170 kilometre güneydoğusundaki bölgeye gelen bazı gruplar ise “Yurt” kurup kurultayı yakından takip edebilme şansı yakaladı. Kurultayda her sabah katılımcıları gün ağarırken uyandıran davul, dünyanın en büyük şaman davulu olma özelliğine sahip. Çapı 188 santimetre olan davulun çerçevesi için Sibirya kavak ağacı, derisi için de bir bütün sığır derisi kullanıldı. Kurultay sırasında düzenlenen okçuluk yarışmalarında 1226’da Doğu Tacikistan’da Cengiz Kağan’ın bir zaferi onuruna düzenlenmiş yarışmada Esunkhei adında bir okçu tarafından kırılan en uzağa atma rekoru ise sembolik de olsa (502.5 metre) kırıldı. Macar okçu 603 metrelik uzaklığı vurarak rekorun yeni sahibi oldu.
Kurultay hakkında görüşlerine başvurduğumuz Macar Turan Vakfı yetkilileri ise
amaçlarının, soydaşları ile birleşmeyi gerçekleştirmek olduğunu söyledi. Turan Vakfı Medya Başkanı Szakacs da, “Bu boy toplantısında eski atalarımızı anıyoruz. Kurultay, Macarların binlerce yıllık geleneksel efsaneleri, mitolojisi ve kendi millî şuuruna uyan gerçek Macar tarihini gösteriyor. Macar, Hun ve Türk şuuruna sahip olan halkların kaynaşmasını sağlıyoruz. Macar milletinin isteği ile hak iddiasından ortaya çıktığından dolayı Turan Kurultayı Macarların en büyük bayramı oldu” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: